English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ A ] / Ara

Ara Çeviri İspanyolca

43,232 parallel translation
Çünkü, biraz ara vermeliyiz.
Porque creo que nos deberíamos tomar un descanso.
Ara mı?
¿ Un... un descanso?
Açık ara en iyi Polis Akademisi.
La mejor Loca Academia de Policía.
Abu Bashir, 30 dakika daha sabret sonra beni tekrar ara.
Abu Bashir, ten paciencia por media hora más y vuelve a llamarme.
- Belki böyle olmazdım partnerim de ara sıra benim tarafımı tutmuş olsaydı. Sana katıldığım zaman senin tarafını tutuyorum zaten.
- Pero tal vez no lo tendría... si mi compañero se pusiera de mi parte de vez en cuando.
Louise, konuklara iyi geceler dileyip tartışmaya ara ver.
Louise, buenas noches a tus invitados y a anuncios.
- Bir ara ver.
Ve al descanso.
Oraya gittiğin zaman, şu numarayı ara.
Cuando llegue allí, llame a este número.
NSA'i ara ve sistemin altını üstüne getir.
Llama a la NSA y destruye nuestro sistema.
Pat... iyi adamdı... ara sıra.
Pat... buen tío... a veces.
Wilson, yoğun bakımı ara.
Wilson, llama a la UCI.
Edwards, UNOS'u ara.
Edwards, llama a los de trasplantes.
Hayır, tabi ki ihtiyacın olursa ara.
- No, no, llamadnos si nos necesitáis.
Um, dün gece, partiden sonra... Bir ara kendimi kaybettim.
Anoche, después de la fiesta... como que me desmayé.
Biraz ara vermeye ihtiyacı, varmış?
Ella solo necesitaba un pequeño descanso, ¿ sabe?
Happy, taktığın bağlantı ara parçalarından biri golf topu yüzünden kırılsa kötü bir şey olurdu değil mi?
Happy, ¿ sería malo si uno de los conectores que puenteaste se rompiera por una pelota de golf?
Burası ara sıra da olsa tüttürmem gelir diye sigara zulaladığım yer.
Aquí guardo unos cuantos cigarros para las raras ocasiones en las que necesito fumar.
Lütfen ara beni.
Por favor, llámame.
Uzun hikaye, ama... bir ara görüşelim, tamam mı?
Es toda una movida, pero... nos llamamos pronto, ¿ vale?
911'i ara!
¡ Llama al 911!
Ara vermeleri gerektiğini söyledi.
Dijo que deberían separarse un tiempo.
- Onu öldürmek sadece Itirazlarına ara vermek- - Belgeselinize de patlama bitirecekti.
- Matarlo no solo habría puesto un alto a sus objeciones, además le habría dado a su documental un final excelente.
Yarın ara beni...
Mira, llámame mañana...
Çünkü ben yapmadım ve senden de bu işi halletmeni istemedim. Benim öldürdüğümü düşünüyorsan ara polisleri gelsinler.
Porque no lo hice y no te he pedido que me cubrieses así que si crees que lo maté llama a la policía.
Hemen şimdi ara.
Llámales ahora mismo.
Ne ara tüm bunlar seni kapsar oldu?
¿ Cuándo ha pasado esto a ser cosa tuya?
Nerede çalışıyorsun? Ne ara bu kadar dövme yaptırdın?
¿ Qué es lo que pasa con todos esos tatuajes que no tenías la última vez?
- Tamam, git Don'u ara.
- Muy bien, bueno, ve a llamar a Don.
Bunu bir ara tekrar yapmak ister misin?
¿ Quieres volver a hacer esto alguna vez?
O kahramanı ara Prenses bulduğun zamanda bizi nerede bulacağını biliyorsun.
Busca algún héroe, Princesa... y cuando lo encuentres, sabes dónde encontrarnos.
Yakışıklı Prens'i ara.
- Llama a Encantador.
Tamam Yvette, telefonu kapa ve polisi ara.
Está bien, Yvette, cuelga el teléfono y llama a la Policía.
Bundan ara, normal telefonundan değil.
Además, llámame desde aquí, no desde tu teléfono normal.
Venezuela Büyükelçisi'ni ara. Yolda olduğumu söyle.
Emily, llama al embajador venezolano, y dile que estoy de camino.
Hookstraten uzatılmış ara istedi.
La congresista Hookstraten llamaba para un receso extendido.
Halkla ilişkiler yöneticisiyle halı saha yapıyorduk bir ara.
Sí, solía jugar al fútbol todos los martes noche con su director de comunicación.
- Bir şey bulunca beni ara.
Llámame cuando tengas algo.
Bir ara çıksak olur mu?
¿ Podemos salir un día?
- Onun tüm bu baskıya biraz ara vermesi gerektiğini düşündün mü?
- ¿ Has pensado en darle un descanso de toda la presión?
Bir ara kılıfı kırılmıştı.
Así que la funda ha estado rota por algún tiempo.
Cinayet sonrası bir ara, Russell'ın diz üstü bilgisayarını oraya getirdiniz.
En algún momento después del crimen, llevó la portátil de Russell Cole allí.
Kamu destek birimini ara.
Llama a la empresa proveedora.
Lütfen, cankurtaranı ara.
Por favor, llama una ambulancia -
Baz'ı ara.
Llama a Baz.
- Yaşamak istiyorsan, bu numarayı ara.
- Si quieres vivir, llama a ese número.
Ara hadi.
Llama a ese número.
Pencere kenarlarını ve klima çıkışlarını tıkamak için bir şeyler ara.
Sigue buscando algo para tapar las juntas de las ventanas y los conductos del aire acondicionado.
Çocuklarımız arasında açık ara en sempatik olanı o.
Con diferencia es el más gustable de todos nuestros hijos.
Beni geri ara.
Llámame.
Manastırı ara.
Llama al convento.
Beni ara.
Llámame de vuelta.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]