Bence öyle değil Çeviri Fransızca
320 parallel translation
Bence öyle değil.
Je ne crois pas.
Zaten kim olduğunu sanıyorsun? Bence öyle değil. O demek istediğini söylemiyor.
Excusez-moi, ça ne s'est pas passé ainsi.
Hayır, bence öyle değil.
- Ce n'est pas ainsi, peut-être? - Non, je ne pense pas.
Bence öyle değil. Öyle.
C'était un jeune, toutes les 2 ou 3 semaines.
Bazı insanlar utangaçlığın hastalık olduğunu söylüyor, ama bence öyle değil.
Y'en a qui pensent qu'être timide, c'est une maladie. Mais ça me gêne pas.
Bence öyle değil, yaptı.
C'est le cas.
Bence öyle değil.
Je ne suis pas un combattant de la liberté.
- Bence öyle değil.
Je ne crois pas.
Bence öyle değil. Gitmemesini isteyen bizzat oydu.
Mais voyons, il veut pas laisser Otik partir.
- Bence öyle değil. Guru ya da öğretmeninin olmasının patolojik gereksinimini saymazsak.
À part le besoin maladif d'avoir des médecins, des gourous.
Sana göre bunlar laftan ibaret ama bence öyle değil.
Pour toi, ça c'est des mots, mais pour moi, c'est pas des mots
'Birisi bana zehirli mektuplar yolluyor ve senden beni... saçmalığın merkezi yapmanı istiyorum özellikle de buradaki konumum tehlikedeyken. Bence öyle değil.
"Quelqu'un m'envoie des lettres empoisonnées et je voudrais que tu m'aides à me ridiculiser davantage à présent que je suis en terrain glissant." Non, je passe.
- Bence öyle değil. - Evet, evet.
Je te crois.
Bence bu fikri unutalım gitsin, sence de öyle değil mi?
On devrait laisser tomber.
Bence değil. Ve annem döndüğü zamanda öyle olmayacak.
Et ma mère non plus, quand elle rentrera d'Europe.
Bence Marthe çok güzel bir kız, sence de öyle değil mi, Fanny?
Marthe est une três jolie fille, tu ne trouves pas?
Bence bir bot, sizce de öyle değil mi Bay Ryan?
Je prends une vedette, n'est-ce pas, M. Ryan?
Öyle değil mi, Eva? Ve bence tam zamanında geldik.
On arrive à temps.
Bence bu senin için kabul ettiğinden daha önemli. - Öyle değil mi Lucia?
Beaucoup plus que vous ne le prétendez.
Bence buraya adımını atmaz, öyle değil mi?
Il ne remettrait pas les pieds ici, ça c'est sûr.
İnsanlar çok sakin görünüyorlar, değil mi? Bence, yine de onlar Baron Gruda'ya karşı gösteri yapmak niyetinde değiller. - Görünüşe göre, öyle, Vali.
Ils n'ont pas l'air de vouloir manifester contre le Baron.
Bence hiç de öyle değil. Kesecik iltihabını geçirdi ve görüşünü iyileştirdi. Kendini de çok genç hissetmeni sağladı.
Elle a guéri ta bursite, amélioré ta vue, t'a donné une nouvelle jeunesse.
Bence Stubby akor değişimlerini çok abartmış, öyle değil mi?
Stubby dépasse les bornes en matière d'accords altérés.
Bence sende hiç afife almıyorsun, öyle değil mi, Vicky?
Bienvenue à Camp lnch, nouvelles arrivées.
Kulağa fazla Freudyen geldiğini biliyorum ama bence bu durumda öyle değil.
Je sais que c'est très freudien mais dans ce cas, je ne crois pas.
Bence bu çok iyi bir işaret, öyle değil mi?
Je crois que c'est vraiment bon signe, pas vous?
Bence yukarıda bir yerdesin, öyle değil mi?
Tu es caché en haut, c'est ça?
O şey yepyeni olabilir. Bence değil. Öyle gözüküyor sadece.
Ça paraît frais, mais je pense que ça n'en a que l'air.
Bence bizi sevdiler. Öyle değil mi?
Nous ont-ils aimés?
Bence benim en iyi şiirlerimden biri, sence de öyle değil mi?
C'est l'un de mes meilleurs poèmes. Vous ne trouvez pas?
Bence yanıtı evet, sence de öyle değil mi?
Je crois que la réponse est oui, tu ne crois pas?
Bence insanlar fazla sık elbise giyiyorlar, sence de öyle değil mi?
On est toujours trop habillé.
- Bence öyle değil.
- Si, moi.
Bence bir şeyleri uzak tutmaya çalışıyormuş. Öyle değil mi?
Je pense qu'il essayait d'éloigner quelque chose, non?
Bence bu, binadaki en hoş odalardan biri, Sizce de öyle değil mi Mr. Pearce?
C'est l'une des plus jolies chambres de l'hôpital, n'est-ce pas?
Bence, birileri katılmalı. Öyle değil mi?
Je pense que quelqu'un devrait y aller.
Öncelikle bence... ... ille de ne seksle ilgili bir sözcük değil bu...... ne de röntgencilikle. - Ama öyle kullanıyorsun.
Tout d'abord je n'assimile pas exclusivement le mot au sexe, au voyeurisme ou, je cite, à la "dégénérescence".
Bence özgür kalarak payını çoktan aldın, öyle değil mi?
Vous avez déjà goûté à la liberté, non?
Hayır, saçmalıyorsun bence. O öyle birisi değil.
Tu te trompes à son sujet.
Bence yeterince uzak kaldı. Öyle değil mi?
Il a été assez longtemps absent.
Bence vakit geldi, öyle değil mi?
Il est temps d'y aller, non?
Bence peygamber çiçeği çiçeklerin en güzeli, sizce de öyle değil mi Bayan Lavish?
Pour moi, le bleuet est la plus exquise des fleurs, n'est-ce pas, Miss Lavish?
Bence çok sıkıyorlar, öyle değil mi?
Ils serrent trop la poitrine, vous ne trouvez pas?
- Bence hiç de öyle değil.
- Ce n'est pas vrai.
Bence iyi bir adaya benziyor öyle değil mi, Tony?
C'est un bon candidat, non?
Bence onun bir sebebi var, öyle değil mi?
Elle avait un mobile, non?
İşte burada. Çok güzel, öyle değil mi? Bence çok sıradan.
Elle est ravissante, n'est-ce pas?
Bence hiç de öyle değil tatlım.
Pas pour moi, mon biquet.
Biliyorsun bence de öyle değil.
Tu sais qu'il n'est pas ça pour moi.
Bence tamamen öyle değil.
Pas nécessairement.
Bence kesinlikle üç dakikanın hakkını vermeliyiz, öyle değil mi?
Il faut qu'on soit à la hauteur, non?
bence öyle 97
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle değil 521
öyle değilmi 21
öyle değil miydi 23
öyle değildi 30
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle değil 521
öyle değilmi 21
öyle değil miydi 23
öyle değildi 30
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28