Ama bunu Çeviri İspanyolca
43,612 parallel translation
Ama bunu günlerdir düşünüyorum.
Pero pensé en esto todos los días.
Ama bunu giymelisin.
Pero debes llevar esto.
Ama bunu benimle uğraşmak için kullanma.
Eso lo sé, pero no uses eso para joderme.
Ama bunu yapabilmek için arkadaşlarımı ürkütücü, dev bir hapishaneden çıkarmam lazım.
Pero para ello tengo que sacar a mis amigos de una enorme y terrorífica prisión.
Ama bunu daha önce denememiş miydin?
¿ Pero no lo has intentado ya?
Sanırım Joy, Hogarth'a yardım etmiş ama bunu kanıtlayamam.
Sí, creo que Joy ayudó a Hogarth, pero no puedo probarlo.
Ama bunu ona kanıtlayabilirsem bu işe son vermeme yardım etmek zorunda kalır.
Pero si puedo demostrarle que es real deberá ayudarme a pararlo.
Ama bunu yaparsak...
Pero quizá hacer algo así...
İstersen beni kaldırmayı dene ama bunu yapmanı tavsiye etmem.
Podrías intentar hacer que me mueva pero no te lo aconsejaría.
Ama bunu hemşirenin yapmasına izin vermezdiniz.
Pero no dejaban que lo hiciera la enfermera.
Üzgünüm ama bunu takmalıyız.
Lo lamento, pero tenemos que hacer esto.
Chi'n suçluluktan bulanık hâle gelmiş ama bunu görmezden geliyorsun.
Su chi está contaminado de culpa, pero se niega a aceptarlo.
Ama bunu Harold ile konuştum ve biz ciddi bir şekilde tartıştık...
Pero traje a Harold, y nos metimos en esta enorme polémica... Sí.
Üzgünüz ama bunu yapmaya devam edemeyiz...
Lo sentimos, pero nosotros, no podemos seguir haciendo esto.
Ama bunu ben yapmadım!
¡ Pero yo no hice eso!
Evet, ama bunu köpek değil, sen yaptın.
Sí, pero el perro no hizo eso, lo hizo.
İstersen antrenmanlara katılabilirsin ama yerinde olsam bunu yapmazdım.
Puedes aparecerte para la práctica de animadoras... si quieres, pero, yo no lo haría.
- Bunu söylemek istemem ama sizi uyarmıştım.
Paz. Alguien debería de haber señalado eso. Esperen, yo lo hice.
O zamanlar bunu anlamamıştım, ama enerji şebekemizi ele geçiriyorlarmış.
No lo sabía entonces, pero estaban tomando el control de la energía eléctrica.
Bunu söylediğime inanmıyorum ama dediğin şey mantıklı sayılabilir.
No puedo creer que diga esto pero eso casi tiene sentido.
Ya da teknik olarak ben mesaj gönderdim ama o bunu bilmiyor.
Bueno, técnicamente, yo le he enviado un mensaje, pero ella no lo sabe.
Bunu söylemek bana düşmez ama ama sadece mesajlaşıyordun.
Ya sabes, no me corresponde a mí decirlo, pero solo era mandar mensajes.
Seçimin ekonomikliği bunu gösteriyor, ölüm süreci ile tanışık ama ortadan kaldırma konusunda duygusuz.
Por la elección económica que observa el proceso de la muerte sin sentimentalismos en la eliminación.
Ama, bunu nasıl...
Espera, ¿ cómo...?
Sen bunu hak ediyor olabilirsin ama ben etmiyorum.
Puede ser que te lo merezcas, pero yo no.
Cheers'daki Sam ve Diane gibi bir TV dizisinde birbirlerinden hoşlanan ama izlenme oranı düşeceği için bunu asla söylemeyen kadınla adam gibi.
Cheers, Sam y Diane... un chico y una chica de un programa de TV que se gustan... pero no lo dicen, porque si no, disminuiría la audiencia... algo así.
Bunu birlikte yapmak istemiştim ama sanırım gelecek bin yılı batarya olarak geçirerek öğrenmen gerekecek!
Quería que hagamos esto juntos... pero ¡ creo que tendrás que aprender siendo una batería el próximo milenio!
Ama ben bunu yaptım, o yüzden bana neyin imkansız olduğunu söyleme.
Lo que es imposible es construir... nuestra salvación allí. Pero yo hice que esas cosas pasaran, ¡ así que no me digas a mí, lo que es imposible!
Ama senin onayın olmadan bunu yapmayız.
Pero no lo haremos sin tu aprobación.
80'lerin kokain dolu döneminden harika bir dizi. Scott Bakula, başka insanların bedenlerine sıçrıyor ama yansımasını görene kadar bunu bilmiyordu.
Un gran programa de los tiempos de los trenes a vapor de la televisión de los 80 en el que Scott Bakula viajaba a través de los cuerpos de otra gente, pero no lo sabía hasta que se veía reflejado.
O da çekiçle öldürülmüş ama sen bunu zaten biliyordun değil mi?
La mataron con un martillo, pero... Ya lo sabías, ¿ verdad?
Albert, bunu kabullenmekten nefret ediyorum ama mevcut durumu hiçbir şekilde anlamadım.
Albert, odio admitirlo, pero no entiendo esta situación en lo absoluto.
Bunu Andy'nin önünde söylemek hoşuma gitmiyor ama birazcık gaz sorunum vardı.
Y no me gusta decir esto delante de Andy. Pero tenía una burbuja... de gas.
En azından yemek açısından yani ama midesinde bunu buldum.
Este hombre no había comido en días. Al menos no comida, pero encontré esto en su estómago.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama haklısın.
Odio tener que decirlo, pero tenías razón.
Tamam ama usta benim ve bunu kabul etmiyorum.
De acuerdo, pero yo soy el maestro y no acepto tu desafío.
Bunu yapmamam lazım ama ne yapacaklar sanki?
No debería hacer esto, pero ¿ qué pueden hacer?
Bunu daha sonra gösterecektim ama madem buradasın...
Iba a mostrarle esto después, pero dado que ya está aquí...
Orada herkes ama herkes, bunu benim gibi bir xiaoguilao'nun yapamayacağını söyledi.
Todos ahí, todos, dijeron que un xiaoguilao como yo nunca podría hacerlo.
Bunu sana söylememeliyim ama yıllardır üzerinde çalıştığımız bir ilaç var.
No debería contarle esto, pero tenemos un fármaco que nos llevó años de trabajo.
Bunu vaktinde göremediğim zamanlar oldu ama abim bir kere bile bu şirkete başarısızlık yaşatmadı.
Quizá no siempre me dé cuenta en el momento, pero él nunca le ha fallado a esta compañía.
Neler olduğunu bilmiyorum ama bir sorunumuz olduğu kesin ve bunu çözmek için aklının başında olmasına ihtiyacım var.
No sé qué está pasando, pero sé que tenemos un problema y te necesito lúcido para ayudarme a descubrir cómo corregirlo.
Danny şirkete biraz para kaybettirmiş olabilir ama Rand'in kamuoyundaki imajını iyileştirerek bunu fazlasıyla telafi etti.
Danny le habrá costado algunos dólares a esta compañía pero lo compensó con creces al mejorar la percepción pública de Rand.
Ama sen bunu değiştirebilirsin.
Pero eres la persona indicada para cambiar eso.
Benden öncekiler bunu kaderleri gibi görmüş olabilir ama ben hem Danny Rand'im hem de Iron Fist.
Otros que me precedieron quizá sintieron que era su destino pero soy Danny Rand. Y soy el Iron Fist.
Bir aileye yardım et diye bunu kabul ettim ama işler çığırından çıkıyor.
Te traje para ayudar a una familia, pero esto está descontrolándose. Sí.
Ama beceremezsen de bunu unutmazlar.
Pero si no resuelves este caso, lo recordarán también.
Bunu dediğime inanamıyorum ama hadi bir çılgınlık yapalım.
No puedo creer que lo diga, pero hagamos una locura.
Bunu nasıl bildiğini bilmiyorum, ama o haklı.
No sé cómo lo sabe, pero él tiene razón.
Ama biri bunu kaydetmiş.
Pero alguien grabó eso.
Bunu söylemenin kolay bir yolu yok ama Mac ve ben sadece arkadaş değiliz.
No hay una forma fácil de decirlo, pero Mac y yo no somos solo amigos.
ama bunu yapamam 24
ama bunu yapamazsın 17
bunu 750
bunu duyduğuma sevindim 230
bunun yanı sıra 41
bunun anlamı nedir 87
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunun 274
bunu al 228
ama bunu yapamazsın 17
bunu 750
bunu duyduğuma sevindim 230
bunun yanı sıra 41
bunun anlamı nedir 87
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunun 274
bunu al 228
bunu alabilirsin 17
bunu kabul edemem 111
bunu yapma 481
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bunu yapmana gerek yok 38
bunu bana neden yaptın 18
bunu nereden biliyorsun 159
bunu da 65
bunu yapabilirim 231
bunu kabul edemem 111
bunu yapma 481
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bunu yapmana gerek yok 38
bunu bana neden yaptın 18
bunu nereden biliyorsun 159
bunu da 65
bunu yapabilirim 231