Bu boş Çeviri İspanyolca
3,121 parallel translation
Gerçekten Kyle'a taşınmıyorum. Bu boş bir tehditti,... senin üniversiteye gideceğini söylediğin gibi.
Es una amenaza vacía, como cuando dices que vas a ir a la universidad.
Bu boş defterler İsveç Film Enstitüsü'nde çekilmemiş filmlerinin sembolü olarak duruyor.
Estas están en blanco, en el Instituto del Cine de Suecia símbolo de las películas que no hizo.
Neden bu boş zamanını kullanıp tutkularının peşinden koşmuyorsun, model trenler veya şey gibi, oyuncak Gandalf falan gibi şeylerin?
Porque no usas ese tiempo para hacer lo que te apasiona, como trenes eléctricos, o como juguetes de Gandalf, o algo así?
Bu boş mu acaba?
¿ Puedo tomarla?
Bu boş.
Vacio.
O gün kesinlikle anladım ki ısırgan otlarıyla dolu bu boş yer bir kilise mezarlığıydı.
En ese momento tuve la certeza que ese lugar desolado, cubierto de ortigas, era el cementerio.
Bu boş.
Esta vacío.
Kimse bomba bulamadı. Bu boş bir tehdit.
No encontramos ninguna bomba.
Yatmak için rastgele fahişe çağırıyorsun, bu boş yere mi?
¿ Llamas tonterías a acostarte con mujerzuelas?
Ve bu boş arabayı aldın.
Y tomaron a estos carros vacíos.
devlet bütçe kesintileri yaptığından bu yana kimse burada boş oturmadı.
Oh, no. Como han recortado el presupuesto, nadie puede estar sentado sin hacer nada.
Bu arada, bunun o kutuda olduğunu dahi bilmeden şehrin tüm mezarlıklarında boş boş dolaştılar.
Para entonces habían recorrido la mitad de los cementerios de la ciudad No tenían pistas parra saber que estaba alli.
Bir ay önce Photoshop'da hazırlatıp sana yolladım ki bu geceyi boş bırakasın.
Lo hice con Photoshop y te lo mandé por correo hace un mes para que tuvieses esta noche libre en tu agenda.
Boş umutlardan biri, devlet yetersiz olduğu için, oluyor ve bu büyük bir hata ve kimse gerçekten bilmiyor.
Una de las falsas esperanzas es que todo esto est pasando por la incompetencia del gobierno, y es un inmenso error.
Evcil hayvan olayı ise ; başıboş gezen bir hayvan bulduğum ve onu birisinin alması için temiz tutmam gerektiğindendi. Bu ayrıca kısırlaştırma harcamasını da açıklıyor.
Y el asunto de la mascota fue porque encontré una callejera y tuve que hacer que la limpiaran antes de que alguien se la llevara.
Zoe'nin böcek yiyen bir bitkisi var boş zamanlarında da bu oyuncak dinozorlardan yapıyor.
Zoe tiene una planta que come bichos. Y en su tiempo libre hace estos muñecos de dinosaurios.
Özel Birimin ricası üzerine onlar güvenlik işlemlerini yürütürken bu oda son üç hafta boyunca boş kaldı.
Esta habitación ha estado desocupada por las tres últimas semanas como fue pedido por la rama especial. mientras han llevado a cabo sus operaciones de seguridad. ¿ En serio?
Liam apaçık bu durumdan rahatsız görünüyor yani boş verelim bunu olur mu?
Quiero decir, Liam está incómodo obviamente, así que dejémoslo, ¿ sí?
Dedim ki bu... Boş ver.
He dicho que no puedo... no te preocupes por eso.
"Eğer harcayacak yeterli param..." "... ve biraz boş zamanım olsaydı... " " Bu kasabada var güzel bir bayan, "
* Oh, si tuviese dinero suficiente para gastar * * y tiempo libre para sentarme y mirar * * hay una bella doncella en esta ciudad * * que profundamente mi corazón cautivó * * sus rosadas mejillas y labios de rubí *
Eh, bu civarda boş arazi bulabilene helal olsun.
Bueno, buena suerte en la búsqueda de suelo no urbanizable cerca de aquí.
Onu boş ver de, bu akşam ne yapıyoruz?
Más importante, ¿ qué hay previsto para las "activités" de esta noche?
Birkaç çürüğe neden olacak ; ancak gerçek bir zarar veremeyecek kadar baskı uygulayabilirler. Bu da gerçek bir çatışmaya bunlarla girecek olursanız elinizin boş olacağı anlamına gelir.
Provocan un buen impacto, pero no están diseñados para hacer un daño real más allá de una roncha y algunos moratones, lo que significa que si son todo lo que tienes en un tiroteo, no tienes mucho.
İlginiz icin tesekkür ederim, ama bu alani bos tutmamiz gerek lutfen koltuklariniza geri donebilir misiniz?
Agradecemos su preocupación, pero necesitamos mantener este área despejada así que, ¿ podría volver, por favor, a su asiento?
Boş ver bu ıvır zıvırları!
Déjalas.
Diğer üçü gibi bu da boş gözüküyor.
Parece vacío, como los otros tres lugares.
Bu mezar "evim" demek için fazla soğuk ve boş.
Bueno, este mausoleo es demasiado frío y vacío que se llama una casa.
Bu muhtemelen çocuk başkan olduğundan beri ilk boş zamanın.
Esta es probablemente la primera vez que tienes tiempo libre desde que fuiste presidente infantil.
Yani bu adam boş bir tahta gibi.
Por lo que este tipo es como una hoja en blanco.
Başka bir deyişle israf, sanayinin "döngüsel tüketimi" sürdürme ihtiyacının kasıtlı bir yan ürünüdür. Modası geçmiş ya da süresi dolmuş ürün çöp haline getirilir, çevreyi kirleterek boş arazileri doldurur ve bu arada süren yeni üretim bu kirliliğe ivme kazandırır. Bunu farklı bir açıdan ifade etmek gerekirse, o dönemin en iyi malzemelerini ve tekniklerini kullanarak, stratejik bir şekilde, her malın verimliliğini ve sürdürülebilirliğini artıran üretim yöntemlerinin dallanıp budaklandığını hayal edin.
que nace de la necesidad de mantener el "consumo ciclico". mientras que la constante multiplicidad de productos acelera esta contaminacion. utilizando los mejores materiales y tecnicas conocidas y disponibles hasta el momento.
Zaman, dindar ve laik filozofların binyıllardır üzerine tartıştığı bu manevi değerler hakkında ahkam kesmeyi ve boş konuşmayı bırakıp bunları artık uygulamaya koyma zamanıdır.
Es hora de dejar de pontificar y pregonar solo de palabra aquellos valores espirituales que religiosos y filosofos seculares han estado discutiendo por milenios y ponerlos finalmente en practica.
Bu konuda da Min Ho ve Hyuk San'ın boş duracağını hiç sanmıyorum.
Se suponía que Min Ho se haría cargo... y estoy seguro de que lo concluyó secretamente con Industrias Hyuk San.
En yakın boş gün bu.
Es lo más cercano posible.
Bu sefer elim boş gelmedim.
esta vez no he venido con las manos vacias
... devlet kira kontratını feshetmeyi düşünüyor. Böylece bu yerdeki 8,300 hektar dokunulmamış muhteşem bir alan boş kalacak.
El gobierno va a dejar de arrendarlo y este lugar aparece como 83 km2 de propiedad magnífica y virgen.
Jane, bu sandığından daha ciddi Boş ver.
Jane, esto es mucho más serio de lo que te imaginas, olvídalo.
Parktaki bu köpeğin başıboş ve telikeli olmasıdır, Düz ve basit.
Y yo digo que ese perro es una peligrosa distracción, pura y simple.
- Bu boş. - Git.
- Está vacío.
Dünya şampiyonasını boş verin, bu RIMPAC Kupa Finali.
Olvídense de la copa del mundo, ésta es la final de la copa RIMPAC.
Bu sandalye boş mu?
¿ Está ocupado el asiento?
İşte bak evlat, bu tabancada hiç boş mermi yok.
- No. Mira, hijo, donde pongo el ojo, pongo la bala. ¡ Bum!
Yani... Bütün bu karmaşa, boş bir çanta için miydi?
Así, todo este problema de un maletín vacío.
Boş zamanlarında ne yaptıkları kendilerini ilgilendirir ve bu ülkenin güzel olan yanı da bu.
Lo que hacen en su propio tiempo es asunto de ellos, y eso es lo bueno de este país.
Sana durumu söyle özetleyeyim. Bos kovanlara bakilirsa Kökünü Kazima Operasyonu amacina ulasmis. Ama birisi bu bilgiyi tost makinelerine vermeyi unutmus.
Te lo pondré así, nos mandaron a una operación de limpieza y rescate, pero alguien olvido avisarle a los Cylons porque están derribando a nuestros aviones de izquierda a derecha y viceversa.
Lazım değilsin bize, bu işler boş!
No se te necesita en esto.
Hala boş koltuk var mı? Hayır, bu harika.
¿ Todavía hay lugares?
Sana durumu şöyle özetleyeyim. Boş kovanlara bakılırsa Kökünü Kazıma Operasyonu amacına ulaşmış. Ama birisi bu bilgiyi tost makinelerine vermeyi unutmuş.
Te lo pondré así, nos mandaron a una operación de limpieza y rescate, pero alguien olvido avisarle a los Cylons porque están derribando a nuestros aviones de izquierda a derecha y viceversa.
Boş yere bu kızı satıyorduk lan!
¡ Hemos estado prostituyendo a esta chica sin ninguna razón!
Bu durumda, boş verelim.
Entonces olvidémoslo.
Bu onu kasabada boş boş dolaşırken bulduğun beşinci sefer.
Era la quinta vez que la encontraba caminando por el pueblo.
- Bu boş.
Bien, esto está vacío.
boston 388
boş ver 1464
bos ver 33
bosco 29
boşver 1072
boswell 16
boş versene 237
boşaltın 53
boşalıyorum 17
boş ver gitsin 58
boş ver 1464
bos ver 33
bosco 29
boşver 1072
boswell 16
boş versene 237
boşaltın 53
boşalıyorum 17
boş ver gitsin 58
boş ver onu 81
boşanma 45
boşanmış 19
boş verin 197
boşalt 24
boşver gitsin 85
boşandım 33
boşver onu 83
boşversene 146
boşluk 39
boşanma 45
boşanmış 19
boş verin 197
boşalt 24
boşver gitsin 85
boşandım 33
boşver onu 83
boşversene 146
boşluk 39
boşuna 39
boşver onları 24
boşver şimdi 18
bosna 26
boşverin 99
boş ver onları 18
boşandık 26
boşanmak istiyorum 45
boş mu 28
boş laf 24
boşver onları 24
boşver şimdi 18
bosna 26
boşverin 99
boş ver onları 18
boşandık 26
boşanmak istiyorum 45
boş mu 28
boş laf 24