English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ A ] / Ama bu sabah

Ama bu sabah Çeviri Fransızca

967 parallel translation
Dün gece, belki de yıllardan beri ilk kez dua ettiniz. Ama bu sabah utanmazca Chang ile gidecektiniz.
Hier soir, vous avez prié, et ce matin, vous étiez prête à partir avec M. Chang.
" Ama bu sabah uyandığımda kendi yatağımda olmadığımı fark ettim.
" Mais ce matin, en me réveillant, j'ai réalisé où j'étais.
Afedersin Christine. Ama bu sabah silahlarımı kuşanıp seni düelloya davet edeceğim!
Je demande à monsieur de recevoir mes témoins demain matin.
Evet. Ama bu sabah kuzenimle birlikte ayrıldık.
Mon cousin et moi sommes partis ce matin.
Ama bu sabah bir telgraf geldi kızım evlenmek üzere nişanlanmış.
Mais j'ai appris ce matin que ma fille doit se marier.
Eh, ben de öyle sanıyordum. Ama bu sabah Dr. Judd'a uğradım.
J'ai rencontré le Dr Judd ce matin.
Bir meslektaşla keyifsizce konuşma cüreti göstermezdim ama bu sabah beni huzursuz eden bir konuşma oldu.
- Je n'aime pas dire du mal d'un de mes confrères, mais j'ai eu ce matin une conversation avec lui qui m'a fâcheusement impressionné.
Ama bu sabah... Olabildiğine normal görünüyordu.
Mais ce matin, on lui donnerait le Bon Dieu sans confession!
Ama bu sabah testler yaptınız, röntgenler çektiniz.
Mais l'examen que vous avez passé ce matin, la radiographie?
Haklısın, ama bu sabah bir sürü ödemeyle uğraştım.
Ce matin j'ai payé plein de trucs.
Ama bu sabah onu ziyaret ettiğine dair bir şey yazmadın.
Vous n'avez rien écrit à ce sujet.
- Ben size gelmeliydim ama bu sabah klinikte olmalıyım.
J'aurais dû me déplacer, mais je travaille à la clinique.
Ama bu sabah istiyorum.
Mais j'en ai envie ce matin.
Ama bu sabah Randy'yi kabakulak oldukça süzmüştü.
Oui, mais Randy est rentré ce matin avec les oreillons.
- Ama bu sabah demiştin ki...
- Mais vous disiez ce matin...
Kusura bakmayın millet, hâlâ kapalıyız. Çok üzgünüm ama bu sabah kapalıyız.
Désolé messieurs, le zoo est fermé.
Ama bu sabah, yine de ofise gittim.
Mais je suis allé au bureau ce matin.
Biliyorum, bu biraz sıra dışı. Ama bu sabah programını buradan yapacak.
C'est inhabituel, mais elle va l'enregistrer ici-même.
Ama bu sabah bana aptal dedi.
Et ce matin, elle m'a traité de stupide.
- Evet, ama bu sabah yine şişti.
Oui. Mais ce matin elle est toute enflée.
Ama bu sabah her şey düzene girecek.
Mais ce matin, tout va s'arranger.
Almak istemedim. Ama bu sabah giyecek başka birşeyim yoktu...
Je ne voulais pas l'accepter.
Ama daha bu sabah demiştin ki...
- Ce matin encore, vous disiez...
Bu sabah bir çift uçak kaybettik ama... onlar daha fazlasını kaybetti.
On a perdu deux avions, ce matin... mais ils en ont perdu plus.
Bu sabah hayli dinçiz ama. Ve büyük bir istekle işe koyulacağız. - Evet, gerçekten de.
Mais on se sent reposés, ce matin... et on va immédiatement reprendre notre travail.
Bu gece ahirda uyuyabilirsin, ama yarın sabah... polise gidip seni teslim edicem.
Demain, je t'emmène à la police.
Bu sadece bir tahmin, ama hatırlarsan Ben'le tartıştığınızın ertesi sabahı Oscar aniden Chicago'ya gitti.
Je suppose, mais souviens-toi qu'Oscar est alle a Chicago... apres ta grande dispute avec Ben.
Ama aynasızlar bu sabah etrafı aradı.
Mais les poulets ont déjà farfouillé, cette nuit.
- Hayır ama, bu haftaki maaşı aldım diyordu, daha bu sabah. - Henüz ölmedi.
- Il vit encore.
Bu sabah İngilizlerle İskenderiye'ye kaçtı ama. - Karın varmış.
Il a fui à Alexandrie avec les Anglais.
Bu sabah Robles'a gelmek istemediğini söylediğini duydum ama yine de geldin.
Ce matin, vous disiez à Robles que vous ne viendriez pas.
Evet efendim, bu sabah geldi ama tamamen unutmuşum.
Oui. J'en ai pris une ce matin. J'ai oublié de vous la donner.
Bu sabah annenden bir mektup aldım ama sana söylemeyi unuttum.
J'ai reçu une lettre de ta mère ce matin.
Dün gece geç vakte kadar çalıştım, o yüzden bu sabah aklım fazla almıyor ama deneyeceğim.
Je ne suis pas très éveillée, mais je vais essayer.
Bu çok ilginç ama sabahın bu saatinde... zorla evime girmenizi gerektirecek kadar ilginç sayılmaz.
C'est très intéressant, mais pas suffisamment pour venir frapper aux portes à une heure indécente.
Sabahın bu saatinde dudakları hazır etmek kolay değil, biliyorum ama müziğe hep beraber girmemiz gerekiyor.
Je sais qu'il est pénible de jouer si tôt mais il faut que nous réussissions.
Onu bu sabah gördüm. Bunu asla ama asla yapmaz.
Je l'ai vu ce matin, il ne le fera jamais.
Evet, bunun güzel bir sabah olduğunu biliyorum, ama bu aynı zamanda güzel de bir hayal.
Je sais que c'est un matin magnifique, mais c'était aussi un rêve magnifique.
Bu sabah yapamadın ama.
Tu le briserais!
Bu sabah yapacak bir işim var ama sonra buluşabilirim.
J'ai à faire ce matin, mais je peux vous retrouver ensuite.
Bu saatte çok uğraştırdı ama sabah ilk iş bütün banka mevduat hesaplarına bakacağız.
On est en train de vérifier tous ses comptes bancaires.
O Bay Kane. Bu sabah geldi ama pek konuşkan değil.
Il est arrivé ce matin, mais n'est pas très sociable.
Bu sabah herkesin acelesi olduğunu biliyorum ama belki de bir iki kelime konuşabiliriz diye düşünmüştüm.
Je sais que tout le monde est pressé ce matin. J'ai... j'ai pensé qu'on pourrait bavarder un peu.
Ama Billy, bu olay salı sabahı erkenden olmuş.
Mais, Billy, c'est arrivé mardi matin, très tôt.
Tony nerede? Bu sabah beni görmeye gelecekti ama gelemediğini söylediler.
Tony devait venir me voir ce matin.
Bu sabah biz gittik ama Andy bizi kovdu.
Il nous a envoyé promener.
- Ama beni nasıl... Seni bu sabah evin önünde gördüm.
- Vous le souhaitez vraiment?
Bu sabah hiç avukatım yoktu ama şimdi üç tane birden oldu.
En une matinée, j'ai gagné trois avocats.
Bu sabah çocuklarla konuştum ama beni dışladılar.
ce matin, ils ne m'ont pas dit bonjour.
Çok tuhaf ama bu sabah uyandığımda...
C'est étrange, mais en me réveillant ce matin...
Bu sabah bir şeyler ısmarlamıştım ama bıraktılar mı bilmiyorum.
J'en ai commandé ce matin. Je ne sais pas quand ça va être livré.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]