English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bilmiyordun

Bilmiyordun Çeviri Fransızca

1,084 parallel translation
Üstelik Sumatranın neresi olduğunu bile bilmiyordun.
Tu savais même pas où t'étais. La fatigue du voyage.
Onu nasıl tutacağını bile bilmiyordun.
Tu ne savais pas comment la tenir.
Demek bilmiyordun.
Tu n'étais pas au courant.
( Morales ) Tico'nun fahişeler ile bu kadar içli-dışlı olduğunu bilmiyordun değil mi?
Vous ne saviez pas que le grand Tico appréciait les prostituées?
( Isabel Batista ) Bilmiyordun değil mi?
- Vous n'êtes pas au courant?
Ya da şöyle derler : "Benden önce seks nedir bilmiyordun."
C'est quand il dit :'Avant moi, tu savais pas ce que c'était l'amour'.
Dinle George, şimdiye kadar onların ne mal olduklarını bilmiyordun.
Tu sais pas ce qu'ils trafiquent...
Sen 50 yaşındaydın ve bilmiyordun.
Tu en avais 50 et tu l'ignorais.
Benim de azıcık şarkıcı olduğumu biliyor muydun? - Bahse varım bilmiyordun?
J'ai un peu écrit des chansons moi-même.
- Bilmiyordum. - Neyi bilmiyordun? Bugün, doğumgünün olduğunu.
Je ne savais pas... que c'était ton anniversaire aujourd'hui.
- Bilmiyordun.
- C'est pas vrai.
- Biz söyleyene dek bilmiyordun. Ne yaptın?
Vous nous avez suivis?
- Benim olduğumu bilmiyordun.
- Tu savais pas que c'était moi!
Demek havalanana kadar bilmiyordun?
Tu n'en savais rien avant le décollage?
Ellerimin bu kadar iyi olduğunu bilmiyordun.
Tu savais pas que j'étais si bon de mes mains.
Hayatta olduğunu bilmiyordun. - Hayır, bilmiyordum hayır. Ve bir kadınla gayrı meşru yaşamadın.
Tu ne savais pas qu'elle était vivante... alors, tu ne vivais pas illégalement avec une femme.
Terin kururken benim hakkımda hiçbir şey bilmiyordun. - Anladın mı?
La sueur a séché, et tu ne sais rien de moi.
Onun olgun sorumluluk sahibi biri olup olmadığını bilmiyordun.
Tu ignorais s'il était mûr, responsable?
Sen bu uyuşturucuları tam altı kere getirdin ve ne olduğunu bile bilmiyordun ha?
Vous avez livré des drogues six fois, sans savoir?
Bilmiyordun, çünkü bilmek istemedin.
Je ne sais pas car je ne veux pas savoir.
Nereden bilebilirim? Sen bilmiyordun.
Vous ne le saviez pas non plus.
Bilmiyordun. Sorun değil.
- C'est rien, tu savais pas.
Bunun nasıl olacağını bilmiyordun.
Tu te demandais comment ça allait finir?
- Onun kim olduğunu bile bilmiyordun!
Tu le connaissais même pas y a un mois, pouffiasse!
Düşünmedin çünkü bilmiyordun.
Mais vous ne saviez pas.
İş işten geçinceye dek ben olduğumu bile bilmiyordun.
Tu ne savais pas que c'était moi.
Joyce katil olmasa, James'i öldürmemiş olsa, o zaman belki... Belki bilmiyordun derim.
Si Joyce n'avait pas tué son mari... peut-etre que vous n'auriez pas réalisé.
- Evet, ama sen ne yaptığını bilmiyordun.
- Tu ne savais pas ce que tu faisais.
Koştuğumu bilmiyordun.
Du jogging.
Karşılaşacağımızı bilmiyordun ki?
Tu ne savais pas qu'on allait se rencontrer
Tabi ki bilmiyordun!
Tu ne le savais pas?
Harekete geçtiklerini bilmiyordun.
Vous ne saviez pas qu'ils avançaient?
Bunu söyleyeceğimi bilmiyordun.
Tu ne t'attendais pas à ce que je dise ça, hein?
- Bilmiyordun.
- C'est ça.
- Bilmiyordun. - Biliyordum.
- Je te dis que non.
Yazlarını bir çiftlikte geçirdiğini bilmiyordun, değil mi?
Tu ignorais qu'elle passait ses étés à la ferme, non?
Jeez, Smalls. Sen "Bebeğin" kim olduğunu da bilmiyordun zaten.
Je parie que tu ne connais pas Babe non plus.
Fakat sen bilmiyordun.
Toi, tu ne savais pas.
Bugüne dek, asla bilmiyordun... kaç adamla yattığımı çünkü asla sorup rahatsız etmedin.
Tu savais pas combien de types j'ai sucé car tu l'as jamais demandé.
Bahse varım bunu bilmiyordun Billy.
- Tu le savais?
Önemi falan yok, ama bilmiyordun.
Rien du tout. Vous ne le saviez pas!
Çünkü ne yapacağını bilmiyordun. Aklın karışmıştı. Doğru olanın ne olduğunu bilmiyordun.
Parce que tu ne savais pas quoi faire.
İşi devralmamı istediğin zaman, bu işi yapmamı istediğin zaman belki de ne istediğini bilmiyordun. Tanrı yapmadığımı biliyor... Ve bazen de seni asla sorgulamadığım zamanı özlüyorum.
Quand tu m'as demandé de reprendre l'entreprise, de la diriger... peut-être que tu n'imaginais pas dans quoi tu t'embarquais... et parfois, je regrette l'époque où je ne posais aucune question... mais j'ai franchi un cap et je ne peux plus revenir en arrière.
Hatta tuşlu telefon kullanmayı bile bilmiyordun.
Tu savais même pas utiliser un téléphone à touches.
Yani gerçekten bilmiyordun öyle mi?
Alors, vous n'étiez pas au courant?
- Bunu bilmiyordun değil mi?
Vous ne la connaissez pas?
Babanın savaşmasına yardım etmek istediğini söylemiştin ama nasıl yapacağını bilmiyordun.
Tu as dit que tu aurais aimé aider ton père, mais que tu ne savais pas comment.
- Neyi bilmiyordun?
- Quoi?
Ama sen bilmiyordun.
Toi pas
Bahse girerim ki bunu bilmiyordun.
- Tu le savais?
Ne olduğunu bilmiyordun bile.
Et tu ne le sais même pas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]