Bu olmaz Çeviri Fransızca
8,002 parallel translation
Jake, bu olmaz-olmaz listesi üç üçlük.
Jake, cette liste "non pas possible" c'est un sacré panier!
Hayır, gerçekten bu olmaz diye...
Je pensais sincèrement...
Bu olmaz.
Impossible.
Bu olmaz.
Pas lui.
- Kanka bak bu kelime oyunları seni olmaz listende var mıydı?
Mon pote, rimer est sur la liste "non-pas possible"?
Bu gece olmaz anne, meşgulum.
Maman, je ne peux pas ce soir. Je suis occupé.
Odasından çıkarken görürdüm ve Noel Baba'nın ona getirdiği hediyeleri görünce yüzü aydınlanırdı. Bunsuz Noel asla eskisi gibi olmaz diyorum. İşte hepsi bu.
Tu voix, je la regarde sortir de sa chambre, et elle a cette lueur quand elle voit les cadeaux que le Père Noël lui a laissé, et je pensais que Noël ne sera plus pareil sans... sans elle.
Bu gece olmaz.
Pas ce soir.
Bu etik olmaz, değil mi?
Ce serait contre l'éthique.
- Bu pek iyi olmaz.
- Ca n'améliorera rien.
Bu bizim için bir sorun olmaz.
Ça ne sera pas un problème pour nous.
- Üzgünüm, bu gece olmaz.
Désolée, je ne peux pas ce soir.
Bu sefer onu zorlayamam, olmaz.
Je ne peux pas me tourner vers elle.
Ama bu şekilde kaybedecek bir şeyimiz olmaz.
- C'est inévitable. Mais, au moins comme ça, on reprend la main.
Bu defa olmaz.
Pas cette fois.
Eğil. Olmaz. Yeni bir takım bu.
Arrête, c'est un costard neuf!
Tamam ama bu, bana engel olmaz.
C'est pas ça qui va m'arrêter.
Barış Tanrıçası'nın bu birlikteliği kutsamaması hoş olmaz.
Il serait inapproprié que la déesse de la paix ne bénisse pas leur union.
- Olmaz çok büyük bu!
- C'est trop gros.
- Bu sefer olmaz.
- Pas cette fois. Ça va. - Tu sais que j'en ai pour toi.
Olmaz mı? Bu gayet makul dille yazılmış bir tehdit.
C'est une menace poliment tournée.
Bu şekilde olmaz.
Pas comme ça.
Çünkü bu bir iş. İşler böyle yürür. İşler her zaman tıkırında olmaz.
Parce que c'est ça le business, c'est comme ça que ça marche et c'est pas reluisant.
Bu satışı yaparsak o sorunlar artık o kadar büyük olmaz.
Si on fait ce deal, ça calmera le jeu.
Anladım ama iş falan yapamazsın sen. - Bu haldeyken olmaz. - Biliyorum, biliyorum.
Oui, mais vous êtes pas en état de... de faire du travail comme ça.
Bu filmi nasıl kurtaracağımı çözmeye çalışırken olmaz. Bu film şimdiye dek yaptığım en önemli yatırım.
Pas quand je suis en train de trouver une solution pour sauver ce film, qui est le plus gros investissement que j'ai jamais fait.
Ne kadar duyarlısın. Grev fonunun da seninle birlikte ortadan kaybolacağını düşünüyorsan... bu senin için iyi olmaz.
Mais si ces messieurs pensent que le fonds de grève part avec vous... vous avez bien tort.
Hayır, bu gece olmaz.
Il reçoit son badge du condor.
Evet, ama o zaman ne yaptığını bilmiyordu bu yüzden bu sorun olmaz.
Il savait pas que c'était du vol, alors c'est bon.
Bu pisliklere güven olmaz.
Méfiez-vous de ces bâtards.
Evet bu hiç iyi olmaz.
Oui. Ça n'ira pas.
Bir sindirim kanalından diğerine geçeceği için dışkıya dış ortamdaki bakteriler bulaşmayacak. Bu nedenle zararı olmaz. Ancak besin değeri de olmayacaktır.
Les fèces ne seront pas contaminées par des bactéries extérieures, car elles passeront d'un tube digestif à l'autre, donc sans être dangereuses, leur apport nutritionnel sera très limité.
Olmaz, bu haberi aceleye getirmek istemiyorum Mike.
Non, je ne vais pas bâcler cette histoire, Mike.
Font color = "# FFFF00" face = "Comic Sans MS" Bu seferki seksi bir Titan olsa olmaz mıydı?
ça me ferait pas de mal pour unr fois de me faire une fille titan.
Ama arkasında ki hikaye bu olsaydı harika olmaz mıydı? Steve.
Mais ne serait-ce pas génial si ça venait de là?
Kesin öyledir züppe. Bu iş olmaz.
C'est ça, harceleuse.
Jassi arkadaşım nasıl olsa. Ben onunla konuşurum bu mevzuyu. - Olmaz...
Si ce Sardar le découvre... je ne donne pas chère de ma peau.
Bu doğru olmaz.
Ce ne serait pas correct.
Bu hiç iyi olmaz.
Ça va pas du tout.
Bu böyle olmaz, hemen müdürle konuşmak istiyorum.
OK. OK. Non.
Kız kardeşin girebilir, bu hiç iyi olmaz.
Ta sœur pourrait entrer, ce serait nul.
Bu pek yararlı olmaz.
Ça aide pas.
Bu gece olmaz, Jack.
Pas ce soir, Jack.
Bu yeterli olmaz, etki alanı yine de yıkıcı olur.
Mais ce n'est pas suffisant. L'impact serait quand même dévastateur.
Hem bu ücrete pek bir şey sorun olmaz.
Et pour ce montant, Il y a peu de choses que je conteste.
Olmaz, olmaz. Bu aşermelere boyun eğmemelisin.
Tu ne dois pas craquer.
Sence de Edith'in bu akşam balonun en güzel kızı olmaz mıydı, Allan?
C'est Edith qui devrait être la reine du bal ce soir. N'ai je pas raison, Alan?
- İşe yarayabilecek bir strateji olmaz mı bu?
- Cette stratégie pourrait marcher?
Senin gibi dövüşemeyen biri içinse bu hiç iyi olmaz James.
Et comme tu sais pas te battre, c'est mauvais.
Peki, bu iflah olmaz parti delisi dünyanın en yenilikçi ve ilerici teknoloji şirketini kurmak için nereden ilham aldı?
Où ce fêtard a-t-il trouvé l'inspiration pour bâtir l'entreprise technologique la plus innovante au monde?
Onların Ay'daymış gibi gözükmesini sağlayacak biri varsa bu mantıklı olmaz mı yalandan Ay'a inişi çekmek?
Si on a un gars qui peut faire croire que des choses se passent dans l'espace, alors est-ce que ça aurait du sens de... Vous savez, filmer un faux atterrissage sur la Lune?
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
bu olabilir 58
bu olmayacak 50
bu olsun 16
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
bu olabilir 58
bu olmayacak 50
bu olsun 16
bu olacak 24
bu olur 45
bu olay 48
bu olamaz 268
bu olur mu 39
bu olayda 16
bu oldu 16
bu olabilir mi 19
bu olmamalıydı 17
bu olağanüstü 52
bu olur 45
bu olay 48
bu olamaz 268
bu olur mu 39
bu olayda 16
bu oldu 16
bu olabilir mi 19
bu olmamalıydı 17
bu olağanüstü 52