English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bilmiyor musun

Bilmiyor musun Çeviri Fransızca

3,999 parallel translation
Oğlunun okula gidip gitmediğini bile bilmiyor musun?
Tu sais pas si ton fils allait à l'école?
Fang-shmay. Hiç bilmiyor musun?
C'est du feng machin, t'y connais rien.
Gerçekten uykuda olup olmadığını bilmiyor musun?
Ne pouvez-vous vraiment pas dire si vous êtes réveillé ou endormi?
Bilmiyor musun?
Tu ne sais pas?
Bilmiyor musun?
Tu n'es pas au courant?
Bilmiyor musun yoksa?
Vous n'êtes pas au courant?
Sen bilmiyor musun?
Pas toi?
Sen bilmiyor musun?
Tu ne sais pas?
Bir doktorun ve uygunsuz ilişki yaşadığı alt kıdemli hastane çalışanının izin günlerinin denk gelmesinin ne kadar nadir bir olay olduğunu bilmiyor musun?
Tu ne sais pas combien il est rare pour un docteur et l'employé d'hôpital de rang inférieur avec qui elle est engagée dans une relation inappropriée d'avoir les mêmes jours de congés?
Bilmiyor musun?
Vous ne savez pas?
- Ben ölürsem ne olur bilmiyor musun?
Tu sais ce qui arrive, si je meurs?
Bilmiyor musun?
dépèche toi.
Sen yemek yapmayı bilmiyor musun?
Tu ne sais pas cuisiner?
- Gabe? - Bilmiyor musun?
- Tu le sais pas?
Bir bayana böyle davranılmayacağını bilmiyor musun!
Ce ne sont pas des façons!
* Bilmiyor musun ki karma... * * Cümlenin sonunu getirmesem de anladınız ne diyeceğimi *
Vous comprendrez si je ne finis pas la dernière phrase.
İki insan oraya gitti, kayboldu ve onlara ne oldu bilmiyor musun?
Vous me dites que deux personnes y sont allées et ont disparu et vous n'avez aucune idée de ce qui leur est arrivé?
- Biliyor musun, bilmiyor musun?
- Tu sais le faire ou non?
Bilmiyor musun...
Je dois vous dire...
Sözlerin anlamını bilmiyor musun?
Tu ne comprends pas les paroles?
Kapıyı bile nasıl kilitleyeceğini bilmiyor musun?
Tu ne sais même pas verrouiller une porte?
O dokunuşun benim için ne anlama geldiğini bilmiyor musun?
Tu ne sais pas ce qu'il signifiait pour moi?
Peki Bay Watts hakkında bir şey bilmiyor musun?
Donc vous ne savez rien, Mr. Watts?
- Bilmiyor musun?
Tu ne sais pas?
Beni yerimden etmek için adamın Shelby'nin kampanyasını yürütüyorsun ama ne beklediğimizi bilmiyor musun?
Vous faites courrir votre gars de la campagne Shelby pour me mettre hors circuit, et vous ne savez pas ce que nous attendons?
- Bilmiyor musun?
- Tu ne sais pas?
Oh, kim olduğumu bilmiyor musun.
Vous me connaissez pas.
Ufak bir hilesi var, bilmiyor musun?
Tu sais qu'il y a un piège, non?
Ne anlama geldiğini bilmiyor musun?
Et tu ne sais pas ce que ça signifie?
- Nerede olduğunu bile bilmiyor musun yani? - Bana bir şans ver.
Alors vous ne savez même pas où elles sont?
Bilmiyor musun?
Tu ne sais pas? !
O makinenin dünyamızı iyileştirdiğini bilmiyor musun?
Vous réalisez que cette machine soigne nos mondes?
- Gerçekten bilmiyor musun?
- Vous ne savez pas?
Ginuwine'ın kim olduğunu gerçekten bilmiyor musun?
Tu sais vraiment pas qui est Ginuwine?
Öldürüldü. Bu konuda bir şey bilmiyor musun?
Il a été tué vous ne savez rien sur ça?
- Bilmiyor musun yoksa?
Oh, tu ne la connait pas?
Bilmiyor musun eğer istersen bunları çıkarabiliriz?
Vous savez quoi, on pourrait juste attacher nos manteaux autour de nos tailles.
Klasik bir parçadır. - Bilmiyor musun?
C'est un classique.
* Bilmiyor musun hâlâ ayakta olduğumu, hem de hiç olmadığım kadar iyiyken *
♪ well don t you know ♪ l'm still standing ♪ better than I ever did
- Bilmiyor musun, rodeo adamlarının ikinci düşündükleri şey erkekliklerine hakaret etmendir, doğruca boğazına sarılırlar.
Vous savez, ces cavaliers, à la seconde où ils pensent que vous insultez leur virilité, ils vous sautent à la gorge.
Merhumun seni ne için kaçırdığını bilmiyor musun?
Vous savez pourquoi il vous a enlevée?
Böyle şeylerin okulda yasak olduğunu bilmiyor musun?
Ne sais-tu pas que ces choses sont interdites dans l'établissement?
Bunun benim için bir alışkanlık olduğunu bilmiyor musun?
M'avez-vous connu habitué à faire ça?
Nasıl süt sağacağını bilmiyor musun?
Quoi?
Bugünlerde ülkenin ne halde olduğunu bilmiyor musun?
Tu vois bien le climat du pays, non?
Başka bir şey bilmiyor musun?
T'as rien d'autre?
Bir subaya nasıl hitap edeceğini bilmiyor musun?
Vous ne savez pas comment on s'adresse à un officier?
Bilmiyor musun?
Tu vois pas?
- Onlar bilmiyor da sen biliyor musun?
Tu les connais?
Hayır, bilmiyor musun?
J'ai besoin de réflechir.
Bu kadın susmak bilmiyor. Onu susturmak için salak geceye gideceğimi söyledim. Gerçekten gidiyor musun?
Cette fille est si irréductible, j'ai dû lui dire que j'allais à cette stupide danse juste pour qu'elle la ferme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]