English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ B ] / Bir anda

Bir anda Çeviri İspanyolca

24,198 parallel translation
Geceyarısı bir anda bu güzel bebek yumurta popomdan çıktı.
En medio de la noche este bello huevo bebé salió de mi trasero.
Çok endişeli. - Bir anda fırladı. her yerdeydi.
Vomitó por todas partes.
- Hadi yaa! - Evet, Bir anda geldi.
- ¡ Sal de aquí!
Bir anda yüzüme geldi.
- Apareció en mi rostro.
Dinle, Sen de beni ilginç bir anda yakaladın,.
Yo también estoy en un momento raro de mi vida.
Bu... Dürtüler bir anda yok olmuyor.
Esto es... ya sabe, los impulsos no desaparecen.
Böyle bir güç bir anda geliyor...
Un poder como este que viene de la nada, no sé lo que es.
"Son borazan çalınca, bir anda, göz açıp kapayana dek... " Evet, borazan çalınacak ölüler, çürümez olarak dirilecek ve biz de değiştirileceğiz. "
En un momento, en un abrir y cerrar de ojos... los muertos resucitarán inmortales y nosotros seremos transformados ".
Bütün hayatınızın bir anda değişebileceğini söylemek için karşınızdayım.
Estoy aquí para deciros que vuestra vida entera puede cambiar en un momento.
Bir anda geldi.
Apareció de la nada.
Bir bakışta işin biter. Kendini senin beynine kazır. Bir anda.
Es como, una mirada y estás frito, ella se ha grabado a fuego en tu cerebro, así de rápido.
Her şey bir anda yıldızlardan silindi.
Todo fue solo borrado de las estrellas.
Senden günlerdir haber alamıyoruz ve..... bir anda ortaya çıkıp her yeri dağıtıyorsun.
No hemos sabido nada de ti en días, te presentas, y empiezas a destrozar el almacén.
Bir anda oluverdi.
Simplemente ha pasado.
- Bir anda kapımda belirdi.
- Simplemente se apareció en mi puerta.
Ve bir çok insanda bunlar hayatları boyunca vardı. öğrenebilecekleri çok zamanları oldu, Oysa benim sadece bir anda, sadece bir kaç haftalık.
Y la mayoría de la gente tiene toda su vida para aprender a lidiar con ellas, y yo sólo las he tenido, como, unas pocas semanas.
Her şey bir anda oldu.
Una cosa llevó a la otra.
Ve gitar dersler, DVD'ler, talimatlarla birlikte geliyor... Bir anda çalabileceğim ve hayallerimi gerçekleştirebileceğim aklıma geldi.
Y viene con lecciones, DVDs e instrucciones, así que en cualquier momento podría estar tocando y realizando mi sueño.
Bir anda kapılıverdim ve... ve sandım ki...
Y pensé que tal vez...
Zaman hayatta kalanları bir anda yüzlerce yıl yaşlandırıp sonra tam tersini yaparak yok etmiş.
Las anomalías atravesaron el campamento, envejeciendo a los supervivientes cientos de años en un momento e invirtiéndolos al siguiente.
Peters ortadan kaybolunca parası da buhar oldu uzun zaman sonra ortaya çıkan kardeş de bir anda Flatbush'da Sar Limanı'na bakan 6 yatak odalı bir dairenin sahibi oldu. Burada zaman çizelgesi oluşturmaya çalışıyorum.
Cuando Peters desapareció, también desapareció su dinero, y ese largo tiempo perdido hermano se mudó desde un estudio en Flatbush a una casa de seis dormitorios en Sag Harbor.
Korkunç derecede garip teknenin bir anda o şekilde patlaması.
Es solo que es muy extraño que un barco explote de esa manera.
Toby, söz veriyorum anteni tamir edip askerleri kurtardığımız anda size kurtarma ekibi ulaştırmanın bir yolunu bulacağım.
Toby, lo prometo, una vez que arreglemos la antena y salvemos a los soldados, hallaremos una manera de llevarte un equipo de rescate.
Şu anda terk edilmiş bir Alman laboratuvarının üstünde duruyoruz.
Estamos de pie en un laboratorio alemán abandonado.
Şu anda okuduğum bir makaleye göre PBB'ni arttırabilmek için daha çok gün batımı fotoğrafları koymalısın. Tuhaf değil mi?
He leído un artículo que dice que para que aumenten tienes que hacerte fotos al atardecer.
Şu anda istediğin herhangi bir ülkeyi işgal edebilirsin. Çünkü seni öptü.
Podrías invadir el país que quisieras ahora mismo, porque...
O çocuk ile döndüğü anda gerçekleştirilmesi gereken bir cezaydı bu.
Una condena que debió haberse cumplido apenas regresó con ese niño.
Haçlı ordusunu buraya kadar getirip şu anda, en ihtiyacımız olduğu zaman onlara ihanet etmemizin nasıl mantıklı bir açıklaması olabilir ki?
¿ Qué motivo podríamos tener para arrastrar hasta aquí a todo un ejército de cruzados y traicionarlo justo ahora, cuando más lo necesitamos?
Bir terslik var, Naip Vekili.
Algo no anda bien, Vicerregente.
Ve şu anda neden bir cevabın olmadığını biliyoruz.
Y ambos sabemos por qué ahora no la tienes.
Şu anda vampir avlayan kanunsuz dindarlardan kaçıyorum, ama bir şekilde izimi buluyorlar.
Y ahora estoy huyendo de un grupo de justicieros religiosos cazavampiros que me siguen la pista de alguna manera.
Ama son saniyede, tam son anda iğneyi yiyip yere düşmelerinden önce bir bakış atarlar çünkü başlarına ne geleceğini bilirler bir şeyin farkına varırlar ne kadar "istemiyorum" deseler de bir şey değişmeyecektir çünkü "öleceklerdir."
Pero en el último momento, en el último segundo, antes de que reciban la descarga y caigan, tienen esa mirada en sus ojos, porque saben lo que va a pasar y se dan cuenta de que... todos los "no quiero" del mundo no van a cambiar eso, porque va a pasar.
Şu anda bir sorunla uğraşıyorum.
Estoy lidiando con un problema ahora.
Bunun şu anda bir önemi yok.
Eso ya no importa ahora.
Bir zamanlar umudun sembolü olan, şu anda korkunun sembolü haline geldi.
Lo que una vez fue un símbolo de esperanza ahora es uno de miedo.
Şu anda bir gerileme dönemindesin, tamam mı?
Solo tienes un contratiempo, ¿ bien?
Şu anda bir arkadaşım olsa çok iyi olurdu.
Ahora mismo me vendría muy bien hablar con mi amigo.
Uyduların etrafında inanılmaz bir güç alanı var şu anda.
Hay unos increíbles campos de fuerza alrededor de esos satélites ahora mismo.
Şu anda hepinizin içinde hiçbir zaman söndürülemeyecek bir ışık ve ruh var. Hiçbir zaman vazgeçmeyecek bir ışık.
Tu único fracaso fue no soñar en grande.
Onlara söylemek şu anda bir işe yaramaz. - Ne kadar zamanımız var?
Pero esto es una misión suicida.
Evlat edinilebileceğimi anladığımız anda herşeye bir son verdik.
Apenas nos enteramos de que me iban a adoptar, acabamos con todo, de inmediato.
Bazı topları büyümek böylece baban, küçük bir servet harcadı Ve şu anda, burada, ne yapacağını tam olarak budur.
Tu padre gasto una pequeña fortuna para que te crecieran las pelotas, y eso es exactamente lo que vas a hacer, aqui y ahora.
Ama şu anda doğru bir zaman olduğunu sanmıyorum.
Pero, no sé, sólo creo que ahora no es el mejor momento.
Şu anda bir iyilik görmeden hayatta kalamazsınız.
Señora, no puede sobrevivir sin un favor de vez en cuando.
Şu anda önce bir Beşli Güç konferansı geliyor.
En este caso, tenemos en primer lugar una conferencia, veamos...
Ve şu anda annesini susturabilecek bir konumda olan Shirley Temple'ın kendi başına düşünecek bir aklı yok.
Y desafortunadamente, Shirley Temple, que ahora tiene autoridad para hacer callar a su vulgar madre, no tiene personalidad.
Majesteleri, şu anda elinde bir buket çiçekle onu karşılayan üç yaşındaki Eileen Hall'a yürüyor.
Su Majestad avanza hacia Eileen Hall, de tres años de edad, que le ofrece un ramo de flores.
Dostum, bir terslik var.
Amigo, algo anda mal.
Tamam dostum, bir terslik var.
De acuerdo, amigo, algo anda mal.
Virologlarımızı bir bir kaybediyoruz, şu anda çok kıymetliler.
Los virólogos son un recurso muy valioso y cada vez más escaso.
Bir anda.
Instantáneo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]