English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ A ] / Ama bu farklı

Ama bu farklı Çeviri Fransızca

1,095 parallel translation
Ama bu farklı, çünkü Debbie benim en iyi arkadaşım, anlıyor musun?
Mais là, c'est différent. Debbie est ma meilleure amie, vous savez.
Evet, yapardım. Ama bu farklı.
Si, mais c'est autre chose.
Biliyorum, ama bu farklı bir gazete.
- C'est un autre journal.
Ama bu farklı.
Mais cette fois, c'est différent.
Yani, doktor-hasta ilişkisinin... yanlış bir yakınlık hissi yaratabileceğini biliyorum, ama bu farklı.
Je sais que la relation patient / docteur peut parfois donner l'illusion d'intimité, mais là, c'est différent.
Ama bu farklı.
Sauf cette fois-ci.
Düşündüm, ama bu farklıydı.
Je l'ai pensé, c'est différent.
Ama bu farklı, çünkü babamdan korkuyorum.
Mais c'est différent, parce que quelque part, j'ai peur de mon père.
Evet ama bu farklı bir durum.
Là, c'est différent!
Evet ama bu farklı.
- Oui mais... j'ai des photos.
Yüzü farklı ama bu o.
Elle a un visage différent. Mais c'est elle.
Yaşayan bir insan korkusunu belli ettiği zaman hepsi yine aynı eve gelirler. Ama bu sefer farklıdırlar.
Si cette personne est effrayée, tout leur revient à l'esprit... ils sont différents.
Troi'nin de belirttiği gibi, ondan etkilendim, ama bu tamamen farklı.
Troi a souligné que Lutan m'attire, mais cela n'a rien à voir.
Troi'nin de belirttiği gibi, ondan etkilendim, ama bu tamamen farklı. - Riker'dan Kaptan'a.
Vous voilà, barbares!
Bunu kimseye söylemedim ama büyüdüğünüzde bu kadar farklı olacağınız küçükken hiç aklımdan geçmezdi.
Je vous revois enfants tous les deux! Qui eût prédit une telle différence! ?
Ama bu sefer farklıydı.
Mais cette fois, c'était différent.
Ama bu yıl, her şey farklı olacak!
Cette année, c'est différent.
- Ama bu adam farklı. - Nasıl "farklı"?
- Mais ce type est différent.
Ama bu çocuk biraz farklı.
Mais lui, il est différent.
Biliyorum erkeklere meraklıyım, ama... Bu farklıydı.
Je sais que je suis attiré par les garçons, mais... c'était différent.
Ama bu kez farklı.
Mais là, c'est différent.
Ama bu defa işler farklı.
Mais cette fois, cette seule fois, c'est différent.
Bu insanlar çok farklı görünüyorlar, ama yine de özgürce bir arada çalışabiliyorlar.
Ces personnes sont si différentes et pourtant elles travaillent ensemble.
Ama hayır, kuşlardan farklıyım, ben bu dünyanın bir mahkumuyum. Ve sadece rüyalarımda görebilirim bu kutsal çayırı.
Mais je n'ai pas d'ailes je suis prisonnier sur terre et c'est seulement dans mes rêves que je peux m'y rendre
Ama 6 milyon küsur dolara mâl olmuş evindeki 14 odada bulunan 11 telefona ve 7 farklı hatta rağmen bu, evden yapamayacağı bir telefon görüşmesiydi.
Mais, en dépit des onze téléphones et des sept lignes de son 14 pièces à $ 6 millions et des poussières, il ne pouvait appeler de chez lui.
Ama bu seferkinde farklı bir şeyler vardı ; tüylerimi ürperten bir şey.
Mais cette fois, il y a autre chose. Quelque chose qui me fait frémir.
Ama farklı bir şey, özel bir şey. Çünkü, dürüst, işte bu.
Mais ça a un truc en plus, la sincérité.
Demek istediğim, tamamen farklı filmler ama biz hiç izleyemeyeceğiz... çünkü, yani, biz bir bakıma bu gerçeklik sınırı tipi şeyde kapana kısıldık.
Ça ferait des films différents, qu'on ne verra jamais, parce que, tu sais, on est piégés dans notre propre réalité. Il n'y en a qu'une.
Ama bazı nedenlerle bu gece çok farklı.
Mais ce soir c'est différent.
Geçirdiğimiz bu akşamı düşünüyordum ; zengin ve fakirin ne kadar farklı ama aynı olduğunu.
Je repensais à notre soirée... Les différences et les similitudes entre les riches et les pauvres.
- Biliyorum, ama bu sefer durum farklıydı.
- Je sais mais c'était pas le cas.
Ama bu insanın doğasında var farklı olandan korkmak.
Mais c'est dans la nature humaine de craindre... l'inhabituel.
Yani, sadece... Şartlar farklı olsaydı... Ben daha genç olsaydım veya sen daha yaşlı ya da farklı bir şey, ama bir şekilde bu işin sonunun nereye varacağını biliyorum.
Si les choses étaient différentes, si j'étais plus jeune ou vous plus vieille, si c'était différent...
Bu parçayı olduğu gibi bırakacağız ama farklı bir kanat biçimi uygulayacağız.
Je laisse le fuselage tel quel, mais je change le profil des ailes.
"İnanmak"... bu kelimeden nefret ederim, ama sen söyleyince kulağa farklı geliyor.
Confiance... Je hais ce mot, mais dans ta bouche, c'est différent.
Normalde sana katılırdım, ama bu tamamen farklı bir anlaşma.
D'habitude, je suis d'accord, mais c'est différent.
Ama bu ana çerçevede, yalnızca George Costanza'nın farklı ruh hâllerini farklı şekillerini ve farklı yönlerini yansıtan yalnızca dikkatli bir gözlemcinin algılayabileceği ilk bakışta göze çarpmayan pek çok farklılık var. - Bu hangi ruh hâli?
Mais là-dessous se cachent diverses variations, que seul un observateur avisé distinguera, et qui sont autant d'humeurs, de tons, de facettes de George Costanza.
Bu düşünen ve sorgulayan bir kafa ama eğer herşeye evet demezsen... veya farklı düşünürsen, hemen toplum dışına itiliyorsun.
Cette tête réfléchit mais si on ne dit pas tout le temps oui... ou si on pense différemment, on est ostracisé.
Bunu söyleyebilirdin. Ama bu sefer biraz daha farklı. Beni kandırdı.
Dans moins de 12 heures son poison m'aura tué.
Ama bu fırtına farklı.
Cette tempête est différente.
Belki yapabilirim, ama bu adam gerçekten farklı bir şey!
Je suis fort, mais ce gars-là a vraiment un autre niveau!
- O bunu denedi zaten. Ama bu adam farklı olabilir.
- C'est pas sûr, je sens qu'on va le retrouver sur scène.
Bu o! Ama daha farklı görünüyordu. ÖIü bir fahişe gibi beyaza boyanmıştı.
Mais c'était pas pareil, il était maquillé comme une pute morte.
Lütfen... Umutlarımı tekrar yeşertmemi istiyorsun, ama bu sefer farklı olacak!
Et tu me fais miroiter que ça va être différent.
Bu farklı bir şey. Ama bu elimde olan bir şey değil.
Il y a une différence, mais personne ne la comprend.
- Bu farklı ama.
- C'est différent.
Tabii bu üstünkörü bir inceleme, ama izler üç farklı insan tarafından yapılmış.
Je sais que l'examen est superficiel, mais je dirais qu'il y avait au moins trois personnes.
- Evet, ama bu olay farklı.
Ici, c'est différent.
Polis söylediklerini doğruluyor ama belki bu kadınla ilgili farklı bir şeyler vardı.
La police confirme vos dires, mais peut-être qu'elle avait quelque chose de spécial.
Ama böyle bir şey duyduğunuzda bununla baş eden birini duyduğunuzda eğer siz de bunun içindeyseniz bu düşünebileceğinizden çok daha farklı.
Mais... quand on entend parler d'une chose pareille, et de quelqu'un qui doit en porter le poids... Quand on est impliqué, c'est... c'est très différent
'Aşk acıtır'derler ama bende bu biraz farklıdır.
On dit que l'amour fait mal. Mais pas à moi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]