Bilmiyorum ki Çeviri Fransızca
2,188 parallel translation
Bilmiyorum ki.
Je ne sais pas.
Bilmiyorum ki bu çok vakitsiz oldu.
- C'est un peu à la dernière minute.
Bilmiyorum ki. Phil'in cep mendiliyle pek arası olduğunu sanmıyorum.
Il est pas du genre à porter un mouchoir sur sa veste.
Bilmiyorum ki, evet.
Ça, j'en sais rien.
Nasıl gitti? Bilmiyorum ki.
Comment ça s'est passé?
- Bilmiyorum ki. - Söyle.
- Je l'ignore.
Bu gece kurumaya bırakıp yarın indirebiliriz. Bilmiyorum ki. Üstelik küçüklüğümden beri seni izliyorum.
et on aura fini. bien que j'ai vu ça depuis le temps où j'étais bébé.
Adresini bilmiyorum ki. Kaydı yok!
Il est sur liste rouge.
Çantasındaki şeylerin çoğunun ne olduğunu bilmiyorum ki.
Pas plus que la moitié du contenu de son sac.
Bilmiyorum ki.
Aucune idée.
Bilmiyorum ki. Sen ne diyorsun, hayatım.
- Je ne sais pas.
Bilmiyorum ki.
- Je ne sais pas
Fen hakkında bir şey bilmiyorum ki.
Je ne sais rien.
Kurbanın kim olduğunu bilmiyorum ki, ve siz tutuklamayı çoktan yaptınız.
À moins qu'il n'y ait une victime, l'arrestation est déjà faite.
Bilmiyorum ki. Biraz ödlekçe geldi.
Ça fait un peu lâche.
Senin için daha ne yapabilirim bilmiyorum ki Frankie.
Je sais pas ce que j'aurais pu faire de plus.
Bilmiyorum ki. Max'i hiçbir zaman tam olarak tanıyamazsın.
On ne sait jamais toute la vérité sur Max.
Sadece bilmiyorum ki, çocuğumuzun böyle bir mahallede yaşadığını hayal edemez misin?
C'est juste que... je ne sais pas. Tu ne peux pas imaginer notre enfant dans ce quartier-ci?
Mesele şu ki sana ne söyleyebileceğimi bilmiyorum.
{ \ pos ( 192,210 ) } Mais... je sais pas quoi vous dire.
Sam, bilmiyorum bilmiyorum adama konuşması için fırsat vermedin ki.ben... hastaneyle konuştum ve...
- Je sais pas. Tu lui as pas laissé le temps de parler. J'ai eu l'hôpital, et,
babama gittim ve seksin ne olduğunu sordum, biliyorum ki seks diye birşey var ama tam nasıl bir şey bilmiyorum.
J'ai demandé à mon père. Je savais que ça existait, pas ce que c'était.
Kaçmayı nasıl becerdiğini bilmiyorum ama bir şeyi çok iyi biliyorum ki, gördüklerin hakkında tek kelime edersen hayatını kısa sürede ve çok acı vererek sona erdiririm.
Je ne sais pas comment tu as fait. Mais crois-moi, si tu parles de ce que tu as vu, ta mort sera longue et pénible.
Bu demek oluyor ki, Will... Neler olduğunu bilmiyorum....
Ce qui signifie que... je ne sais pas ce qui s'est passé.
İyi de, anlamadığım nokta küçük bir kız ile, 911 operatörünün ne işi olabilir ki? Bilmiyorum.
Pourquoi une petite fille se lierait à quelqu'un du 911?
Nereye gideceğini bilmiyorum ki?
- Il devrait faire ça tout le temps.
-... kesiği nasıl atmıştın? - Bilmiyorum. Tabii ki biliyorsun.
- Je sais pas.
Ne şanslıyım ki hiçbir şey bilmiyorum ve onlara Mars'tan bir kozmonotumuz olduğunu söylemeyeceğim.
Heureusement, je ne sais rien, je n'ai donc pu leur dire pour le cosmonaute.
Henüz nasıl olacağını ben de bilmiyorum. Umuyorum ki, hangi yolu seçerseniz seçin mutluluk sizinle olur.
Même si je ne sais pas très bien comment faire. j'espère que ce chemin vous conduira également au bonheur.
Bana karşı öylesine nazik ki ne yapsam bilmiyorum.
[C'est que j'ai seulement toi dans mes yeux ] je ne sais vraiment pas ce que je fais. [ Je souhaite seulement que tu jettes un regard à mon cœur.]
- Burada ne işi var ki? - Bilmiyorum.
Est-ce que c'est Jake?
- Bilmiyorum. - Dedi ki, porno bağımlısıymışım. - Öyle misin?
Elle dit que je suis accro au porno en ligne.
Nasıl ya da neden bilmiyorum. Ama seni temin ederim ki, Oğlumuz senin yoketmek istediğin kovanın içinde.
Je ne sais pas comment ni pourquoi, mais je peux te l'assurer, notre fils est dans cette ruche que tu veux détruire.
ilk olarak kabul etmeliyim ki oldukça pislik dolu bir geçmisim var ama bu adamin kim oldugunu ya da neden burada oldugumu bilmiyorum.
- Bon, je veux bien être le premier à admettre que j'ai une belle histoire pourrie à vous raconter, mais je ne sais pas qui est ce mec ou pourquoi je suis ici.
- Kahretsin ki bilmiyorum, Stephen!
- J'en sais foutrement rien, Stephen!
Bunca yıldır ne yaptığını bilmiyorum ama şimdi cennetteysen bilmeni isterim ki, beni terk etmeni affediyorum.
Je ne sais pas ce que tu as fait durant toutes ces années, mais maintenant que tu es au paradis, je veux juste que tu saches que je te pardonne de m'avoir abandonnée.
Üç çocuk benim üstüme kaldı, ki çocuklardan nefret ederim ve ne yapacağımı bilmiyorum!
Je suis coincée avec trois gosses, je déteste ça et je ne sais pas quoi faire!
- Bilmiyorum, ama eminim ki Manischewitz * * değildi.
- Je ne sais pas, mais je suis sûr que c'était pas du Manischewitz.
Ne yazık ki oğlunun nerede olduğunu bilmiyorum.
Malheureusement, je n'en sais rien. Cherche-le.
- Konuşur mu sence? - Hayır ama bilmiyorum ki.
- Vous imaginez le tableau?
Gerçek şu ki, bilmiyorum.
Je n'en sais rien.
Ancak aşağıda işler o kadar sarpa sardı ki, ben nereden başlasam onu bile bilmiyorum.
On a des emmerdes ici. Je ne sais pas par où commencer.
Biliyorum, işim o kadar karanlık ki milletin bu konuda ne düşündüğünü bilmiyorum.
Je sais, mon œuvre est plus sombre qu'avant... j'ignore ce qu'on va en penser.
Gerçek şu ki ben Fitzgerald'ları pek bilmiyorum.
Je ne connais pas bien les Fitzgerald.
Bilmiyorum ki.
Je sais pas.
Oğlum, sanırım ki bize ne olacağını bilmiyorum.
Oui, bien sûr! La lettre de Hari!
Büyükbaba, bunu daha önce söyledin. Oğlum, sanırım ki bize bilmiyorum ne olacağını. - Neyi söyledim?
Ne crois pas une seconde que l'on est pas au courant...
İşte bu düğün yüzüdendi ki kendisi dev bir düğün ve bu gece gerçekleşecek, ayrıca ben Wendy olmadan bu işi nasıl becerebileceğimi bilmiyorum.
Je suis désolé. C'est que ce mariage, qui est massif, a lieu ce soir... et je ne sais pas comment je me débrouillerai sans Wendy.
Bakın dedektif, onun nelere karıştığını bilmiyorum. Ama biliyorum ki, ölmeyi hak etmedi.
Je ne sais pas dans quoi il s'était embarqué, mais il ne méritait pas de mourir.
Yemin ederim ki bilmiyorum.
- Je sais pas, je vous jure.
Yemin ederim ki bilmiyorum.
Je jure, je sais rien.
Hala aklından bu olaylar başladığında neler geçtiğini bilmiyorum. ama seni temin ederim ki
Je ne sais toujours pas ce qui s'est passé dans sa tête quand toutes ces agressions ont commencé, mais je peux vous dire que le David que je vois aujourd'hui c'est mon fils.