Korkmuştu Çeviri İspanyolca
913 parallel translation
Nasıl olduğuna bakmaya gelmiştim çünkü üstünde çizikler filan olduğunu biliyordum. - Benim kadar korkmuştu o da.
Quería ir a verla para saber cómo estaba porque sabía que tenía arañazos y cosas así, y seguramente estaba tan asustada como yo.
- Yaşlı adam ölümden korkmuştu! - Onun için üzülüyor musun?
El viejo estaba cagado de miedo.
Korkmuştu.
Tenía miedo.
Herkes korkmuştu.
Todos estaban asustadísimos.
Whitey Barrow korkmuştu.
Whitey Barrow tenía miedo.
Diane korkmuştu.
- Diane estaba asustada.
Shelby korkmuştu, bu yüzden olabildiğince hızlı bir şekilde dışarıya kaçtı.
Shelby estaba asustado, y corrió lo más deprisa que pudo.
Mariott korkmuştu çünkü meraklı bir detektifi öldürmeyi kabul etmişti bayan Florian'ın kendisine telefonda bahsettiği detektifi.
Marriott tenía miedo porque había aceptado matar al detective entrometido... del que le habló la Sra. Florian.
Çok korkmuştu, biliyorsunuz.
- Tenía mucho miedo, ¿ sabe?
Lord Henry'nin düşüncelerinden korkmuştu, ve korktuğu için utandı.
Le asustaban las ideas de Lord Henry y le avergonzaba sentirse asustado.
Neden korkmuştu baba?
¿ De qué tenía miedo, papá?
Atlama eğitimindeki çocuklar gibi korkmuştu.
No había visto a nadie tan asustado desde que fui paracaidista.
Çok korkmuştu, her şeyi yapabilecek halde idi... Kendisini ya da bir başkasını daha öldürebilirdi.
Estaba en tal estado de terror que era capaz de hacer cualquier cosa,... asesinar, suicidarse.
Korkmuştu.
Estaba asustada.
Korkmuştu. Emekli maaşı hakkında konuşup duruyordu.
Se asustó y me dijo que perdería la pensión.
Çok korkmuştu. Bu hiç bir şey!
No tengo que implorarte, soy tu amigo... ¿ no?
Nasıl korkmuştu.
Tenía miedo.
Korkmuştu.
Ella estaba asustada.
Çok ama çok korkmuştu.
Cada vez más asustada.
Almanlar senden korkmuştu.
Los alemanes te lo tenían.
Kaptan öyle korkmuştu ki!
El capitán estaba muy asustado.
Ben, çok korkmuştu.
Ben, estaba muy asustado.
" Geraldine korkmuştu ama Julia gidip bir bakacağını söyledi.
" Geraldine se asustó, pero Julia dijo que iba a investigar.
Biliyorsun, o fena helde korkmuştu, Bay Halloran.
Se Ie veía asustado.
Ondan daha kızgındı ve daha fazla korkmuştu.
- Sí, señor. - ¿ Con una gran mentira?
Skipper korkmuştu.
Skipper tenía miedo.
Korkmuştu. O gün maçta olanlar onu korkutmuştu.
Miedo... por lo que había sucedido ese día en el campo de juego.
Onu suçlayıp... bırakacağımdan korkmuştu.
De que lo culpara. Miedo de que lo abandonara.
Gerçekten o kadar korkmuştu ki... kendini tutamayıp dağılıverdi.
Tenía verdadero miedo en sus adentros... y se rompió como un palo podrido.
Çok korkmuştu.
Ella realmente estaba muy dolida.
Belki de yorulmuştu yada korkmuştu.
Quizá estaba cansado o asustado.
- Evet. Çok korkmuştu. Açıkçası ben de.
Estaba asustadísima, y, sinceramente, yo también.
İş, insanları korkutmaya geldiğinde, Bay Lynch'in çok yetenekli bir adam olduğunu kabul et. - Peki, çok korkmuştu.
El Sr. Lynch es muy hábil asustando a la gente.
- Namaroff'tan korkmuştu.
- Tenía miedo de Namaroff.
Benden korkmuştu.
Me tenía miedo.
Sadece ona yardım ettim. Çünkü çok korkmuştu.
Sólo le ayudé porque estaba muy asustado.
El bombasından korkmuştu, sanırım.
Se había asustado con una granada de mano.
Korkmuştu ve nereye gittiğini bilmiyordu.
Se asustó y no sabía para dónde iba en la oscuridad.
O, korkmuştu. Sana bir şey olacak diye korkmuştu.
Usted sabe que ella estaba asustada, temor por su seguridad.
Gerçekten korkmuştu.
Estaba aterrorizada.
O sokakta, camlardan birinde çıplak ve güzel bir beyaz kız göreceğimden korkmuştu. - Sen ne diyorsun be?
Temía que viera a una chica blanca desnuda en la cuadra.
Sanırım korkmuştu.
Estaba atemorizado, creo.
Doktor, hatırlarsınız... Korkmuştu.
Doctor, recordará...
Dışarıya çıktı ve korkmuştu.
Vio el cadáver. Salió corriendo asustado.
Doğru. Korkmuştu.
Podría ser eso.
- Devam et. Diane korkmuştu. Ama Laura'yı tanıdığım kadarıyla hiç bir şeye şaşırmamam gerektiğini öğrenmiştim.
Diane se asustó, pero yo que conozco bien a Laura ya no me sorprendo de nada.
Shelby korkmuştu, bu yüzden olabildiğince hızlı bir şekilde dışarıya kaçtı. Sonra da, Waldo geri geldi ve silahı saatin içine koydu.
Shelby estaba asustado y salió corriendo, lo que aprovechó Waldo para volver y ocultar el arma en el reloj.
Korkmuştu. Annesini istedi. Başka hiçbir şey.
- Tenía una pesadilla y tenía miedo..
Ve onun sundurmada durduğunu gördüm, korkmuştu.
Entonces vi en eI zaguán a una muchacha, abochornada.
Belki de bir şeyden korkmuştu.
Tal vez le temía a algo.
Çok korkmuştu.
Estaba muy asustada.
korkmuştum 106
korkma 1266
korkmuyorum 335
korkmak 19
korkmayın 368
korkmana gerek yok 112
korkmak mı 66
korkmadım 36
korkmanıza gerek yok 47
korkmuş 39
korkma 1266
korkmuyorum 335
korkmak 19
korkmayın 368
korkmana gerek yok 112
korkmak mı 66
korkmadım 36
korkmanıza gerek yok 47
korkmuş 39