English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Ş ] / Şanslıydın

Şanslıydın Çeviri İspanyolca

503 parallel translation
Şanslıydınız...
- Tienen suerte...
- Sen hep daha şanslıydın.
- Siempre tuviste más suerte que yo.
Hayır, lütfen girme. Şimdiye kadar şanslıydın. Gidebilirsin.
No, por favor, ya ha tenido mucha suerte.
Şanslıydın.
Qué suerte.
- Şanslıydın.
Has tenido suerte.
- Umarım bu geceden daha şanslıydınız.
- Espero que tuviera más suerte que hoy.
Bugün şanslıydın.
Tuviste suerte hoy.
- Şanslıydın Karl.
- Has tenido suerte, Karl.
Dün akşam çok şanslıydın, Sefton.
Tuviste suerte anoche Sefton.
Sen şanslıydın.
Sólo fuiste afortunada.
Savaş, ticaret için iyi. Ne kadar fazla kazandığıma baksana! Bu sefer şanslıydın.
Al contrario. ¡ Es debido a la guerra que puedo hacer tan buen beneficio!
" Sen her zaman şanslıydın ve ben sana hep imrendim.
Siempre tuviste suerte y te envidio.
- Hey, bu gece oldukça şanslıydın.
- Has tenido suerte allí dentro.
Ve sen, gelini öptüğün için şanslıydın, yoksa kurşunu kafana yiyecektin.
Tuvo suerte de besar a la novia, o la bala estaría en su cabeza.
Şu ana kadar şanslıydın.
Has tenido suerte.
Şanslıydın.
- Tiene suerte.
Çok şanslıydın Tubal.
Has tenido mucha suerte, Tubal.
Siz ikiniz baştan beri çok şanslıydınız.
Vosotros habéis conseguido ser felices.
Şimdiye kadar çok şanslıydın Morgan.
Ha tenido suerte hasta ahora, Morgan.
Kabul edelim, burada olduğun için şanslıydın.
Tienes suerte de estar ahí.
Sadece şanslıydın.
- Puedo ganarte otra vez.
Elizavetta Lippmanova hakkında bile yok. Çünkü şanslıydın.
Ni siquiera como Elizavetta Lippmanova, porque has tenido suerte.
Şanslıydınız!
No sabes la suerte que tenéis.
Geçen sefer şanslıydın!
Tuviste suerte la última vez.
Bence son olayda şanslıydınız.
Creo que la última vez tuvieron suerte.
Belki de sen daha şanslıydın?
¿ Estuvo usted en mejor posición?
- Hep şanslıydınız değil mi yüzbaşı?
- Siempre tuvo suerte, ¿ no sargento?
Bu sefer şanslıydınız.
Ha tenido suerte esta vez.
- Chickamauga'da şanslıydınız değil mi?
¿ De casualidad estuvo en Chickamauga?
Şu ana kadar şanslıydın ama daha son kozumu kullanmadım.
Hasta ahora ha tenido mucha suerte, pero todavía no he actuado.
Sen şanslıydın, yabancı.
Fuiste afortunado forastero.
- Bu sefer şanslıydın.
- Tuviste suerte. Con eso no basta.
Fakat bilirsiniz, siz çok şanslıydınız, kaza konusunda demek istiyorum.
Pero tuvo mucha suerte, me refiero a lo del accidente.
Çok şanslıydın biliyor musun.
Bien, Usted ha tenido, mucha, mucha suerte, sabe? .
Bu akşam cidden şanslıydın.
Has tenido mucha suerte esta noche.
Sen şanslıydın, Huw.
Has tenido mucha suerte, Huw.
Acı çektiğin bitkinlik dolu günleri yatakta geçirdiğin için şanslıydın.
Suerte por sufrir y suerte por pasar todos estos meses en cama.
Belki de bir reform hükümetinin şehri devralıp çark politikacılarını yerinden ettiği ve şehir planlamasına yeni bir hız getirdiği yaşamının son döneminde çoğu papazdan daha şanslıydı.
Quizá él fue más afortunado que muchos pastores... porque en sus últimos años llegó un nuevo gobierno... para echar a la maquinaria política y brindar ímpetu a la planificación.
Şanslıydın.
Tuviste suerte.
Belki de aylıklı çalışan birinin hayatının nasıl olduğunu bilmediği için çok şanslıydı.
Tal vez tuvo suerte al no llegar a conocer el resultado de toda una vida de asalariado Nunca vi a un oficinista más feliz Es cierto
Senin durumunda biz şanslıydık. Er Ackerman'ın davranışlarının sebepleriyle ilgili Araştırmayı yeni bitirdim.
Acabo de terminar una investigación sobre la razón del comportamiento de Ackerman.
40 şanslı kişiden bir tanesi Farlan'ın karısıydı. "Sen niye devrimcisin?" diye ona sordular.
Entre ellos, la esposa de Fardan. "¿ Por qué eres revolucionaria?", le preguntaron.
Bu sefer kolay kurtuldun. Şanslıydın.
Esta vez se ha librado.
Diğerlerinin aksine kahramanımız çocuğun gerçek babasını zamanında öğrenecek kadar şanslıydı.
Nuestro héroe, a diferencia de muchos otros hombres fue tan afortunado que descubrió quién era el padre del niño.
Yeah, Şanslıydım.Burda dışarıda bir içki alırmıydınız?
- He tenido suerte. - ¿ Le sirvo una copa aquí?
40 şanslı kişiden bir tanesi Farlan'ın karısıydı. "Sen niye bir devrimcisin?" diye ona sordular.
Entre ellos, la esposa de Fardan. "¿ Por qué eres revolucionaria?", le preguntaron.
Babası bahçıvan olarak şanslıydı. Jimmy'den de aynısını umut ediyoruz, ama şimdiye dek boşuna, fakat iyi bahçıvan bulmak zor.
Su padre tenía manitas para las plantas, y deseábamos que Jimmy le sustituyese, pero hasta ahora no ha sido así y los buenos jardineros escasean.
Bizim köyümüz, şanslıydı, çünkü biz, bazı yiyecek stoklarını sakladık, bu yüzden kış boyunca, yaşamayı bir şekilde başardık.
Nuestra aldea tuvo suerte, porque almacenamos alguna comida asi logramos de alguna forma resistir el invierno.
Neyse ki şanslıydık. Ama gerçekten Alfredo kızın sana körkütük aşık olduğunun farkında değil misin?
Parece que está fuera de peligro, pero, hijo,
Bu yeni dünyada çocuklarımızın sahip olamayacağı güzel bir çocukluğumuz olduğu için şanslıydık.
Tuvimos suerte de tener una infancia... y no estábamos seguros de que nuestros hijos la tuvieran.
Biz şanslıydık. Çocuk yatağın altına gizlenmişti.
Contuvimos la respiración con excitación.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]