Olan oldu Çeviri İspanyolca
2,265 parallel translation
Olan oldu.
Esto es lo que hay.
Dinle beni,... biliyorum, bu olanlar seni kahrediyor,... ama olan oldu artık. Suçluluk duygusunun davranışlarına yön vermesine izin verirsen başına sadece bela alırsın.
Escúchame, sé que esto te está destrozando, pero lo hecho, hecho está, y si dejas que la culpa empiece a dictar tus acciones, vas a tener problemas.
Olan oldu Muff. Olan oldu.
¿ Qué pasó, Muff, que acabas de hacer?
Sizin ya da bu oyun randevusuna katılanlardan birinin herhangi bir şikayeti olan oldu mu?
¿ Ha experimentado algún síntoma, o alguien más supervisa estas sesiones?
Sizin ya da bu oyun randevusuna katılanlardan birinin herhangi bir şikayeti olan oldu mu?
¿ Ha experimentado usted algunos síntomas... o alguien más durante estas sesiones?
Neyse, kızı çoktan seçtiğinizi biliyorum, olan oldu artık.
No, entiendo que ya hayan elegido a la niña, asunto resuelto.
Bilirsin "Olan oldu" derler.
Bueno, puedes hacer un caso de "lo hecho, hecho está".
Eh, olan oldu.
Era todo en vietnamí. Rex, creo en ti.
Onu geri getirmez. Olan oldu.
Porque eso no la traera de regreso.
Dinle, olan oldu tamam mı?
Mira, yo... lo hecho, hecho está, ¿ de acuerdo?
Olan oldu.
Estaba hecho.
Bana kalırsa olan oldu. Fahişeden bir şey çıkmaz.
Pero por lo que a mi respecta, lo que anti vicio dijo que pasó, pasó.
Dame Judi şikayetçi oldu ve olan oldu, yetkim elimden alındı.
Dame Judi presentó una queja y eso es todo, me quitaron la licencia.
Leo'nun 200 binine olan oldu
Bueno, ahí van los 200 grandes de Leo.
Endişelendiğiniz için sağ olun Şef, ama olan oldu artık.
Agradezco la preocupación, jefe, pero está hecho.
Neyse, olan oldu.
Lo que sea, está hecho.
Olan oldu zaten. Bari salıver gitsin. Hadi ama, bir içki al.
Ya estas en la caseta del perro, también deberias hacerte pis en la alfombra.
Hayır, artık olan oldu, kafasında hep evlilik var.
No, ya está ahí fuera, está en su cabeza... matrimonio.
Bebeğim, olan oldu.
Bebé, lo que está hecho, está hecho.
Olan oldu.
Lo hecho, hecho está
Olan oldu, bebeğim.
Ya ha empezado, cariño.
Olan oldu, artık unutalım.
Lo que pasó pasó.
Olan oldu.
- Bueno, lo hecho, hecho está.
Dostlarım evet, belki bu biraz abartılı oldu..... ama en azından bu zamana kadar....... büyük sıkıntıları paylaşmış olan yolculuk arkadaşlarıyız.
Amigos míos... Bueno, si quizá eso es... una exageración, pero por lo menos somos compañeros de nave, Que han, hasta ahora, compartido grandes adversidades.
1949'dan beri hepsi de cesur ve hızlı olan 750'yi aşkın motosiklet sürücüsünün neredeyse hepsi, son yarışta başarısızlığa mahkum oldu.
Más de 750 pilotos desde 1949, todos valientes, todos rápidos, y casi todos destinados a fallar en la competición suprema.
Bautista bir hafta önce açık kırık olan sol köprücük kemiğinden ameliyat oldu.
Bautista tenía una fractura compuesta de clavícula operada hace una semana.
Şimdi, geçen yüzyıldan daha iyi olan şey genel olarak vatandaşlığa önem verilmesi. Pek çok farklılıklara rağmen ortak bir şey oldu.
Bien, por una parte lo mejor del siglo pasado es el concepto de ciudadanía en que está basado y que a pesar de sus muchas diferencias ha tenido una cosa en común.
Olan oldu.
Lo hecho, hecho está.
Bu hikayede ise buna sebep olan iğrenç kılıflı kırmızı bir telefon oldu.
En esta historia, se llama teléfono móvil en una ridícula funda roja.
Ve bir gece olan oldu.
Hay un espíritu en el cielo y Él arde de amor para nosotros... Y sucedió una noche.
2002 de olan büyük anne kız kavgasını tetikleyen bu oldu yani.
¿ Lo que provocó la peor tormenta entre madre e hija del 2002?
"Siz insanlar, sınırlı madde ile idare ettiğinizi biliyordunuz Nasıl oldu da ekonominizi yok olmak üzere olan bir şeyin üstüne kurabildiniz?" diyecekler.
¿ Cómo pudieron construir su economía alrededor de algo que iba a desaparecer?
Yani içinde çığlık ve kaos olan bir yer oldu mu kendimi evimde hissedebiliyorum.
Así que con la gente gritando y el caos en marcha, me siento como en mi casa.
- Olan oldu.
Lo que se hizo, se hizo.
Hepsinin içinde acı çekmeyi hak etmemiş olan bir tek o vardı ama yeminimi tutmamın bedeli oldu.
De todos ellos, es el único que no merecía ser herido. Ese fue el precio de mantener mi promesa.
Bu oyunda çıkarı olan herkes beni kullandı ve engel oldu.
Todos con una agenda en este juego Me a tocado por toda la manzana.
Sırf bana değil, hepimize olan şey oldu.
Algo nos pasó a todos, no solo a mí.
Kaderle olan randevumuz, sadece ertelenmiş oldu.
Nuestra cita con el destino sólo se había atrasado.
Ameliyat oldu ya önemli olan da bu.
Eso es lo más importante. ¿ Charlie?
Farkına vardım ki tüm inandığım, doğru olan her şey... son hassas geçen birkaç ay içerisinde tepetaklak oldu.
Creo que... todo lo que he creído, todo lo que consideré verdad se ha venido abajo en estos pocos frágiles meses.
Olan oldu.
El daño ya está hecho.
Böylece son derece çirkin ve değersiz olan bu adamı tanıma fırsatım oldu.
Saber como lo hacías para estar con un tipo tan feo, insignificante.
Burada borcumuz büyük Amerikan sembolü olan... fabrikalara... Fabrikalar Amerika'nın büyüklüğünün bir sembolü oldu ve
La planta de ensamblaje se volvió símbolo de todo lo glorioso de los EE.UU y ejemplo de la habilidad de los EE.UU de mirar hacia un futuro de posibilidades infinitas.
Aile için kullandığımız araba, en uzun süredir elimizde olan araba. 12 yıl önce ikinci el aldığımız bir Toyota Previa. Her türlü anımız oldu o arabada.
El coche que usamos para la familia es el que hemos tenido mucho más tiempo, tenemos un Toyota Previa, comprado de segunda mano hace 12 años, y tenemos infinidad de rayones.
Üstat, belki de var olan hayatın ne kadar kısa ve önemsiz olduğunu bu kadar çok irdelediğimiz için Agarta, belki de bugün, bu kadar harap oldu.
Señor, quizás debido a que el mundo de Agartha ha aprendido demasiado sobre cuán corta y sin sentido es la vida en el presente... ¿ No es por eso que ha comenzado a desmoronarse?
Şili'de olan onca kaos sadece bir sır ortaya çıktığı için oldu.
En Chile, todo ese caos que sucedió porque uno de los secretos fue liberado.
Geçmiş dört saat içinde bilgin dahilinde olan bir alkol tüketimi oldu mu?
¿ Consumió algo de alcohol? ¿ Que tú sepas, en las últimas cuatro horas?
Eşinizin Lindsey'le olan ilişkisinden ne zaman haberiniz oldu?
¿ Cuándo te enteraste que tu marido tenía una aventura con Lindsey?
Yani nereden bakarsanız bakın masum bir adam olan Alex Baker balkondan aşağı bir kar küresi uğruna atılmış oldu.
Así que por todos los intentos y motivos. Alex Baker, un hombre inocente, fue arrojado de un balcón por un globo de nieve.
Peki ya bazıları yaşam için hayati olan ve birçoğunu değerli saydığımız diğer elementlere ne oldu?
¿ Qué pasa con el resto de elementos, algunos de los cuales son fundamentales para la vida y muchos de los cuales tenemos como preciosos?
Peki ya bazıları yaşam için hayati olan ve birçoğunu değerli saydığımız diğer elementlere ne oldu?
¿ Qué hay del resto? Algunos son vitales para la vida y muchos son considerados los más preciosos.
olan oldu artık 19
oldu 1287
öldü 1127
oldu mu 547
öldü mü 447
öldüm 57
oldum 49
oldukça 284
öldün 58
öldürdü 16
oldu 1287
öldü 1127
oldu mu 547
öldü mü 447
öldüm 57
oldum 49
oldukça 284
öldün 58
öldürdü 16
öldürdün 19
öldür 344
öldürecek 16
olduğunu biliyorum 33
öldüreceğim 51
öldürürüm 37
oldu bil 39
öldüğünde 37
öldürür 25
öldürmek 62
öldür 344
öldürecek 16
olduğunu biliyorum 33
öldüreceğim 51
öldürürüm 37
oldu bil 39
öldüğünde 37
öldürür 25
öldürmek 62
öldürülmüş 50
oldu o zaman 19
öldük 27
olduğun yerde kal 516
öldürdüm 50
öldürecekler 16
öldün mü 25
öldürüldü 143
öldür beni 219
oldu bitti 17
oldu o zaman 19
öldük 27
olduğun yerde kal 516
öldürdüm 50
öldürecekler 16
öldün mü 25
öldürüldü 143
öldür beni 219
oldu bitti 17