Bunun gibi bir şey Çeviri İspanyolca
840 parallel translation
Bunun gibi bir şey yapabildiklerine göre çok iyi malzemeleri var herhalde.
Deben tener materiales maravillosos para hacer algo como esto.
"En içten dileklerimle, Sissy." Bunun gibi bir şey.
Atentamente, Sissy. " Algo así.
- Bunun gibi bir şey.
- Algo así.
- Eğer karanlıkta ölürlerse Kutsal Ruh'un onların ruhunu bulup cennete yollayamayacağını düşünüyorlar. Bunun gibi bir şey.
Creen que, si los matan en la oscuridad, el Gran Espíritu no podrá encontrar sus almas y llevárselos al Cielo.
Evet, bunun gibi bir şey.
Sí, algo parecido.
Daha önce bunun gibi bir şey görmemiştim!
Nunca había visto nada parecido.
- Bunun gibi bir şey mi? - Daha büyüğüne ihtiyacım var.
- Lo quiero un poco más grande.
Susan, Shiloh savaşından bu yana bunun gibi bir şey olmamıştı.
Susan, no ha habido nada igual desde la batalla de Shiloh.
"İkinci Sokak Yeniden Ziyaret Edildi." Bunun gibi bir şey olur işte.
El segundo más importante y todo eso.
Bölgede sadece bir kişide bunun gibi bir şey var.
Sólo un hombre de la zona tiene uno así.
Oh, dikkatini çekerim. Zaman zaman bir bardak şeriden hoşlanır. Bunun gibi bir şey, sözgelimi.
Pero de vez en cuando toma un poco de jerez,... una copa como ésta, por ejemplo.
Evet, bunun gibi bir şey.
Bueno, algo parecido.
Evet, bunun gibi bir şey.
Sí, así.
Bunun gibi bir şey.
Algo como eso.
Bir şirketin genel müdürü mü? Bunun gibi bir şey mi?
Presidente de una corporación. ¿ Algo así?
Eğer bunun gibi bir şey yapmasaydım.
En primer lugar, ¿ no tiene un arma de fuego ni nada?
Oh Guido, bu çok güzel. Hep bunun gibi bir şey istemiştim.
Oh, Guido, es espléndido, siempre he querido uno como este.
- Vicki ömründe bunun gibi bir şey gördün mü?
Vicki, ¿ alguna vez te veo nada como en su vida? No!
Daha evvel bunun gibi bir şey görmemiştim.
Nunca vi nada como eso.
Herbie'ye bunun gibi bir şey yapınca değil tabii.
No si vas a hacerle algo así a Herbie.
"Demir Maskeli Adam" ın hikayesi gibi, ya da bunun gibi bir şey.
Como el caso del "Hombre de la máscara de hierro", o cosa por el estilo.
Bunun gibi bir şey.
Algo así.
Bunun gibi bir şey.
Ese tipo de cosas.
Bunun gibi bir şey yapabileceğimi hiç sanmıyorum.
No creo que fuera capaz de hacer algo así.
Gelecek sefer için bunun gibi bir şey düşünmeye çalış.
Trata de pensar en algo parecido para la próxima vez.
Bunun gibi bir şey hiç görmedim.
Nunca he visto algo así.
Bunun gibi bir şey mutlaka olacaktı.
Algo así era factible que ocurriera.
Bilirsiniz, arabanın anahtarlarını yerine koymazsınız da, buluncaya değin rahat edemezsiniz ya, bunun gibi bir şey.
Sabe, es como cuando pierdes las llaves del coche no descansas hasta encontrarlas..
Evet, bunun gibi bir şey.
Algo así. Sí.
Eğer D.T.'ler bunun gibi bir şey ise... hayatım boyunca bir daha içki içmeyeceğim.
Si el delirium tremens es así... no volveré a probar una gota de alcohol el resto de mi vida.
Demek istediğim, bilirsin, Sanat Enstitüsündeki ağır toplardan, bunun gibi bir şey işte.
Es un pez gordo del Instituto de Arte.
Evet, bunun gibi bir şey.
Sí, algo así.
Bunun gibi bir şey.
Cosas así.
Ama bunun gibi bir şey.
Pero era parecido a él.
Bahse girerim, Londra da bunun gibi bir şey yapmamışsındır.
Apuesto que en Londres no hay nada parecido.
- Bunun gibi bir şey.
- Algo por el estilo.
Bu sabah buraya gelen insanlar için memurluk yaptığın gibi bir şey ve beni para aldığım şüphesi ile işten komaları bunun doğru olmadığına ben ona inandırırım.
Pero no sea demasiado malo. Como que fui dependienta y que esos hombres que han venido me acusan de haberme llevado dinero le convencería de que es falso. Sí.
Bunun gibi aptalca bir şey yapmak da ne?
¿ Cómo se te ocurre?
Johnny gibi biri herhangi bir konuda pek bir şey yapamaz. Mesele, bunun ona ne yapacağı.
Un hombre como Johnny no puede hacer gran cosa.
Bunun gibi gereksiz bir sürü şey biliyorum.
Yo sé muchas cosas sin importancia como eso.
Biliyor musun, bu tam Paris için düşündüğüm şey bunun gibi küçük bir yer, kareli masa örtüleri kırmızı şarap.
Así exactamente me había imaginado París. Un local como éste, con manteles a cuadros, vino tinto...
Bunun tiyatro olduğunu anlamamışlardı. Gerçekliği yansıtmak anlamında hakiki tiyatro. Yani Brecht ya da hatta Shakespeare gibi bir şey.
No habían comprendido que se trataba de teatro, de verdadero teatro, de una reflexión sobre la realidad, como Brecht o Shakespeare.
Evet, bunun gibi bir şey.
Algo así.
Bana ilk defa bir şey soruyorsun ve o da bunun gibi bir durumda.
Es la primera vez que me pide algo y tiene que ser ahora.
Bunun gibi insanlara yapılacak tek bir şey var.
Solo hay una cosa que hacer con gente como esa.
Bir tıkanıklık ya da bunun gibi bir şey olabilir
- ¿ Bloqueada?
Şey, bunun gibi kötü bir araba kazasında, söylemesi güç olan türden.
Bueno, en un accidente de auto tan terrible, es difícil afirmarlo.
Gene de, bunun gibi başka bir yaratığa bu şey güzel görünemez mi?
Pero a otra criatura similar ¿ no podría ésta parecerle hermosa?
Belki yeterince güzel değilim veya bunun gibi aptalca bir şey.
A lo mejor no era lo bastante guapa o algo así.
Bununla bunun arasında gibi bir şey. Size bir şey göstereyim.
- Déjeme enseñarle algo.
Özel bir şey istiyorum, bunun gibi.
Algo así, pero de mí.
bunun gibi 190
bunun gibi mi 57
bunun gibi şeyler 48
gibi bir şey 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bunun gibi mi 57
bunun gibi şeyler 48
gibi bir şey 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17