Bunun gibi şeyler Çeviri İspanyolca
636 parallel translation
Bana söylediklerine katlanmak zorunda mıyım? Bunun gibi şeyler?
¿ Cómo se supone que me tengo que tomar ese comentario?
Bunun gibi şeyler göreceli tabii.
Los familiares son así.
Kuru ekmek ve bunun gibi şeyler.
Pan y otras cosas.
Ya da parka gidip buz pateni yapanları izleriz... bunun gibi şeyler.
O ir al parque y mirar a los patinadores... ese tipo de cosa.
Bunun gibi şeyler yaptığı sürece hissetmeyecektir.
No mientras haga cosas como esta.
Arabalara koruma, posta taşımaları ve bunun gibi şeyler yapılacak
De alli saldra el materjal de la carretera, los carros y demas.
Eşiniz Kraliyet Donanması'ndayken, makineler ve bunun gibi şeyler hakkında her şeyi öğrendiğini iddia ediyor.
Dice que sabe mucho de máquinas de cuando era oficial de Marina.
Bunun gibi şeyler.
Ese tipo de cosas.
Belki önemli mektuplar ve bunun gibi şeyler vardır.
Ya sabes, cartas importantes y eso.
Bunun gibi şeyler.
Cosas por el estilo.
Onları avanta, tütün ve bunun gibi şeyler için satmış.
Los vendió a cambio de alcohol, tabaco y cosas por el estilo.
İnsanlara yardım etmek ve bunun gibi şeyler.
Ayudando a la gente, y cosas así.
Hava gösterileri, akrobasi, bunun gibi şeyler.
Circos aéreos, aeróbicos, cosas como esas.
Onaylamamak. Öfke. Bunun gibi şeyler.
Desaprobación, indignación.
Bunu yaparken birçok şey düşünüyorum yarışın nasıl geçeceği konusundaki düşünceler ve bunun gibi şeyler.
Pienso mucho aúno pensamientos sobre cómo correré la carrera y esas cosas.
- Kendi başına kararlar verip güzergâhından çıktığın ve bunun gibi şeyler için seni tokatlamasına gönlüm razı olmazdı.
- Sí, no quisiera que te reprenda... por desobedecerle... y tomar decisiones por tu cuenta.
Ödüller, takdirler, bunun gibi şeyler.
Premios, condecoraciones y cosas así.
Bilimadamları açacaklar icat ettiler deterjanlar ve bunun gibi şeyler hiçbir şeyi değiştirmeden,
Sería extraño, ¿ no? Miles de científicos inventan abrelatas, detergentes... y pasan por alto esto, que cambiaría todo.
Aşk ve bunun gibi şeyler hep parayla yürür.
El amor siempre tiene que ver con el dinero.
Onlara "İngiliz denizcisi" demezsen daha kolay alışabilirsin. Ya da bunun gibi şeyler işte...
Se llevarán mejor si usted no los llama "grupejo de ingleses".
İşte bu yüzden, karım çalışır ben ise ev işleriyle uğraşırım. Bir de, bebeklerin bakımı ve bunun gibi şeyler var tabii.
Así que ella trabaja y yo me encargo de la casa... cuido al bebé y esas cosas.
Ev, balonun düzenlenmesi ve bunun gibi şeyler.
Organizar el baile, los invitados y todo eso...
Bunun gibi şeyler.
Cosas así.
Bunun gibi şeyler yeni değil.
No es nada nuevo...
Başkan Corleone. Bunun gibi şeyler.
Gobernador Corleone.
Hepimiz insanız, ama bunun gibi şeyler yapmıyoruz.
Aqui todos somos criaturas humanas y ninguno hacemos eso aqui...
Prodüksiyon, yayın, ve bunun gibi şeyler.
Producción, escoger el reparto, etc.
restoran hakkında gelişmeler var... işleri kötü ve bunun gibi şeyler
Creo que se monta historias de que el restaurante va mal.
İnsanlar gelir, sen karşılarsın, masalarını gösterirsin.Bunun gibi şeyler.
Sí, hablar con la gente que entre, llevarlos a su mesa, cosas así.
Evet, bunun gibi şeyler.
Sí, eso mismo pensaba.
Kan davaları, kin ve bunun gibi şeyler var mı?
¿ Hay alguna vendetta o algo así? ¿ Cierta inquina?
Bunun gibi şeyler anaokulundan itibaren Japonların beynine işlenirdi.
Cosas como estas, que fueron inculcado a los japoneses mente desde el kindergarten hasta.
İş ortaklığımız ve bunun gibi şeyler.
Pues un contrato mercantil, y eso.
Bunun gibi şeyler, sadece kâbuslarda olur.
Cosas como ésa sólo pasan en las pesadillas.
Şeker, patlamış mısır, sakız ; bunun gibi şeyler.
Caramelo, palomitas, goma, o algo similar
Yüksek sesle şiirler okurdu, restoranlarda ayağa kalkıp dans ederdi, bunun gibi şeyler.
Decía poemas en voz alta... y se levantaba a bailar en los restaurantes, cosas así.
Bana bunun gibi şeyler yaz, tamam mı?
Escríbeme algo parecido.
Bunun gibi şeyler.
Esa clase de cosas.
Satıcılar, etrafta dolaşan adamlar, veya bunun gibi şeyler var mı?
Vendedores, tipos rondando por ahí o algo así.
Bahçıvanlık, tamir, bunun gibi şeyler?
Dime, ¿ haces algún otro tipo de trabajo?
Bunun gibi şeyler ormanın içerisinde devamlı olarak meydana gelmekte.
Cosas como esta pasan todos los días en la jungla.
"Bay James Allen yeni bir Panama Kanalı inşa ediyor." Ya da bunun gibi bir şeyler.
"El Sr. James Allen está construyendo un nuevo Canal de Panamá." O algo así.
bunun gibi şeyler önemli değil, Martha.
No es nada de eso, Martha.
Bunun gibi şeyler.
Algo como esto.
Bunun gibi korkunç şeyler.
Cosas horribles como ésas.
Ve bunun gibi..... şeyler.
Y cosas por esas cosas.
Bir araya getiremiyorum ama doğru olmayan bir şeyler var gibi geliyor. Bunun hakkında düşün.
No puedo determinarlo, pero tengo el sentimiento de que algo no encaja.
Ayrıca en nazik insanlardır, bunun muhtemel nedeni hayatlarında hiç kaya gibi sert şeyler görmemiş olmalarıdır.
Son personas muy amables. Quizá porque nunca vieron algo duro como una roca o una piedra en sus vidas.
Ya da bilirsin bunun gibi bir şeyler.
O algo así, ¿ no crees?
Bunun gibi şeyler mi?
¿ Como esto?
Bunun gibi seyler mi?
¿ Como esto?
bunun gibi 190
bunun gibi bir şey 34
bunun gibi mi 57
gibi şeyler 18
şeyler 33
bunun yanı sıra 41
bunun anlamı nedir 87
bunun 274
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bunun gibi bir şey 34
bunun gibi mi 57
gibi şeyler 18
şeyler 33
bunun yanı sıra 41
bunun anlamı nedir 87
bunun 274
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bununla ne demek istiyorsun 20
bununla birlikte 245
bunun anlamı ne 159
bunun adı ne 18
bununla beraber 102
bunun anlamı 121
bunun yanında 90
bununla 93
bunun bir önemi yok 62
bunun için teşekkür ederim 20
bununla birlikte 245
bunun anlamı ne 159
bunun adı ne 18
bununla beraber 102
bunun anlamı 121
bunun yanında 90
bununla 93
bunun bir önemi yok 62
bunun için teşekkür ederim 20