Öyle işte Çeviri İspanyolca
2,909 parallel translation
Öyle işte.
Simplemente lo hacen.
Öyle işte.
Asi.
Onunla ilk buluştuğunda, bu adam göründüğü kadar boktan olamaz diyorsun ama öyle işte.
Cuando lo conociste, tú seguramente pensaste por Dios que este hombre no puede ser una porquería tan grande como aparenta, pero lo es.
Gerisi de öyle işte. - Teşekkürler.
Y el resto es historia.
Öyle işte.
Porque...
O da öyle işte.
Es solo que es así.
- Öyle işte.
Así que...
Dinle, benim... Öyle işte.
Eh, escucha, yo... sí.
Eee si... öyle işte.
Y... estuvo bien.
- Öyle işte.
- Porque no.
Aynen öyle işte, ben de onu diyordum zaten.
Sí, así es. Eso es lo que digo.
Öyle işte.
Así que...
Yani öyle işte, kanalları dolanıyorum sonra geçen bir belgesele denk geldim.
De todos modos, vale, estoy... cambiando de canales, y me encuentro con este documental.
- Öyle işte.
- Oh, si.
Öyle işte.
Eso es.
Tabii, kötü değildi. Sen de bu işte değildin öyle mi?
Sus intenciones, ¿ cómo si no fuiste parte de eso?
Bree işte, tabiatı öyle.
Es su naturaleza, yo no me preocuparía por eso.
öyle iste, hayır. neyse.
... no... no sé.
Öyle dedi işte.
Es lo que dijo.
Hani bir yabancının gözlerinin içine baktıktan sonra bir anlığına pek çok muhtemel gelecek görürsün ya, işte öyle.
Conoces la forma de llamar la atención de un extraño... Solo por un segundo, ves muchos futuros posibles.
- Düğüm düğümdür işte, öyle değil mi?
- Un nudo es un nudo, ¿ no?
Öyle bir histi işte.
Esa era la sensación.
Hatırladığım kadarıyla Jeannie, öyle bir isimdi işte.
- ¿ Lo compartía? - Sí.
"Lucy's Cafe" yerine "Yucc's leaf" gibi. Öyle saçma şeyler işte.
Como si el café de Lucy fuese hoja de yuca o algo estúpido como eso.
Evet, öyle parlat işte.
Haz que brille.
Ben de küçükken yapardım öyle şeyler. Çocuklar işte.
Solía hacer tonteras como esas todo el tiempo cuando era pequeña.
Neden öyle dedin ki? Para işte.
¿ Por qué le dices pasta?
Öyle bir şey işte.
O algo.
Bilirsin işte, karşıma birisi çıkacaksa öyle ya da böyle çıkacaktır.
Solo creo que si alguien va a venir, vendrán.
- Öyle bir şey işte.
Esa clase de cosas.
İşte! Öyle biri olduğunu kabul ediyorsun yani.
Admites que existe.
İşe gittiğinde tek yaptığın sil-süpür, sil-süpür işte. Aynen öyle.
Así es.
Amerikan şeyleri öyle başlar işte.
Así comienza ser anti-estadounidense.
- Öyle işte.
- Porque...
Öyle. İşte geldiğim nokta ;
Sep.
Öyle işte
Y otras cosas, pero...
İşte öyle oldu.
Eso es lo que ha pasado.
İşte öyle.
Eso es.
Anlatırsa onu öldüreceğini söyledim. Öyle olmuyor işte.
No es así.
Kevin, öyle olmaz işte.
Kevin, no funciona así.
Ama işler öyle gitmedi işte. Çünkü çok yaşIı olduğumu düşünüyorum.
Pero eso no acabó pasando porque pensaba que era demasiado mayor.
- Öyle değil işte.
- No es eso. - ¿ Qué es, entonces?
- Hayır, öyle demek iste -
- No, no quise decir...
Öyle biri işte.
Ella es así.
Öyle bir şey değil, tam olarak öyle. İşte bu benim fikrim.
No como, es exactamente así.
İşte şimdi gerçekten öyle biri yok.
Bueno... ahora de verdad no existe.
- Öyle bir şeyler işte.
- Algo así.
Evet, öyle parlat işte.
Sí, que todo brille.
- Öyle bir şey işte.
- Solo una cosa así.
- Kaderin cilvesi işte. - Evet, öyle değil mi?
Si, ¿ tú crees?
İşte öyle.
Ahí estás.
işte 8558
iste 115
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste 115
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117