Bırakmam Çeviri Fransızca
4,489 parallel translation
Reddedemeyeceğim bir teklif geldi. Ve işi bırakmam gerekiyor.
J'ai eu une opportunité que je ne pouvais pas refuser, et je dois démissionner.
Bu yüzden bunu arkamızda bırakmamız gerektiğin söylüyorum.
Et tu l'aimes, je suis prêt à passer l'éponge.
Beni çok özlediğini ve olanları unutabileceğini söyledi. Ama soyunup kendimi yatağa kelepçelemem ve evin kapısını açık bırakmam lazımmış.
Maintenant, elle a dit que je lui manque vraiment et qu'elle peut revenir sur ce qui s'est passé, mais je dois me déshabiller, me menotter à mon lit, et laisser la porte déverrouillée.
D'ye seni bu işin dışında bırakmamız gerektiğini söylemiştim.
J'ai dit à D que nous devrions te laisser en dehors de cette conversation.
Belli ki o da bırakmamızı istiyor.
Elle a l'air de le vouloir.
Onu bırakmam için önce senin onu rahat bırakman gerek.
Je peux seulement laisser Cha Eun Sang tranquille si tu t'éloignes d'elle.
Bırakmam gereken kötü bir alışkanlıksın.
Tu es une mauvaise habitude, et il faut que j'arrête.
- Seni bırakmam.
- Nous serons juste derrière toi, ensuite je te promets qu'on ne sera plus jamais séparés. - Je ne te laisse pas.
Önce, Bucks County'de ablama uğrayıp üstünde bir şey yazmayan bir paketi alıp Connecticut'a bırakmamız gerekiyor.
On devra juste passer chez ma soeur prendre un colis banalisé, et passer par le Connecticut pour le déposer.
Bir daha ikinizi yalnız bırakmam!
Je ne vous donne pas d'occasion les gars.
Onu bırakmam.
Je ne peux pas la laisser partir.
- Onu bırakmam dışında bir seçenek var mı?
- Sans le laisser partir?
- Seni bırakmam.
- Je ne t'abandonne pas.
Seni asla bırakmam.
Je ne te quitterai jamais.
Adamım, bu haltı içmeyi bırakmamız lazım.
Vieux, faut qu'on arrête de fumer cette merde.
Bırakmamış mıydın?
T'avais pas arrêté?
Ulusal kanala çıkıp, beyazların bana Siyahileri savunmasız bırakmam için para ödediğini söylemişti.
Il a dit à la télévision que les Blancs me payent pour maintenir les Noirs dans la soumission.
8'de eve bırakmam lazım.
Je dois les ramener chez eux à 8 h.
- Merhaba. Onları annene bırakmamı istediğini biliyorum. Buraya getirirsem daha kolay olur diye düşündüm.
Je sais que tu voulais que je les ramène chez ta mère, mais c'était plus simple de les ramener ici.
Biraz çocukları serbest bırakmam gerekiyor.
Je devrais un peu lâcher les rênes.
- Babam çok şey bırakmamış.
- Mon père n'y a pas laissé grand chose.
Pekala, sizi bırakmamı istiyorsanız, hemen çıkmalıyız.
Bon, si on y va, c'est maintenant.
Benim minibüsüm ama bir yere bırakmamı istiyorsan acele et.
C'est mon van. Mais si tu veux monter, vite, le bus s'en va.
Bana çok kızacaklar. - Bırakmamı ister misin?
Tu veux que je t'emmène?
Denemeyi bırakmam gerek.
Je devrais arrêter d'essayer.
Onu evine bırakmamı bile istemiyor artık.
Il ne veut même plus que je le ramène chez lui.
Hayır, ben vurduğum insanların arkasında iz bırakmam.
Non, je n'oublie pas les gens que je tue.
Bunca yıldan sonra hâlâ tüm cevaplara sahip değilim. Ve belgesel sineması'nın hayrına bu şekilde bırakmam gerektiğini düşündüm.
Après toutes ces années, j'ai toujours pas trouvé toutes les réponses, et pour l'amour du cinéma documentaire, j'ai l'intention que ça demeure comme ça.
Bırakmamı ister misin?
Je t'y conduis?
Yani bu bir kitap için çok kasvetli bir son insanlara biraz umut bırakmamız gerekmez mi?
On part à la chasse. Non, mais c'est une fin plutôt sinistre pour un livre. Alors ne doit-on pas donner aux lecteurs un peu d'espoir?
Evet, tam köşedeyim dostum Pacino'yu eve bırakmam gerekti.
Oui, je ramène d'abord Pacino.
Yakaladığımı bırakmam.
Je verrai si ça me plaît.
Ve o aslanı kimselere bırakmam.
Et je ne laisserai jamais tomber ce lion.
Arabamı bırakmam.
Je ne vais pas abandonner la voiture.
Seni bırakmam. Bırakmam.
- Je ne t'abandonnerai pas.
Asla bırakmam.
Je lâcherais jamais.
- Bırakmamızı ister misin?
- On vous reconduit?
Bırakmam gerek.
Théoriquement, j'ai arrêté.
Karım, bırakmamı istiyor.
Ma femme m'a demandé de laisser tomber.
Seni bırakmam gerek.
Je dois vous quitter.
Dostum, bırakmam. Varım.
Vous lâcher, moi?
Çünkü seni her zaman kolluyorum. Seni asla bırakmam, hep seni kollarım.
Je t'ai jamais laissé tomber, je t'ai toujours protégé.
Not bırakmamış olsa da, arkadaşları yaşananlarla başa...
Bien qu'il ait laissé une lettre, ses amis doutent...
Belki seni yarı yolda bırakmam.
Peut-être que je ne te laisserais pas.
Kız arkadaşını odada bırakmamıştın değil mi?
Tu n'as pas laissé ta petite amie dans la chambre?
- Bunu Moyers'a bırakmam lazım.
- Je dois apporter ça à Moyers.
Giderken not falan da bırakmamış.
Elle n'a même pas laissé un mot ou quelque chose..
Giderken hiç not bırakmamış demek.
Pas de messages alors?
Evet, hiçbir şey bırakmamış.
Non. Rien du tout.
- Birkaç rehine bırakmamı istiyor musunuz?
Vous voulez que je relâche des gens?
- Seni bırakmamı ister misin?
- Tu veux un autre verre?
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın gitsinler 39
bırak artık 86
bırak gitsinler 68
bırak şimdi 60
bırakın geçeyim 78
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın gitsinler 39
bırak artık 86
bırak gitsinler 68
bırak şimdi 60
bırakın geçeyim 78