Bir ara Çeviri İspanyolca
11,536 parallel translation
Belki bir ara tekrar yaparız.
Quizás podamos hacerlo otra vez otro día.
Merak ettim de, ne bileyim bir ara yemeğe çıkalım mı?
Me preguntaba... No lo sé... ¿ te gustaría ir a cenar algún día?
Önümüzdeki hafta bir ara birkaç saatliğine konuşmamız için Ajan Gaad'dan izin alabilir misin?
¿ Puede pedir al agente Gaad que le permita ausentarse unas horas para que nos reunamos la semana que viene?
- Bir ara beraber bira içeriz belki.
Oye, ¿ quizá podamos ir a beber una cerveza algún día?
Onunla külahları değişmiştik bir ara o yüzden yerini bulamıyorum bu yüzden beni, Malezya Bakan Yardımcısı ile bir odaya koymalısınız.
Él y yo tuvimos una pelea bastante significativa y no puedo localizarlo, por lo que necesitas ponerme en una habitación con el Vice-Ministro de Malasia en las Naciones Unidas.
Romantik bir ara.
Un interludio romántico.
Bir ara içki içmek için buluşalım.
Hey. Usted me debes.
Seninle tekrar aynı çatı altında yaşamayı düşüneceğime bu korkunç şehrin MacArthur Park'taki bir ara sokağında keşlerle beraber üzerine işenmiş ve leş gibi bok kokan karton bir kutuda yaşarım.
Prefiero vivir con los adictos en una mierda de caja en MacArthur Park, cubierto en meados y mierdas de esta ciudad antes que pensar en vivir bajo el mismo techo que tú otra vez.
Bir ara pes etmen gerekecek, farkındasındır umarım.
sabes, vas a tener que renunciar en algún momento.
Bugün bir ara, doğru olan şeyi yapman gerekecek.
En algún momento... vamos a tener que hacer lo correcto.
Sorguya kısa bir ara veriyoruz.
Nos tomamos un descanso en el interrogatorio.
Bir ara arabamı polisin götürdüğü yerden almalıyız.
En algún momento tendremos que sacar mi coche del depósito.
Bir ara denemelisin.
Se llama cooperación interinstitucional. Deberías probarla alguna vez.
- Bir ara bir içki ısmarlayayım sana.
Déjame invitarte a salir por un trago alguna vez.
Bir ara benimle gelip personelle tanışmalısın.
Un día deberías venir conmigo y conocer al personal.
Bir ara yemeğe çıkalım mı?
Estoy en la ciudad otra vez.
Bir ara bir aksiyon filmine gitmek ister misin?
¿ Alguna vez te gustaría ver una película de acción?
Delikleri tıkayabiliriz, bu arada ajanları bir araya getirmek için, güvenli bir ev bulmalıyız. Doktoru ara.
Puedo tapar los agujeros, pero en el terreno, vendas provisionalmente a un agente, encuentras un refugio, y llamas a un médico.
Belki bir ara gelip görmek istersin.
Tal vez quieras venir a verle alguna vez.
Söz veriyorum sana bir ara yenilerini alırım.
Bien. Sí, te prometo que te conseguiré más.
Bir ara beraber bir şeyler izlemek ister misin?
- ¿ Sí? ¿ Te gustaría ver la tele conmigo más tarde?
Belki bir ara konuşabiliriz.
Quizás podríamos hacerlo en algún momento.
Bir ara denemelisin.
Debería probarlo alguna vez.
"Kıza dayanıklı." Kadınlardan tam bir ara.
Un ayuno de chicas. Romper completamente con las mujeres.
Bir ara kahve içmeye ne dersin?
Me preguntaba si querrías quedar alguna vez para tomar un café.
Bir ara, seninle yattığım zamanki hikayemdin.
Se suponía que ibas a ser mi historia. Cuando me acosté contigo.
Neden burada bir ara vermiyoruz?
¿ Por qué no nos tomamos un descanso?
- Belli ki bir ara birlikte çalıştığın arkadaşlarından.
- Aparentemente de algún tipo con el que trabajaste.
Sonra bir ara mail atarsın bana.
Luego me la pasas por correo electrónico.
Çapraz sorguya geçmeden önce kısa bir ara rica edebilir miyim?
¿ Podría pedir un... un breve receso antes de que sigamos?
şimdi kafein müdavimleri kendilerine kahve alsın diye, kısa bir ara verelim.
Ahora es buen momento de parar un momento para ir al baño... y dejar que quienes beben cafeína reciban su dosis de café gratis.
Bana bir iyilik yap ve Yvonne'yi ara.
Hazme un favor, llama a Yvonne.
Ara menzilli nükleer silahların Avrupa'da olmaması olmasından daha iyi olacaktır ama bir takımın gerekli olması bir çok takım olmasından daha iyidir dedi.
El dijo que sería mejor tener algunos misiles de alcance medio en Europa y si es necesario tenerlos, cuanto menos mejor.
Özgür bir adam olduğunda beni ara.
Llámame cuando estés soltero.
Soracağın bir şey olursa avukatı ara.
Si tienes alguna pregunta, llama al abogado.
Ara tabii, hiç durma. Bana da atıştıracak bir şeyler lazımdı.
Oh, claro, llama a la policía, Jeeves.
Eminim ki çalışanlarınız ara sıra antikapitalist düşünceyi savunan bir aktivist gruba üye olmanızı sorun ediyorlardır.
Seguramente sus jefes discrepen con su afiliación a un grupo activista que a veces adopta un programa anticapitalista.
- Güzel, bir şeye ihtiyacın olursa ara beni.
Vale. Bien. Dime si necesitas algo más.
Şu ara sokakta bir kadın tecavüze uğruyor!
¡ Una mujer está siendo violada en ese callejón!
Bir şeyler bulurum. Bir kaç dakika ara verebilir miyiz?
Pensaré unas cuantas cosas. ¿ Nos tomamos un descanso unos momentos?
Güvenli bir hattan bu numarayı ara.
Por favor, llama a este Nº desde una línea segura.
Bir dahakine ara. Evde olmasını sağlarım.
- Llama la próxima vez, voy a arreglarlo.
Üç ölü ve beş yaralı bulunmakta. Bir çift aslan Melekler Şehri Hayvanat Bahçesi'nden kaçarak Hollywood'un kalabalık Mid-Wilshire mahallesinin ara sokağına girip iki adamı daha öldürdüler.
Tres muertos y otros cinco heridos resultaron del escape de dos leones del Zoo de Los Ángeles que llegaron hasta la concurrida sección de Mid-Wilshire de Hollywood, donde mataron a dos hombres más en un callejón.
Beni bir an önce ara çünkü oraya girdikten sonra bana ulaşamayacaksın.
Así que ámame pronto porque una vez que entre... estaré ahí y no podrás contactarme.
Neyse. Beni bir an önce ara çünkü içeri girdiğimde bana ulaşamayacaksın.
En fin... llámame pronto porque una vez que entre no podrás contactarme.
Bence bir düzen belirlemeliyiz. Evden her çıktığında beni ara. Sonra eve dönünce beni ara.
Estaba pensando que deberíamos organizar un sistema... para que cada vez que salgas de la casa me llames... y me mandes un mensaje cuando llegues a casa.
Bir şey bulursan ara beni.
Pero llámame si averiguas algo.
Buffalo'ya bir otobüs bileti almış. - Yerel polisi ara.
Comunícate con la policía local.
Bir şey olursa ara tamam mı?
Llámame si pasa algo. ¿ De acuerdo?
Üzgünüm rahatsız ettim, ama bir şey bulunca ara dediniz ve buldum.
Señor, siento molestarle pero me dijo que le llamase si encontraba algo y he encontrado algo.
Bir sorun olursa beni hemen ara.
Si hay algún problema, entonces llámame.
bir araba 43
bir araba geliyor 20
bir arada kalın 25
aramis 28
arabella 25
arayacağım 66
arang 25
aradı 22
ara beni 185
araba 243
bir araba geliyor 20
bir arada kalın 25
aramis 28
arabella 25
arayacağım 66
arang 25
aradı 22
ara beni 185
araba 243
aralık 45
arazi 26
arama 36
arabam bozuldu 28
arabalar 60
aramızda 46
arabada 85
arabayı 17
aramızda kalsın 121
arabam 88
arazi 26
arama 36
arabam bozuldu 28
arabalar 60
aramızda 46
arabada 85
arabayı 17
aramızda kalsın 121
arabam 88