English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ N ] / Ne anahtarı

Ne anahtarı Çeviri İspanyolca

582 parallel translation
- Ne anahtarı? - Kral Süleyman'ın Hazineleri'nin anahtarı.
La llave para las Minas del Rey Salomón.
- Ne anahtarı olduğunu bal gibi biliyorsun. Evimin anahtarını işte.
La de mi apartamento.
Ne anahtarı?
¿ Qué llave?
- Ne anahtarı?
- ¿ Qué llave?
Ne anahtarı?
¿ Cuál llave?
İçki dolabımın anahtarı, damadımın saat zincirinde ne arıyor?
¿ Y qué hace la llave del bar en la cadena de mi yerno?
Anahtar, mendil ehliyet, para, ne kadar kaldıysa. Pipo, tütün, kibrit. - Ve fıstık.
Unas llaves, un pañuelo licencia, dinero, lo poco que queda una pipa, tabaco, cerillos y maní.
"Ya da mutfak hizmetçisi, anahtar deliğinden ne gördü?" Tırnağı kapa.
"O lo que la doncella vio por la cerradura". Fin de cita.
- Ne çalmadım ki? Kilitten anahtar, parmaktan yüzük, cüzdanda para, bir cinin gücü -
Llaves, anillos, dinero, y la fuerza de un genio.
T, P ve Y. Anahtar ne?
'T','P','I'. ¿ Cuál es la clave?
Öyle değil mi? Anahtarın sizde işi ne?
¿ Cómo es que tiene llave?
Anahtarı alınca ne aramalıyım?
¿ Y qué tengo que hacer si consigo la llave?
Ne oldu, anahtarını mı kaybettin?
¿ Qué te pasa? ¿ Has perdido la llave?
Ne anahtarı?
¿ Para qué será?
Anahtarı sakla. Geri kalanları da ne yaparsan yap.
Guarde la llave y decida bajo su propio criterio qué hacer con el resto.
- Ne anahtarı ya?
¿ Qué llave?
- Ne anahtarı olduğunu bal gibi biliyorsun.
Bien lo sabes.
- Anahtar falan yok. - Ne?
- No hay tal llave.
Ne de olsa çoğu insan yanında bir anahtar taşır.
La mayoría de los hombres tienen una llave consigo.
Anahtarı ne zaman çantaya koyduğunu hatırlamaya çalışıyor.
Intenta recordar cuándo devolvió la llave ahí.
- Bu anahtar, ne için?
- Esta llave, ¿ qué abre?
Şu odaların ne kadar çok anahtarı varmış?
¿ Desde cuándo hay más llaves que habitaciones?
Apartman anahtarını kaybetmişim. - Ne diyor?
Tuve un estúpido problema con mi llavín.
Ne anahtarı?
¿ Cuáles llaves?
Anahtarın ne olduğunu bilmem.
No sé lo que son llaves.
- Ne? - Araba anahtarı.
- Las llaves del coche.
- Ne dedin sen? Anahtar yok.
- ¿ Quiere repetir eso?
Güzel hissediyorum, ne güzel ki Şehir bana anahtarını verdi
Me siento hermosa, tan hermosa que deberían entregarme las Ilaves de la ciudad.
Ne kadar da aptalım! Anahtarımı ofiste kaybettim.
Qué tontería, perdí las llaves del despacho.
O zaman anahtarı kimin, ne sebepten aldığını öğrenmemiz gerek.
Entonces lo que tenemos que hacer es encontrar al que cogió la llave y por qué.
Anahtar hakkında ne demek istedi?
¿ Qué quiso decir ella sobre la llave?
İki kademe ileriye gidip direk dördüncü anahtarı aramalıyız mı diyorsun? Ne?
¿ Qué?
Peki, bu anahtarı ne yapayım? Yertek'e vermediğim anahtar bu.
¿ Qué hago con esta llave, la que no le di a Yartek?
- Ne? - Anahtar.
¿ Bien, Lani, dónde queda?
Birkaç anahtar uğruna ölmeye değmez, ne dersin?
Un juego de llaves es muy poco por lo que morir, ¿ no cree?
Ne yazık ki Bastogne, bu bölgenin anahtarı konumunda.
Por cierto, Bastogne es la clave de toda esta área.
Tabelada ne yazıyor, "anahtarını al, yatağına git."
Ese letrero dice : "Tome una llave. Vaya a la cama."
"Son savaşta, anahtarım yanımdaydı da ne oldu ki?" dedi "Döndüğümde anahtarım vardı ama ev diye birşey kalmamıştı."
En la primera Guerra tenía llave y cuando regrese no tenia casa. "
- Ne anahtarı?
-?
Bak, sana ne söyleyeceğim, bir yardıma ihtiyacım var. Belli bir ofis binasının kapısı için bir anahtar yaptırmam gerekiyor.
Quiero que hagan una llave para la puerta de una oficina.
Anahtar deliğinden dikiz yapıp, gecenin ortasında insanları Aimee Semple McPherson hakkında ne düşünüyorsunuz diye kaldıran insanlar.
Espían por las cerraduras, despiertan gente en medio de la noche... para preguntarles qué piensan sobre Aimee Semple McPherson.
Kilerin anahtarını ne yapacaksın?
¿ Bajas al sótano?
Ne türden bir anahtar, efendim.
¿ Qué clase de llave, señor?
Anahtarı verdiler ama ev ne haldedir hiç bilinmez.
Me dieron la llave, pero nunca se sabe lo que te encuentras al entrar.
Ne olduğunu bilmiyorum, bir anahtar. onu bulamıyorum.
Una clave que no puedo descifrar.
Anahtarın varken ne diye zile basıyorsun?
¿ por qué llamas al timbre con las llaves en la mano?
Lanet olsun, Henry, anahtarı nereye sakladığını bize ne zaman söyleyeceksin?
Maldita sea, Henry, ¿ cuándo nos vas a decir dónde la escondes?
Ne oldu, anahtarını mı unuttun?
¿ Que pasa, olvidaste las llaves?
Ne? - Araba anahtarın.
- Las llaves del auto.
Senin anahtarına ne oldu?
¿ Dónde está tu llave?
Bu adamlar, anahtarın dönmesinin ne demek olduğunu bilir ve bazıları için bu kadar da değildir.
Esos hombres saben lo que significa girar las llaves, ¡ y algunos no pueden!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]