English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Ş ] / Şanslıyım

Şanslıyım Çeviri İspanyolca

3,413 parallel translation
Hayatımda olduğun için çok şanslıyım, Zoe.
Tengo mucha suerte de tenerte en mi vida, Zoe.
Ne kadar şanslıyım.
Té para mi, que afortunada.
Ben buradan çıkabilsem yine şanslıyım.
Tendré suerte si puedo escapar de esta tienda.
Sizlerin yanında olduğum için çok şanslıyım.
Estoy bendecida por tenerte conmigo.
- Evet, şanslıyım.
- Sí, lo soy.
Ben şanslıyım. Gerçekten şanslıyım.
Soy afortunado, muy afortunado.
Teşekkürler, Çok şanslıyım.
Gracias. Soy muy afortunada.
Şanslıyım ki Stefano Cioffi'ni arıyorum.
Suertuda de mí, busco a Stefano Cioffi.
- Çok şanslıyım.
- Soy un tipo con suerte.
Şanslıyım desene.
Para mi fortuna.
Ne şanslıyım ki böyle bir kardeşim var. Evet, öylesin.
Que suerte tengo de tener solo esa hermana.
Ben şanslıyım.
Tengo suerte ;
Ne kadar şanslıyım ki, büyük ihtimalle öleceğiz.
Por suerte para mí, es probable que no sobrevivamos.
Ve bu yıl onunla iş yaptığım için yeterince şanslıyım.
Y tuve la suerte este año de formar un negocio con él.
Burada oturdukları için hem mutlu hem de çok şanslıyım.
Estoy tan contento y feliz que vive aquí ahora.
- Ne kadar da şanslıyım?
- ¿ Cómo puedo tener tanta suerte?
Başlık taktığım için ne kadar şanslıyım, değil mi?
Qué afortunada soy de llevar aparato ¿ eh?
- Ne şanslıyım.
Que suerte la mia.
Hiçbir şeyi önemsemiyorsun ve seninle olduğum için çok şanslıyım. Ama arkadaşlarını etkilemekle uğraşamam daha fazla.
No te importa nada, y soy tan afortunado por tenerte, pero no puedo intentar impresionar a tus amigos más
Evet, çok şanslıyım.
Sí, la verdad es que he tenido suerte.
Ne şanslıyım.
Qué suerte tengo.
Sanırım bu yüzden şanslıyım.
Supongo que es por lo que me gustan mis opciones.
Bu işi aldığım için şanslıyım, ve gayet adam gibi bir iş.
Tengo suerte que tener esto, y es útil.
Ben ile tanıştığım için acayip derecede şanslıyım.
Tuve mucha suerte cuando conocí a Ben.
Ve şanslıyım ki Ann, Tom ve bütün diğer arkadaşlarım, bana yardım etmek için gönüllü oldular.
Y tengo suerte de que Ann y Tom y todos mis amigos se ofrecieran a ayudarme.
Ve kaset kaybolduğu için de ayrıca süper şanslıyım.
Y tengo muchísima suerte de que ese video desapareciera.
Tianxin, ben çok şanslıyım.
Tianxin, tengo tanta suerte.
Böyle biri olduğu için çok şanslıyım sanırım.
Qué hombre. ¿ Podría ser más afortunada?
Sanırım bin bir kere denemeye razı olduğu için şanslıyım.
Supongo que tengo suerte de que estuviera dispuesta a intentarlo mil y una.
Ne şanslıyım.
- Qué suerte la mía.
10 bin kopyadan bir tane aldığım için çok şanslıyım.
Fui muy afortunado en obtener una de las diez mil copias.
Şanslıyım ki emekliye ayrılıyorum.
Por fortuna, me voy a jubilar.
Teşekkürler. "50'mi görürsem şanslıyım" Pittsburgh taksicisi.
Bien, gracias, taxista "no paso de 50 por hora" de Pittsburgh.
Sonunda bir şeyde şanslıyım.
Por fin tengo suerte en algo
Şanslıyım... harika motor yeteneğim vardır.
Soy afortunado... soy muy habilidoso.
Patrick Tse : 10.Büyükusta rolünde. Bugün baya şanslıyım.
"Tse como el Gran Maestro décimo" Nuestro Gran Maestro décimo dio la bienvenida a todos los desafíos
- Sanırım şanslıyız.
Creo que puede ser que hayamos tenido suerte. - ¿ Si?
Şanslı mıyız halen.
Que suerte ¿ no?
Şu an programımıza konuk olduğun için çok şanslıyız.
Tenemos suerte de tenerte en nuestro programa.
Pekala, onunla buluştuğumuz yerlerin listesini yapacağım, ve umalım ki şanslı olup son ipucunu buluruz.
Haré una lista de lugares en los que estuvimos juntos, y espero que encontremos la última pista.
Demek ki bu şanslı kadında iki tümör varmış. Bugün akciğerinden aldığımız iyi huylu tümör ve bir tane daha.
Entonces, la afortunada mujer tiene dos tumores : el benigno que le extirpamos del pulmón y otro...
Eğer şanslıysam 2 yıl yaşarmışım.
Me quedan dos años si tengo suerte.
Şanslı yılım.
PRÓSPERO Mi año de la suerte.
- Şanslıyım.
Qué suertuda soy.
Bazılarımız şanslıyız demek ki.
Vaya, esos es una suerte para alguno de nosotros.
Benim bu gösterinin perde arkasının perde arkasını görme ayrıcalığım var. Çünkü Johnny Revere'yle çıkan şanslı kadını tanıyorum.
Y yo tendré acceso exclusivo a la historia detrás de la historia porque yo sé quién es la afortunada que está saliendo con Johnny Revere
Bugün göç üzerine çok kuvvetli bir tartışmanın iki yönünü de ele alacağımız için çok şanslıyız.
Hoy tenemos la suerte de tener dos puntos de vista en un debate de lo más potente sobre la inmigración.
- Maxfield yalnızca altı ay önce şarkı söylemeye başlamış. Bu insanlarla tanıştığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Y tenemos a Maxfield, que empezó a cantar como hace seis meses y me siento afortunada de estar rodeada de estas personas.
Sizler hayatımı kurtardınız ve her an için minnettarım size. Çünkü sevdiğim adam bu kadar şanslı değildi. Ben, bu noktaya gelebildim ama o neden gelemedi bilmiyorum.
Vosotros me salvastéis la vida, y estoy agradecida todos los días, porque el hombre al que amaba no tuvo tanta suerte, y no sé por qué yo puedo estar aquí y él no, pero todo lo que sé es que,
Bu çok fena bir düşüş ve hepimiz şanslı yıldızlarımıza şükretmeliyiz ki, Penny bundan yara almadan kurtuldu.
Ha sido una caída enorme, y debemos agradecer a nuestra buena estrella que Penny haya salido ilesa.
Belki şanslıyızdır, belki de uğraştığımız şey bir otçuldur.
Quizás tuvimos suerte y sea un herbívoro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]