Ama bu durumda Çeviri İspanyolca
807 parallel translation
Ama bu durumda kimse kendi işine bakmazken ne olacağı asla belli olmaz.
Pero en la situación actual, en que nadie se mete en su asuntos... no se puede saber lo que va a pasar.
Elbette öyle. Ama bu durumda elimden -
Ya lo sé, pero si me roban...
... ama bu durumda benim karar vermem gerektiğine inanmıyor musun?
¿ Pero no cree que en este punto la decisión debería ser mía?
Ama bu durumda maddi durumunu nasıl idare edeceksin, sevgili Paul?
Pero en ese caso, Paul, ¿ cómo te las apañarás económicamente?
Ama bu durumda açıkça ortaya çıkan bir tek şey var.
Pero de todo esto se deduce algo bastante claro.
Ama bu durumda sanırım yapar.
En este caso creo que sí lo sabré.
Ama bu durumda onu buradan çıkartabilmek için çok uğraşacaksınız.
Pero te costará sudor y lágrimas... sacarla de esta casa.
Ama bu durumda, bu şekilde şefe danışmasını beklemezdim.
Pero en tal caso es extraño cómo se ha referido a él.
Belki ama bu durumda değil.
A lo mejor, pero no en este caso.
Evet ama bu durumda kasabanın şerifi ile konuşmamız gerekmez mi?
Sólo si ha habido un colapso de las autoridades legales.
Ama bu durumda, ki sanırım Temyiz Mahkemesi beni destekleyecektir... ciddi olarak bir işkence odası kurdurmayı düşünüyorum!
Pero en este caso, y creo que el Tribunal Supremo me respaldará, ¡ estoy considerando seriamente poner una cámara de tortura!
Ama bu durumda bu sadece bir duygu değil, bunlar gerçekten oldu.
Pero, en este caso, no es sólo una sensación. Sucedió dos veces de verdad.
Normalde, Charles, ben şiddetten nefret eden bir adamım ama bu durumda senin için çok üzücü bir istisna yapmak zorundayım.
En general, Charles, soy un hombre que detesta la violencia... pero en tu caso me veo obligado a hacer una lamentable excepción.
Evet, ama bu durumda tek doğru kişi başkan oluyor. Ve şu anda kendisi politik bir kedi-fare oyununun içinde.
Sí, pero en este caso la única persona adecuada es el presidente y él está ocupado jugando al gato y al ratón.
Ama sen kötü şekilde-belki de iyi şekilde sarhoştun bu durumda uyulacak kurallar vardır.
... al contrario, pero estabas un poco mal, o bien, por vino... ... y hay reglas sobre eso.
Onu demek istemedim. Ama başına bu gelmeseydi bu zor durumda kalmazdım.
No iba en serio, pero si no fuese por él, no estaría en este aprieto.
Fikrimi sormadın Norval, ve sana kanundan kaçmanı tavsiye edecek değilim, ama zorla bu duruma sürüklendin ve neticede bu olay da şimdiye unutulmuş durumda, Kockenlocker'ler gitti muhtemelen başka bir yere yerleştiler.
No me has pedido consejo, Norval, y ciertamente no es apropiado... que te aconseje burlar la ley, pero ya que te has visto arrastrado a esta situación... y ya está prácticamente olvidada, y los Kockenlockers se han ido... probablemente echando raíces en otro sitio.
Bu genelde iyi bir kraldır aferin sana, ama böyle bir durumda, bence hadii.
Generalmente esa es una buena regla, pero... en este caso... Vamos.
Bu durumda şimdi Touranga'ya dönmeliyim ama en güvenilir hizmetlim Monak'ı ve bazı adamlarını size bırakacağım.
En estas circunstancias, debo volver a Touranga, pero dejaré a Monak, mi servidor más fiel, y a algunos de mis hombres con ustedes.
Ama arayacak. Onu soktuğum bu durumda başka nereden yardım isteyebilir ki?
Ya llamará.
bu durumda ne yapalım sizce? Almanların yaptıkları, Bay Waggett, kendi vicdanlarını ilgilendirir ama Todday Kuzey Afrika değil. Dolayısıyla kâfirleri buraya getirmeye gerek yok.
Eso es problema de su conciencia y Todday no está en Africa.
Çok geç ama seni böyle bir durumda bu şekilde görmek aklımı başıma getirdi.
Ha hecho falta esto, ver tu mejor cara para darme cuenta de que es demasiado tarde.
- Bu durumda, sanırım... iptal süresi geçti biliyorum ama... bu koşullarda kuralları biraz esnetebiliriz.
- En ese caso, creo que podemos... Sé que ya pasó el tiempo de cancelación, pero bajo estas circunstancias, creo que podríamos ser flexibles.
Phi Beta Kappa kardeşliğine üyeymişsiniz, ama anahtarını takmıyorsunuz,... bu durumda ya çok mütevazısınız ya da anahtarı kaybettiniz.
Es miembro de Phi Beta Kappa, aunque no usa su llave... lo cual significa que es modesto o que la perdió.
Bu bir mahkeme değil ama bir mahkemenin bazı kuralları geçerli... ve Albay Dax teknik olarak savunma rolünü üstlenmiş durumda.
Esto no es un juicio, aunque tiene ciertas similitudes... y el coronel Dax tiene el rol de la defensa.
Ama tabii bu durumda müvekkilim duruşmaya kadar... hapiste iki üç ay daha yatar.
Pero eso significa que mi cliente tendría que estar en la cárcel otros dos... o tres meses antes del juicio.
Sadece daha önce böyle bir şey yapmadığımdan değil, ama bana öyle geliyor ki, ben veya bu durumda bir başkası 13 yaşındaki bir kızın içini dökmesiyle ilgilenmez.
No solamente porque nunca antes lo había tenido sino porque me parece que ni yo ni nadie puede estar interesado en los problemas de una colegiala de 13 años.
Ama zor durumda kaldığımızda bu berbat bir meslek.
Pero cuando quedamos varados una profesión terrible
Ama şu durumda bu imkansız.
Pero, bajo estas circunstancias, no es posible.
Bu da, bir bakayım, 1947'de idi. - Ki bu durumda 51'indesin. - Haydi ama, Sam.
Eso fue, déjame ver, en 1947... lo que te hace tener 51.
Ama bu özel durumda uygulanması gerekeni de bilemezdim.
Aunque no sé si es válido en este caso.
Ama Toby... Evlat, bu durumda ne şehir ne de ilçe bize karışamaz.
El bienestar del Estado los puede hacer cambiarse de lugar.
Kulağa fazla Freudyen geldiğini biliyorum ama bence bu durumda öyle değil.
Sé que suena muy freudiano, pero en este caso no creo que lo sea.
Ama bu durumda, sanırım...
Pero, en este caso, creo que...
Kahramanımız bir sonraki macerasında zor durumdaki bir hanımefendiye rastlar. Gerçek bir beyefendi bu durumda doğal olarak kadını kurtarmak ister. Ama gerçekten beyefendi olmayanlarsa kadının bu durumunu kendi çıkarları için kullanmaya kalkarlar.
En la siguiente aventura, nuestro héroe encuentra a una dama en circunstancias de las cuales un caballero hubiera sentido el deseo de liberarla pero alguien que no fuera un caballero enseguida querría aprovecharse.
Ama sana dertten başka birşey getirmedi ve sen bu durumda çok tatlıydın.
Te he causado muchos problemas y tú me has tratado muy bien.
iyi ama, siz 106 kilometre boyunca yıldızları arkaya alıyor olacaksınız... bu durumda hesaplamalarınız ancak yüzde bir dolaylarında olacaktır
- Si marcha 1 70 km por las estrellas... ... y sus cálculos fallan por sólo uno por ciento,...
Üzgünüm ama bu şartlar altında hiç kimseye güvenecek durumda değilim.
Lo siento, pero bajo las circunstancias... no puedo permitirme el lujo de confiar en nadie.
Bu durumda olman beni çok üzüyor Kaptan ama gerçekler acıdır. Ve üzücü gerçek de, elbet anlaşma yapacağın.
Odio verlos en esa situación, capitán, pero la verdad es la verdad y lo triste es que negociará.
Gemin dünyanın tüm yüzeyini ablukaya alabilecek durumda. Ama yine bu Ana Yönetmelik engeli var. Müdahalede bulunamazsın.
Su nave podría quedarse ahí en la superficie del mundo, pero nos toparíamos otra vez con la directiva de la no interferencia.
Çok isterim ama bu ara gerçekten hiç zamanım yok ve şu an bir şey alabilecek durumda değilim.
Me encantaría pero no tengo tiempo, y ahora no puedo.
Gençlerin problemi etkileyici ama bundan katiyen hiçbir haberim yoktu ki bu durumda Mareşal Pétain çözülmesi gereken çok fazla büyüleyici sorunun ve konuların olduğunu bilmemi istedi.
Los problemas de la juventud son fascinantes, pero no tengo ni idea que, en la posición que el Mariscal Pétain quería concederme, hubiera tantos fascinantes asuntos y problemas que resolver.
Ve görünüş çok aldatıcı olabilir. Bu durumda değil ama. Ben Abraham Lincoln'ım.
Y las apariencias engañan pero no en este caso, James Kirk.
Bu durumda iddia makamı Vanzetti'nin şoförün arkasında oturan kişi olabileceğini söyledi. Arabada eğilmiş bir adam gördünüz ama onu anımsamıyorsunuz, doğru mu?
Entonces... le sugirieron decir que Vanzetti pudo haber sido el hombre... sentado detrás del chofer
- Ama bu durumda -
El papiro puede estar...
Ama ilaçların bu durumda yardımcı olabileceğinden kuşkuluyum.
Los medicamentos no sirven.
Kusura bakmayın, efendim, ama Bay Norris'in odayı terkettiğini görmediğinizi söylediniz, bu durumda başka hiç kimsenin terkedip terketmediğini nasıl bilebilirsiniz
Perdón, señor, pero usted dice que no vio salir al Sr. Norris de la sala entonces, ¿ cómo sabe que no salió nadie más?
Şimdi, konu şu... Konu şu ; eğer o odayı sevmediğiniz ortaya çıkarsa... o odayı bunun kadar beğenmediğinize kesin karar verene dek... sizi her zaman buraya taşıyabiliriz, ama bence buna gerek yok.... o durumda oturur konuşuruz, yuvarlak masada tartışır, kafa patlatırız... ve de bu... çocuk oyuncağı olur.
Si no les gusta esa habitación les cambiaremos a esta, pero antes debe decidir si no le gusta aquella, podemos sentarnos y discutirlo será así de fácil, pan comido.
Onlardan bir haftadır saklanıyordum ama sanırım beni burada buldular. Bu durumda onları da buraya şarkı söylemeye çağıralım... Bill ve Mary.
Toda la semana me escondí de ellos, pero parece que me encontraron esta noche, así que mejor hacemos que suban también a cantar...
Erkeklik onurumu baskı altında tuttuğumu söyleyemem. Ama böylesi bir durumda, bu çok da umurumda değil.
Todavía no me he deshecho de toda mi vanidad masculina, pero no la llevo a extremos.
İyi ama bu durumda beyaz giymemen gerekiyor.
Bueno, en ese caso, no deberías vestirte de blanco.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23