English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Y ] / Yaşlı bir kadın

Yaşlı bir kadın Çeviri İspanyolca

1,638 parallel translation
O yaşlı bir kadın, Polonya hakkında hiçbir şey duymak istemiyor!
En-ten-de, es una persona grande, no puede oir hablar de Polonia.
Yaşlı bir kadın vardı, iki yarışmayı da kazandı.
Esta vieja señora acaba de ganar ambos juegos.
Yaşlı bir kadının karşıdan karşıya geçmesine yardım ettim.
Me paré a ayudar a una anciana a cruzar la calle.
Ben sana yeten orta yaşlı bir kadın değilim.
Parece que no soy lo suficiente mujer de mediana edad para ti.
Kriket sopasıyla oynayan yaşlı bir kadın bile, o delikte üçlü oynayabilir.
Una vieja con una maza de croquet podría golpear este hoyo en tres.
Ve ben yaşlı bir kadınım. Komik ve aptalca.
Y yo soy una vieja... tonta, ridícula e insensata.
Efendim, yaşlı bir kadını pencereden sarkıttı... -... ve tüm şekerlerini zehirledik.
Mi maestro colgó a una señora de la ventana.
Ayrılırken, yaşlı bir kadın bana seslendi.
Cuando me iba, una anciana me hizo señas.
Çatlak yaşlı bir kadın?
¿ Una vieja loca?
Benim miyop ve yaşlı bir kadın olduğumu düşünmek işinize geliyor tabi. Olay gazetelere bile çıkmadı.
Es más fácil decir que soy una anciana miope... que no sabe qué vio.
Zavallı yaşlı bir kadın ve kimse yardım etmedi.
Dios mío, qué vida es ésta. Una pobra anciana...
Çok katısınız, o sadece yalnız ve yaşlı bir kadın.
No, usted es duro. Es una anciana solitaria.
Ama orada sadece iki sıra Standard vardı. Bir de onları satan yaşlı bir kadın.
Había 2 columnas de Standards y las vendía una anciana
O gün manşette yaşlı bir kadın vardı. Soyulmuş.
Y la noticia de portada enseñaba la imagen de una anciana pensionista a la que habían robado
Unutma, o yaşlı bir kadın.
Recuerda que es muy anciana.
Mesaideki yaşlı bir kadın ofis telefonlarına cevap veriyordu.
Una vieja en una oficina de 8 x 10 respondiendo al teléfono.
Telefonlara yaşlı bir kadın bakıyor.
Es una vieja respondiendo teléfonos.
Yaşlı bir kadının çantasını kapmış.
Arrebato de bolsos, socio.
- Evet, aynen öyle. Ve arkadaşlarının seni yaşlı bir kadın tarafından tokatlanırken görmesini istemiyorsan gitsen iyi olur.
- Oh, correcto, a menos que quieras que tus amigos vean como eres golpeado por una vieja, mejor muévete.
O yaşlı bir kadın, tamam mı?
Es una mujer vieja, ¿ de acuerdo?
Ben sadece kendini kandıran orta yaşlı bir kadınım.
Yo sólo soy una mujer cuarentona que se engaña.
Yaşlı bir kadın huzurevine gidecek ve tekneni almak zorundasın diye mi kızdın?
Estás enojado porque esta viejecita se muda a una casa de reposo y debes mover tu bote.
Annen yaşlı bir kadın için gerçekten de seksi.
Tu madre es muy sexy para una mujer de su edad. ¡ Lo es!
Yaşlı bir kadının evinden biblo aldığını söylesen 10'da 9 tutturursun.
Si dices que le robaste una estatuilla a una anciana, acertarás en un 90 %.
Ama garip bir şekilde de tatlı. Yaşlı bir kadının saçı gibi.
- Y tambien extrañamente dulce como el cabello de una anciana.
Ama yaşlı bir kadın sana tükürse de, bu olaylara bakış açını ciddi ölçüde etkiler.
Pero hasta que una vieja te escupa afecta seriamente tu visión de las cosas
yaşlı bir kadın sana tükürdü mü?
¿ Te escupió una vieja?
Uyandığımda yatakta yapayalnız yatan yaşlı bir kadın olduğuma inanamadım.
Cuando desperte, era otra vez esta vieja, sola en cama.
- Yaşlı bir kadın için harika bacakları var.
Tiene piernas estupendas para ser vieja.
Şu anlattığın poşet sakın yaşlı bir kadının kolundan çıkmış olmasın?
Y este supuesto bolso ¿ seguro que no era el brazo de alguna vieja?
Yaşlı bir kadının maluliyet çeklerini çaldın.
¿ Le robas los cheques de la pensión a una anciana?
Ama şu ikisi orta yaşlı bir kadının peşine takıldıldılar. Bu, en kötüsüydü!
Pero, esos dos se fueron detrás de una mujer de mediana edad. ¡ Fue lo peor!
Çok iyi bir iş yaptın hayatım... ama bu seferki gezide çok nüfuzlu ve huysuz bir yaşlı kadın var.
Lo estás haciendo maravillosamente, querido... pero en este paseo hay una señora mayor muy gruñona e influyente.
Sokağın sonundaki fırında ise bana şekerli çörekler veren harika bir yaşlı kadın çalışıyordu.
Y al final de la calle, estaba esta maravillosa anciana que trabajaba en la panadería quien se inclinaba para darme panecillos cubiertos de azúcar.
Hatırladım kim olduğumu. Yaşlı bilgeler hep söyler... Bir kadının vereceği sevgi çıkarır bizi yoldan.
He recordado quién soy, dice los sabios que el amor de una mujer nos distrae, que las riquezas son para quien se sobrepone a la tentación.
Sonra aniden o yaşlı kadın yanımızdan sendeleyerek geçti. Fransızca bir şeyler mırıldanıyordu.
Y de repente, apareció esta anciana... tambaleándose frente nuestro, murmurando en francés.
Güzel bir kadın, yaşlı bir adam...
Golfa,
Kardeşim ve karısı... yaşlı kadın onlar hakkında bir şey biliyor muydu?
¿ la anciana sabía algo de mi hermano y su esposa?
Yaşlı bir kadın az daha soyuluyordu.
Una anciana casi es robada...
Ve ben bir yaşlı kadın olarak, size geldim.
Así que yo, una mujer mayor, te pido..
Pusulanızdaki iğnenin yönünü öyle bir değiştirir ki... yaşlı kadını ezmeden ve gözlüklerine basmadan karşıdan karşıya geçemezsiniz.
Te cambia por dentro hasta que ya no eres capaz de cruzar la calle... sin hacer tropezar a la clásica ancianita y pisotearle sus gafas.
Bu bir yaşlı kadın elbisesi.
Es un traje de vieja.
Yaşlı, sakat bir kadını bitmemiş raflar ve sevgisiz bir kocayla bırakıp gidin.
Dejen a una anciana tullida con estantes sin acabar y un marido desconsiderado.
Tanımadığın bir yaşlı kadına aldığın bu hediye nedir?
Cuál es el regalo que le ofrece a una vieja mujer Qué no conoce?
Video poker oynayan yaşlı şüpheli bir kadın.
mujer sospechosa de edad en el video póquer.
Belki de olay senin genç kadınlarla flört etmen değil onların yaşlı bir adamla flört etmeleridir.
Quizá no es que tú sales con mujeres más jóvenes sino que ellas salen con un hombre mayor.
Bir keresinde, bir yaşlı kadını kurtarmıştım. Bana sadece teşekkür etti.
Una vez, salvé a una anciana y quiso agradecérmelo.
Tamam, biraz köşeye sıkışmış durumdasın, umarım bahsettiğin yaşlı kadın ben değilimdir ve umarım ki bir başkası da değildir.
Estás en un aprieto, porque más te vale que la mujer mayor de la que hablas no sea yo, pero será mucho peor si es otra persona.
Güçlü bir yaşlı kadın ama benim de dikkatimi çekti.
Pues, sí, es una mujer fuerte, pero yo también lo vi.
- Orta yaşlı bir Teksas ev kadınına iyilik etmeye çalışıyordum.
Fuí importunada por un ama de casa tejana cuarentona... durante un acto de amabilidad.
Genç olanı unut, ama sanırım orta yaşlı kadınların senden yana bir şeyi var.
Olvídate de la joven, pero pienso que la señora madura siente algo por tí...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]