English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bırakın

Bırakın Çeviri Fransızca

39,006 parallel translation
Lütfen mesaj bırakın. Ben sizi ararım.
Laissez un message et je vous rappellerai.
Herkes ne halt ediyorsanız hemen bırakın ve zaman kartlarınızı sekreterime iletin.
♪ See the money, wanna stay for your meal ♪
Bırakın yardım edeyim.
Laissez-moi aider.
Hayır, bırakın su içeri girsin!
Non, laisser l'eau rentrer!
Lütfen bırakın da itiraza karar vereyim.
S'il vous plait, laissez-moi statuer sur l'objection.
Selam ben Jason, mesaj bırakın.
C'est Jason. Laissez un message.
Bırakın yardım edeyim.
Laissez-moi vous aider.
Bip sesinden sonra, lütfen mesajınızı bırakın.
Après le bip, laissez un message.
Ben Tawney. Lütfen mesaj bırakın.
Bonjour, c'est Tawney.
Lütfen, bırakın ben konuşayım.
SVP, laissez-moi lui parler.
Silahlarınızı bırakın ve yere yatın!
Baissez et posez vos armes!
Lütfen mesaj bırakın.
Merci de laisser un message.
Cesetleri bırakın.
Laissez les corps.
Mesajınızı bırakın.
Laissez un message.
Beni rahat bırakın.
Arrête un peu.
Onu rahat bırakın!
Laissez la tranquille!
Müvekkili incelerken, kişisel duygularınızı bir kenara bırakın.
Primo, laissez de côté vos sentiments personnels quand vous évaluez un client.
Mesaj bırakın, ama muhtemelen dinlemeyeceğim.
Laisser un message, que je n'écouterai probablement jamais.
Ben Laurel. mesaj bırakın, ama muhtemelen dinlemeyeceğim.
C'est Laurel. Laissez un message, que je n'écouterais probablement jamais. Hey.
Bırakın geçsin.
Laissez-le passer.
Tamam şimdi her şeyi biliyorsunuz, öfkenizi bir kenara bırakın.
Alors maintenant que tu sais tout, laisse sortir ta colère.
Beni yalnız bırakır mısın?
Tu peux me laisser tranquille?
Bizi bırakırsan bir daha bizim yüzümüzden endişelenmen gerekmez.
Laissez nous partir, et vous n'aurez plus à vous inquiéter.
İşlerini bırakıp gelmene gerek yok.
Il n'y a aucune raison de changer tes habitudes.
- Bana psikanaliz yapmayı bırak.
N'essaie pas de me psychanalyser.
Taşaklarını bırak da büyü biraz.
Grandis, bordel.
31 çekmeyi bırak git biraz cevap bul da Travis Mack'e imza attırıp Anderson'ın tekmesini kıçımdan çekebileyim.
Arrête de glander et renseigne-toi qu'on puisse signer Travis Mack et qu'Anderson me lâche.
Bırakıp gidip siktimin bataklıklarında saklanmalısın.
Tu devrais retourner te cacher dans ton marais.
Cross intörnünse bırak yapsın.
Si Cross est ton interne, laisse-le le faire.
Sende "yaşasın" olayını bırak.
Arrête d'être si "Youpi".
Tekillik'i en iyi açıklayan kişi oldum ama vücudumu arkada bırakıp İnternet'le nasıl bir olabilirim? Hem de hiçbir diş fırçamı atmamışken?
Je suis un champion de la singularité, mais comme pourrais-je laisser mon corps derrière moi et devenir un esprit d'internet quand je ne n'ai même jamais pu jeter une brosse à dent?
- Sayın Hâkim, şimdi karar verirseniz kararınızı temyize açık bırakırsınız ya da bana onu değerlendirtmem için izin verirsiniz.
Votre Honneur, si vous rendez votre jugement maintenant, vous laissez votre décision ouverte pour un pourvoi en appel... ou, vous pouvez me laisser le faire évaluer.
Bırak da bayan kitabını okusun.
Laisse cette demoiselle lire son livre.
Anladığım kadarıyla müvekkiliniz Peter Florrick'in de içinde bulunduğu Locke'ın hükümsüz bırakılmasıyla ilgili bir şey bilmiyor.
J'avais compris que votre client ne savait rien concernant l'implication de Florrick dans le non-lieu de Locke.
Doktor, bizi yalnız bırakır mısın?
Doc, laissez-moi entrer.
Bugün Trey Willis'in kefalet ile serbest bırakılacağını söylemek istedim.
Je suis venu vous dire que Trey Willis est libéré sous caution aujourd'hui.
Mesajınızı bırakın.
Nous sommes absents alors laissez un message.
Sanırım anahtarı şuradaki kurbağanın içine bırakıyorduk.
On n'a qu'à laisser la clef dans la grenouille.
Çocuğunu bırakıp giden kadına çocuğunu mu bıraktın?
Tu as laissé ta fille à la femme qui a laissé ta fille?
Bana kartını bırak bir şey hatırlarsam ararım.
Laissez-moi votre carte et si quelque chose me revient, je vous appelle.
Babamla beni bırakıp avlanmaya her gittiğinizde sizden bir süre haber alamıyordum. Her zaman bir Vampir veya Rugaru sen seç. Her zaman birinin seni haklayacağını düşünürdüm.
Tu sais... dès que papa et toi alliez chasser et que je n'avais plus de nouvelles pendant un moment, j'étais toujours sûr qu'un vampire ou qu'un rougarou ou fais ton choix... je croyais toujours que l'un d'eux vous avait eus.
İyi, bırak da yapsın.
Bien, laisse-le.
Bırak ortalık yatışsın.
- Ne fais rien.
Ve birkaç el bombası gibi asi geldi ve Phoenix Taşı'nı havaya.. uçurdu ve birçok mahkum vampir dışarıya serbest bırakıldı
Puis un couple d'hérétiques renégates sont arrivées et ont détruit la Pierre de Phénix, et à présent, ses prisonniers sont libres.
O yüzden bir hata yapıp yapmadığını sorgulayarak zaman kaybetmeyi bırak lütfen.
Donc arrête de perdre ton temps à essayer de savoir si c'est quelque chose que tu as fait.
- Bırak yükünü başkası alsın.
- Laisse à d'autres son fardeau.
En iyi yaptığın işi yap ve beni yalnız bırak, ben de arkadaşıma odaklanabileyim.
Alors pars, que je puisse me concentrer sur mon amie.
Dal içeriye, patlat silahını Mystic Falls'un vahşi şerifi ya da arkadaşın düzelene kadar, vampirlere olan nefretini bir kenara bırak.
Chaland là-dedans, flambant d'armes à feu, le grand... cowboy-chérif de Mystic Falls, ou tu pourrais mettre de coté tes émotions par rapport aux vampires jusqu'à ce que ton amie soit réveillée.
Kim olup olmadığını sorgulamayı bırak ve Caroline Forbes'a aşık olan adam olarak davranmaya çalış.
Arrête de te morfondre sur qui tu n'es pas et essaie d'être qui tu es, l'homme qui est amoureux de Caroline Forbes.
bir telefon et ve bırak avukatın olayım?
Heywood Jahelpme... en me donnant un appel et de me laisser être votre avocat?
Bana bir teklif sun, gerisini bana bırak.
Offrez moi un accord et vous n'aurez pas à vous inquiéter à ce propos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]