Duydum Çeviri İspanyolca
42,033 parallel translation
Ama sonra onu, zihnimin içinde duydum.
Pero luego la escuché... en mi mente.
İlk o zaman duydum.
Esa fue realmente la primera vez.
Duydum ki konuşmuyorsun.
Supe que tú no hablas.
Sana hep saygı duydum.
Siempre le he respetado.
Of ya, son yarım saate tüm ömrümde duymadığım kadar halk şarkısı muhabbeti duydum.
Madre mía, he escuchado más acerca de la música folk en esta media hora que en toda mi vida.
Onları duydum.
He oído de ellos.
Evet, duydum.
Sí, lo he oído.
Seni burada başka bir kadınla bulacağımı sandım sonra seni önde o adamla konuşurken duydum ve çok büyük bir hata yaptığımı anladım.
Creía que iba a encontrarte aquí con otra mujer, y entonces te vi hablando con ese hombre de delante, y me di cuenta que había cometido un...
Ayrıca ailenin, düşük gelirli ailelere hizmet veren bir acil bakım kliniğine 200.000 dolar bağışladığını duydum.
También me he enterado de que los Hawthorne acaban de donar 200000... dólares a una clínica que atiende... a familias con escasos recursos.
Sesi kafamın içinde duydum!
¡ Es la voz que oí en mi cabeza!
Dünyadayken seni duydum.
He oído de vosotros en la Tierra.
Unit'i duydum gelen tüm mültecilerin vardığı.
Había oído hablar de UNIT, todos los refugiados los conocían.
- Tüm yeryüzünün depremler ile sallandığını duydum. - Ama bu depremlerin hiçbiri fay hatlarının üzerinde değil. - Ve bazı büyük fırtınalar, Cape Cod un sağını ikiye böldü.
Se enteraron de que hubo terremotos por todo el lugar, pero ninguna de las líneas de falla, y algunos gran tormenta cortó Cape Cod en dos.
- Radyoda bazı şeyler duydum, meteorlar dünya ya çarpmıyorlardı.
He oído algo en la radio, pero no se supone que golpear la Tierra.
Geçerken duydum, aynı şey değil.
Estaba de paso, y lo oí sin querer. Es diferente.
Babanı duydum, çok üzüldüm.
Me enteré de lo de tu padre. - Lo siento mucho.
Seni duydum.
Hey, escucha.
Beni aradığını duydum.
Oí que andabas buscándome.
Tanışma toplantısına Barker ile gideceğini duydum?
Oí que vas a ir a la fiesta universitaria con Barker.
"Kes sesini" dediğini mi duydum?
¿ Acabo de oír "Cállate"?
Ne duydum biliyor musunuz kızlar... çiğ balık yiyorlarmış.
¿ Sabéis lo que he oído yo, niñas? Que comen pescado crudo.
Telefondaki konuşmanı duydum ve numarasını araştırdım.
Te oí hablando por teléfono y busqué su número.
Çünkü bu hikâyeyi bir kaç kere daha duydum.
Porque también escuché eso unas cuantas veces.
Duydum. - Evet, kamera görüntüsündeydi nerden, um... - Duydun mu?
Lo he oído.
O adamlar Eddie'mi öldürdükte sonra birinin patronla tanışmadıklarını söylediğini duydum.
Después de que esos hombres mataron a mi Eddie, escuché a uno decir que no conocía al jefe.
"Asıl Ewan'ı görmelisin sen" dediğini duydum.
Ellos le dijeron : " Tienes que conocer a Ewan.
Onu evhamlandırmamı bırakmamı söyledi bırakacaktım da, ama zil sesini duydum.
Me pidió que dejara de ponerla nerviosa, y eso iba a hacer, hasta que escuché su ringtone.
İhtiyar Burns'ün şu aralar fantezi dünyasında yaşadığını duydum.
Oigo que el viejo Burns ahora solo está viviendo un mundo de fantasía.
Oscar'ın lüks otomobil filosuna sahip olduğunu duydum.
Es un coleccionista. Oscar es un muy buen tipo.
Meclis Üyesi'nin dosyasını duydum.
El tipo es candidato para reelección, y una foto de 12 años podría cambiarlo todo.
Onur duydum.
Bueno, me siento honrada.
Anlaşmaya hazırmışsın diye duydum.
Escuché que estabas dispuesta para un acuerdo.
Japonlar ırk kanunlarıyla ilgili çok yumuşak davranıyorlar, öyle duydum.
Los japoneses son muy suaves con sus leyes raciales, he oído.
Mültecimizi görmekten mutluluk duydum Onu tutmak kazanmaktır.
Me alegra ver que nuestra refugiada se gana el sustento.
Balo için seksi bir kavalye ayarlayıp kuzenime yardım etmiştim sonradan terapistinden duydum ki aslında etmemişim. Çeviri : ozgun14 İyi seyirler...
Una vez fingí ser la cita ardiente de mi primo para su graduación, al mismo tiempo ayudándolo y después, según su terapeuta, no ayudándolo. CAPÍTULO 6.
Seni evlat edinen annenin fazla anaç biri olmadığını duydum.
Acabo de enterarme de que tu madre adoptiva no era muy maternal.
- Olanları duydum.
Me enteré de lo que pasó.
Beş kiracıyla görüştüğünü ve hepsini çevirmenin bir yolunu bulduğunu duydum.
Lo que oí fue que entrevistaste a cinco inquilinos y que encontraste la forma de rechazar a todos.
Umarım yalandır çünkü yatırım şirketinin 2 milyar değerindeki bir müşteriyi reddettiğini duydum.
Espero que lo sea porque acabo de enterarme que rechazaste un cliente cuya firma de inversión vale 2.000 millones de dólares.
William Sutter'ı görmeye gittiğini duydum.
Me enteré que fuiste a ver a William Sutter.
Duydum ama Kevin'la aynı odada olmanın benim için iyi bir fikir olduğu kanısında değilim.
Te oí, pero no creo que sea buena idea estar en la misma sala con Kevin en este momento.
Evet duydum... Ben...
No, ya sé, es que...
Duydum ki kurbanın babasıyla bir şeyler yaşamışsın.
Escuché que tuviste un problema con el padre de la víctima.
Harvey'nin bugün tekrar beni değil de seni ziyarete geldiğini duydum.
Me informaron que Harvey vino a visitarte a ti, no a mí, otra vez hoy.
Şimdi duydum.
Me acabo de enterar.
Gizlilik dereceli dosyalarla yakalandığını duydum.
Escuché que lo atraparon con archivos clasificados.
Orada da çok kötü olduğunu duydum.
Escuché que también está mal allá.
Anneni duydum.
Supe lo de tu mamá.
Helikopter sesi duydum.
Escuché un Bell Ranger.
Tamam, duydum.
Sí, yo me encargo.
Onur duydum doktor. Onur duydum.
Un honor.
duydum ki 65
duydum seni 20
duydun mu bunu 28
duydun mu 1424
duydun mu beni 209
duydunuz mu 459
duydun 82
duydunuz mu beni 21
duydunuz 53
duyduğuma sevindim 26
duydum seni 20
duydun mu bunu 28
duydun mu 1424
duydun mu beni 209
duydunuz mu 459
duydun 82
duydunuz mu beni 21
duydunuz 53
duyduğuma sevindim 26