Bir saat içinde Çeviri İspanyolca
4,250 parallel translation
Eğer ben oradayken onlar da oradaysa bir saat içinde evimize gelmiş olurlar.
Si ellos me atrapan, si fuera yo, estarían en la casa en una hora.
İşiniz ne zaman bitecek? Bilmem, bir saat içinde falan.
No lo se, sobre una hora.
Pekala. Tamam, bir saat içinde beni ara.
Bien, vale, llamamé en una hora.
Bir saat içinde su sisteminin kurulmuş olmasını istiyorum.
Quiero establecido en una hora nuestro suministro de agua.
Bir saat içinde.
En menos de una hora.
Şimdi kan tahlili yapacağız, bir saat içinde de tekrar edeceğiz.
Haremos un análisis de sangre y otro en una hora.
Grup bir saat içinde toplanıyor.
El grupo es en una hora.
Patrick, bir saat içinde yapmazsan, bunu benim yapmak gerekecek.
- Patrick. Si en la próxima hora usted no come nada, voy a estar fuera de control.
Bir saat içinde provamız var.
Tenemos ensayo en una hora.
Son bir saat içinde ağzınızı açmadınız neredeyse.
Apenas habéis hablado durante la última hora.
Seni serbest bıraktığımda bir saat içinde nezarete döneceğine söz verir misin?
Si te libero, ¿ me das tu palabra que tu mismo regresas aquí dentro de una hora?
Onu bir saat içinde bulacağız.
Vamos a encontrarla en una hora.
Tamam, ama fikrin değişirse, bir saat içinde gelirim, unutma.
De acuerdo, pero si cambias de parecer, Puedo estar aquí en una hora.
Evet, bir saat içinde ayrılmazsanız, tamamen ayvayı yiyeceksiniz.
Sí, bueno, a menos que te vayas en la próxima hora, sigues estando jodido.
Onunla bir saat içinde buluşmak için deposuna gidiyoruz.
Nos dirijimos hacia su almacén en una hora para encontrarnos con él.
Her neyse, bir saat içinde bütçe toplantın var. Sonra da İlaç Bağımlılığıyla Mücadele Birimi'ndeki yeni çocuklarla tanışman gerek.
Como sea, tienes una reunión de presupuesto en una hora y luego tienes un comité de bienvenida con los postulantes nuevos para Fuerzas Especiales, ¿ de acuerdo?
Tüm ana ordu elemanlarıyla bir saat içinde savaş odasında görüşmek istiyorum.
Quiero a todo el personal militar clave reunido en la sala de guerra en una hora.
Bir saat içinde Jack'e imzalattırırım.
Sí. Lograré que Jack firme en una hora.
İşlediğiniz verinin bir sonraki kısmı, bir saat içinde yüklenmeye hazırlandı.
Debe colgar la primera entrega de datos procesados dentro de una hora.
İşlediğiniz verinin bir sonraki kısmı, bir saat içinde...
Debe colgar la primera entrega de datos procesados dentro de...
Açılışı takip eden bir saat içinde 4.6 milyon hisse senedi satıldı.
4,6 millones de acciones fueron vendidas en la primera hora de la venta.
Bir saat içinde ayık bir şekilde buraya gelir.
Volverá y sobrio antes de una hora.
Bir saat içinde sınırdan Bannu isimli bir yere nakledilecek.
Está preparada para ser trasladada dentro de una hora a partir de ahora desde la frontera hasta algún lugar llamado Bannu.
Bir saat içinde onu Bannu Hapishanesi'ne nakledecekler.
Hace como una hora, La van a transferir a la Prisión de Bannu.
Bir saat içinde istiyoruz.
Tenéis una hora para conseguirlo.
Bir saat içinde istiyorlar.
Lo quieren en una hora.
Doktor bir saat içinde haber verecek...
El doctor me informará tan pronto como pueda...
Normal odasına yaklaşık bir saat içinde yollarız.
Vamos a llevarla a su habitación en una hora.
Bir saat içinde buraya bir robot resim çizeri istiyorum.
De acuerdo, quiero a un dibujante en una hora.
Bir saat içinde konuşuruz.
Voy a hablar con usted en una hora.
Bu listeyi bir saat içinde tamamlamayı.
Revisar esta lista en la próxima hora.
Bir saat içinde bir kitaptan ne kadar şey öğrenebilirsin ki..
No vas a aprender como hacerlo de un libro en una hora.
Hakimi arayıp görevinden bir saat içinde alınmanı sağlayabilirim.
Puedo llamar a un juez y tener una orden en una hora suspendiéndolo de su puesto.
Sebas, Goldstein seni bir saat içinde mahkeme girişinde istiyor.
Goldstein te quiere en tribunales, en una hora en la puerta del juzgado.
Uzatma artık. Bir saat içinde, mahkeme girişinde.
En una hora en la puerta del juzgado, ¿ sí?
Bir saat içinde terapim var.
Tengo terapia en una hora.
Eğer sürpriz br sıym yapmazlarsa, bir dğeri dört saat içinde olacak.
Eso si es que no hacen un conteo de sorpresa.
Bir saat içinde Yunanistan otobüsü kalkacak.
Hay un autobús en una hora.
Takekimi normal bir insanın günlerce uğraşacağı karmaşık bir yapbozu birkaç saat içinde tamamlayabiliyordu.
Un rompecabezas, que una persona normal tardaba días en completarlo... Takekimi lo acababa en pocas horas.
Biraz da şansla, bir kaç saat içinde içeriye girmiş olurum.
Con suerte, me llevará un par de horas llegar hasta adentro.
4 saat içinde düğün başlayacak ve ev dolusu... Bir misafirimiz var.
La boda es en cuatro horas, y tenemos la casa llena de... invitados.
Evet! Bir kaç saat önce sizi aramıştım ve bu ay içinde randevu alamamıştım, bu yüzden hazır yakınlardayken...,... belki senatöründe boş vakti vardır diye...
Llamé hace un par de horas, y no pude conseguir una cita por un mes, así que dado que estaba de paso, pensé en solo caer en caso de que el Senador sucediera que tuviera -
Gus bir saat içinde beni almaya gelecek.
Gus se pasará en una hora para recogerme.
Bir çok insan 48 saat içinde ölür.
Y la mayoría de las personas sucumben dentro de las 48 horas.
Pekala, bir kaç saat içinde dönmüş olurum.
Bien, volveré en un par de horas.
Hayır olmaz iki saat içinde yetişmem gereken bir uçak var.
¡ Excepto que no, no sería, porque tengo un vuelo en dos horas!
36 saat içinde, bir gelinliğe sığmalıyım.
Tengo que ecaber dentro de un vestido de boda en 36 horas.
İki saat içinde ikinci bir sunumum var.
Tengo una segunda presentación en dos horas.
Şimdi Yaşamanın Zamanı! Lloyd! Bir Saat İçinde Bir Randevum Var, O Yüzden Biraz Acele Edebilir miyiz?
¿ podemos acelerar esto un poco?
Bir kaç saat içinde, birlikte çalışmak zorunda kalacağız eğer yaşamak istiyorsak.
En las próximas horas, vamos a tener que trabajar juntos... si queremos sobrevivir.
Bir iki saat içinde buluşmak istiyor.
Quiere verme en un par de horas.
bir saat sonra 47
bir saat 138
bir saat mi 31
bir saat önce 42
bir saat kadar önce 20
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir saat 138
bir saat mi 31
bir saat önce 42
bir saat kadar önce 20
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028