English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bir gün gelecek

Bir gün gelecek Çeviri Fransızca

452 parallel translation
"Bir gün gelecek, bir uzay gemisi aya gidecek" "ve oradaki altınları dünyaya getirecek..."
Un jour viendra où le premier vaisseau spatial ira sur la Lune pour chercher de l'or et le ramener sur Terre!
Bir gün gelecek, tüm doktorları bu ülkeden attıracağım.
Un jour, je chasserai tous les médecins!
Prensim bir gün gelecek
Un jour, mon prince viendra
Prensim bir gün gelecek
Un jour... mon prince viendra
Bir gün gelecek ve buradan çok uzaklara gideceksin, Portugal.
Un jour, vous irez trop loin, Portugal.
Bir gün gelecek bu kasaba beş yıl geri kalacak.
En un jour la ville reculera de cinq ans.
Bir gün gelecek uzay gemileri diğer gezegenlere gidecekler.
Des vaisseaux spatiaux iront sur d'autres planètes.
Bir gün gelecek, bana geleceksin ve diyeceksin ki,
Bientôt, tu viendras me voir... et tu me diras :
Bir gün gelecek yine vatan topraklarında yürüyeceğiz.
Les Japonais entendent garder une certaine modération.
Ama Tanrı'nın Georgia eyaletini yarattığına nasıl eminsem, böyle gittiği sürece bir gün gelecek... ya biz onları havaya uçuracağız, ya da onlar bizi havaya uçuracak.
Pourtant, un jour, il nous aurait bombardés ou nous l'aurions fait, nous!
25 yıllık arkadaşlığımızı bir kenara koyuyorum, bir gün gelecek... "akıllılık" ın ifadesi ile Jordan Lyman adı tek bir kelime olarak ortaya çıkacak.
Le jour viendra où... on associera Lyman et santé.
Ve bir gün gelecek, bu dünya... bütün insanoğlunun, zorbalığın karanlık ünellerinden... özgürlüğün parlak ışığına çıktığını görecek...
Et nous verrons le jour... où tous les hommes... sortant des ténèbres de la tyrannie... se dirigeront vers le soleil et la liberté!
Bir gün gelecek Tanrı beni cezalandıracaktı.
Le ciel me punirait sûrement un jour...
Louie'nin cehenneme kadar yolu var. Çünkü biliyorsun, bir gün gelecek ve öleceğim.
Louie peut aller au diable, parce qu'un de ces quatre, je vais claquer et je vais m'écraser par terre.
Umarım bir gün gelecek herhangi bir kısıtlamaya uymak zorunda kalmayacaksınız.
J'espère qu'un jour aucune restriction ne s'appliquera à vous.
Oh, bir gün gelecek yalvaracaksın kalbin tutuşacak, kıvranacaksın
Un jour de moi tu te mourras Parce que ton cœur se consumera
Bir gün gelecek, Sheldon, senle ben, hiç olmazsa sen küllerinden doğuşu büyük ihanetin küllerinden doğuşu göreceksin. Marksist ilkelere olan ihanetin... Yeni İşçi Devleti.
Un jour, on verra tous les deux, toi en tout cas, tu verras renaître des cendres, les cendres de la grande trahison, la trahison des principes marxistes, le nouvel Etat ouvrier.
Bir gün gelecek, çıkacağım ve seni öldüreceğim, pislik!
je sortirai pour te tuer.
Bir gün bir kurşun gelecek ve bunlar bir işe yaramayacak.
Un jour tu te prendras une balle et tout ça sera sans valeur.
Bir gün o kurt gelecek. Bu aptallardan her şey beklenir.
Mon Dieu, si la guerre revient...
Bir gün yabancı gezegenler ve yıldızların ardındaki kasvetli ve menfur yerler için risk almaya mecbur bırakılma sırası size gelecek.
Je me demande ce qu'ils penseront de lui. Tout cela vous va bien, Cabal.
Gün gelecek, hayatımın sonuna dek böyle bir otelde...
Un de ces jours, je passerai toute ma vie dans un hô...
Hepimizin başına gelecek bir gün.
Nous y viendrons tous.
Bence bir gün bir müzede sergilenecek dünyanın her yerinden insanlar onu görmeye gelecek.
Un jour, il sera accroché dans un musée, et des gens du monde entier viendront le voir.
Bence bir gün bir müzede sergilenecek ve dünyanın her yerinden insanlar onu görmeye gelecek.
Un jour, il sera accroché dans un musée, et des gens du monde entier viendront le voir.
Bir kaç gün size çok uzun bir süre gibi gelmeyebilir Bay Emmerich. Ama, bunlar elimdeyken, bana yıl gibi gelecek.
"Quelques jours" peuvent vous sembler peu, mais a moi, avec ces pierres, cela semblera très long.
Bir gün sıra sana gelecek.
Un jour, ce sera toi.
Bir gün doğru kız gelecek ve beni alacak, evleneceğiz.
Un jour si je "la" rencontre, je l'epouserai.
İnsanlar bir gün buraya gelecek. Yani gelecek bin yıl sonra.
Et plus tard, les mineurs iront chercher ce charbon, mais il faudra encore attendre des millions d'années.
Bir kaç gün içinde, içiler gelecek ve sonra... sorun nedir?
Nous attendons les maçons. Vous avez l'air soucieux...
Her gün bir haber gelecek diye bekliyorum.
Que puis-je faire? Chaque jour, je pense qu'il y aura des nouvelles.
Yarın buraya bir tren gelecek. Ertesi gün de sizi Omaha'ya götürür.
Le train vous portera à Omaha après-demain.
Mayınlar hakkında siz gitmeden bir ya da iki gün önce haber gelecek.
On en saura plus la veille de l'opération.
Gün gelecek kimsenin ayıplamayacağı bir evim olacak.
Un jour, j'aurai une maison où on n'aura pas honte de venir.
Babam tekrar eski varlığımıza kavuştuğumuzda... ki o gün de yakında gelecek demişti... aç olmanın nasıl bir şey olduğunu unutmamalısın demişti.
Mon père a dit que lorsque nous aurions à nouveau ce qu'il faut, et ce temps viendrait, disait-il, je ne devais pas oublier ce qu'est la faim.
Bir kızın olduğunda bunun riskleride var Bir gün o sana gelecek ve " Onu seviyorum.
C'est ce qu'on risque quand on a une fille.
O gün de gelecek, ve geldiğinde sana korkunç bir hayat yaşatacağım.
Ce jour arrivera, et alors, je te rendrai la vie dure.
Bir gün O gelecek.
Lui le prince charmant
Evet, öyle bir gün gelecek.
Oui, pareil jour arrivera.
Bir gözüm hep üzerindeydi çünkü biliyordum ki bir gün parçalar bir araya gelecek ve hatırlamaya başlayacaktın.
Il fallait que je termine le travail. Vous seule connaissez la vérité.
Bir gün gizlenemeyeceğim bir yerde bu başıma gelecek.
Un jour, je ne pourrai plus le cacher.
Bir gün başına gelecek tam da bunun olmamasını dilediğin anda.
Ça vous arrivera le jour... où vous le voudrez le moins.
Bir gün bir mektup gelecek.
Un jour, une lettre arrivera ou le whisky te rappellera une femme...
Çenesi bir şekilde kapatılmazsa gün gelecek, biri ona inanacak.
Si quelqu'un ne l'arrête pas de parler... un jour quelqu'un va le croire.
Bankada çok iyi çalışıyor, bir gün senin yerine o gelecek.
Il est doué pour la banque, mais un jour, il prendra ta suite.
Gün gelecek gücünü herkesi herkese karşı savunup korumak için biriktiren ve her bireyin diğerlerine bağlı olduğu halde sadece kendine itaat ederek özgürleştiği bir toplum doğacak...
"Le jour viendra " D'une sociètè qui met son énergie à défendre et protèger chacun " Et dans laquelle chaque individu bien qu'uni aux autres,
Gün gelecek insanın doğal farklılıkları daha yüksek bir değere tabi olacak ve böylece zihinsel ve fiziksel güçleri ne kadar çeşitli olursa olsun, kanuni paylarını eşitçe alacakları bir anayasa yazılacak...
"Le jour viendra " Où naîtra une constitution dans laquelle les inégalités des hommes " Seront assujetties à un ordre supérieur afin que chacun
Siz ne dersiniz? İleride bir gün bizim şehrimize de tramvay gelecek.
Et qu'est-ce que vous pensez, un jour dans notre ville il y aura des trams.
Bir gün eve üstündekileri değiştirmekten başka sebeplerle de gelecek.
Un jour, il ne fera pas que rentrer à la maison pour se changer.
Bir kaç gün içinde resmi bir görevli seni görmeye gelecek.
Un officier viendra te chercher dans trois jours.
Neyse, bir kaç gün sana iyi gelecek.
Elle ne donne plus de ses nouvelles.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]