Çok kalabalık Çeviri İngilizce
977 parallel translation
100 mil etrafımda 3-4 aile olmaya başladı mı çok kalabalık hissetmeye başlıyorum.
Whenever I get more than three or four families within a hundred mile of me, I begin to feel kind of crowded.
Burası çok kalabalık.
It's crowded here.
Havayı temizlemiş olur. Burası çok kalabalık.
It rarefies the atmosphere, but it's crowded here.
Bu akşam çok kalabalık.
Big crowd tonight.
Burası gerçekten çok kalabalık bayan.
It's really very crowded here, madam.
Çok kalabalık oldular.
They're getting too thick.
Deauville çok kalabalık.
Deauville's too crowded.
Çok kalabalık, patron.
It's a lot of people, governor.
Çok kalabalık bir yer değildir. Sıkıldığın zaman, izin alıp buraya gelebilirsin. Ben seni karşılarım.
That's not too built up lf they'd let you, you could visit us here, I'd meet you at the station
Burası çok kalabalık.
It's so crowded here.
Gemi çok kalabalıktı, kamara bulamadık, biz de güvertede uyuduk.
The boat was crowded, we couldn't get any cabins, but we managed to sleep on the deck.
Gemiler çok kalabalık olacak.
The boats will be crowded.
Beş sent ödeyeceğiz dediler, ama çok kalabalıktık.
They tell us it's gonna be 5 cents, but there's a whole lot of us.
Çok kalabalık olacağımız için yalnız kalmak için ikinci bir araba isteyeceğim.
We'll be quite a crowd, and I shall ask for a second car so that we can be alone.
Etraf çok kalabalık olacak ve müşterilerle ilgilenemeyeceğiz.
It'll be such a rush, we won't be able to help the customers.
Oda çok kalabalık.
The room is crowded as it is.
Çok kalabalık.
Big crowd tonight.
Posta arabası çok kalabalık ve sarsıntılıydı bende üstü açık bir araba satın aldım ve bir önceki duraktan sonra buraya kadar kendim sürdüm.
The stage was so crowded and bumpy that I bought a spring wagon and drove the last leg myself. - Why, yes.
Burası çok kalabalık.
Too many people here.
- Çok teşekkür ederim fakat... - Washington çok kalabalık.
Thanks very much but...
Bir polis vardı ve çok kalabalıktı, o çok kızgındı.
There was a policeman and a big crowd, and he was mad.
Etraf çok kalabalık, sonraya sakla.
There's a lot of people around here, save it.
Bu akşam çok kalabalık.
We're so crowded tonight.
Oteller çok kalabalık.
All the hotels were so crowded.
- Chamberlain, biliyorsun... - Bu konuyu tartışmak için çok kalabalık.
- Chamberlain, you know- lt's too public to continue this discussion.
Çok kalabalık!
- The car's overloaded.
Ev çok kalabalık olduğu için seni oraya götüremiyor.
He can't take you home to that crowded house with all his folks around.
Ayrıca orası çok kalabalık değil ve daha uzun sohbetler yapma imkanımız olur.
Besides, they aren't so crowded, and we'd have a better chance to have long talks.
- Çok kalabalık mıydı?
- Did a lot of people go?
Birçoğu oradaydı ve, Çok kalabalık bir grup Big Horn'da kamp kurmuştu.
A lot of them, an awful lot, camped along the Big Horn.
Çok kalabalık.
It's quite crowded.
Posterlerin sayesinde çok kalabalık.
- Too big, thanks to your poster.
- Çok kalabalık, bir sürü insan var.
- Uh, it's very noisy.
Benim ailem çok kalabalık. Tam 15 kişi.
This soldier's got a real big family.
- çok kalabalık.
- lt is such a rush, isn't it?
Tren çok kalabalık olduğu için olmuş olmalı.
It must have been because the train was so crowded.
- Burası çok kalabalık.
Why don't we go over to the other spread?
Bay Wendice, evin önü çok kalabalık.
Mr. Wendice, there's quite a crowd in front of the house.
- Akşam yemeğine çok kalabalık geldiler.
- What? - One too many came to dinner.
1'i 6 geçe harekete geçeceğiz. Cadde o esnada çok kalabalık olmuyor.
We attack at one zero six a.m. The street's not too busy then.
Burası çok kalabalık.
There's a crowd here.
Şehir ziyaretçilerden dolayı çok kalabalık.
The city is crowded with visitors.
Zaten deniz çok kalabalık.
There's no room anyway.
Bu zamanda çok kalabalık olmuyor.
Wasn't too crowded this early.
Çok kalabalık.Ona nasıl göz kulak olacağım?
It's so crowded ; how can I keep an eye on him here?
Öyle ama çok sevimli bir kalabalık.
Yes, but they're a lovely crowd.
Ya hamile kalırsa? Her küçük eğlencenin sonunda, hamile kalsalardı... Dünya çok daha kalabalık bir yer olurdu.
Suppose a baby lf children resulted from every bit of fun, the world would be overpopulated
Kalabalık bu gece sana çok aç.
The crowd is hungry for you tonight, mistress.
" Kalabalık çok gergin.
" The crowd is tense.
Sahne çok mu kalabalık geldi?
Bandstand too crowded for you?
Çünkü Lordum, yanında kalabalık bir grup olursa, daha yeni kapanan ihanet yarası tekrar açılıp henüz yerli yerine oturmamış ve yönetimden yoksun devlet ortamında çok daha tehlikeli olabilir. Bence böyle bir tehlikeye karşı önceden tedbirli olmak en doğrusu.
Marry, my lord, lest by a multitude... the new-healed wound of malice should break out... as well the fear of harm as harm apparent... in my opinion, ought to be prevented.
çok kalabalıklar 34
kalabalık 41
çok komiksin 151
çok kötüyüm 33
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
kalabalık 41
çok komiksin 151
çok kötüyüm 33
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
çok kibar 31
çok küçük 77
çok karışık 33
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü kokuyor 16
çok korktum 176
çok kötü görünüyor 21
çok kötü bir şey oldu 27
çok küçük 77
çok karışık 33
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü kokuyor 16
çok korktum 176
çok kötü görünüyor 21
çok kötü bir şey oldu 27