Daha fazlası değil Çeviri Fransızca
380 parallel translation
Ölmek, uyumaktır. Daha fazlası değil. Çünkü bir uykuyla, kalp acısını ve doğanın, bedene yaşattığı kahırları sona erdiriyoruz diyebilmek, bir sondur herkes için canı yürekten istenecek.
Mourir, dormir à jamais mettre fin, par le sommeil, aux souffrances du coeur et aux mille blessures qui sont le lot de la chair.
Daha fazlası değil.
Rien de mal à ça.
Evet ama bir batıl inançtan daha fazlası değil.
Oui, mais je ne prends pas ce genre de ragots au sérieux.
Biz ancak Tanrı'nın bizi yarattığı gibiyiz. Daha fazlası değil.
Nous sommes ce que Dieu nous a faits... rien de plus.
Daha fazlası değil.
Rien de plus, rien de plus.
- Özetlersek, - - Bir erkeğim, kesinlikle daha fazlası değil. -
En deux mots et pour résumer, je suis un homme, ce n'est certes pas grand-chose
Bu yaşlı bir adamın son dileği, daha fazlası değil.
Le dernier caprice d'un vieillard, rien de plus.
Daha fazlası değil.
Rien de plus.
Daha fazlası değil.
Pas plus.
Sekiz sene yersin, daha fazlası değil.
Tu tireras huit ans, maximum.
Bakın, bu sadece basit bir karşılama, daha fazlası değil.
Il s'agit simplement d'accueillir officiellement un médiateur.
Federasyon ile olan ilişkilerimize verdiğimiz değerden daha fazlası değil.
De même que nous apprécions nos relations avec la Fédération.
Bize yapılan saldırının istisnai bir durum olduğuna inanıyorum, daha fazlası değil.
Je pense que cette attaque était un incident isolé.
Ben sadece iyi filmler yapmaya çalışırım... Daha fazlası değil, bazen kötü işlerde çıkıyor tabii...
Je suis sur terre pour faire de bons films, pas plus et pas... peut-être moins.
Yakın arkadaş, daha fazlası değil.
De bons amis, rien de plus.
Yaşam yemekten ; beden kıyafetten daha fazlası değil midir?
La vie n'est-elle pas plus que la nourriture, et le corps plus que le vêtement?
O ruhsal bir durumdur, daha fazlası değil.
C'est une condition spirituelle que nous désirons. C'est tout.
Sizinki gibi bir plan ancak iki kişiyle başarıya ulaşabilir. Daha fazlasıyla değil.
une tentative comme la vôtre ne peut réussir qu'à deux.
Ama daha fazlasını değil.
Mais ça suffit.
Bu kıskançlık değil. Çok ama çok daha fazlası.
Ce n'est pas de la jalousie.
bunun için daha fazlasını zevkle giderdim, ama nedeni bu değil.
J'irais volontiers plus loin que cela, mais là n'est pas la raison.
- Bundan daha fazlasına layığım, değil mi?
- Je ne les vaux pas?
Sen de herkesin gördüğü kadarını görüyorsun, daha fazlasını değil.
Tu es comme les autres.
- Daha fazlasını da istiyorlar, değil mi?
Ils en demandent beaucoup.
- Daha fazlası değil.
Non plus.
Sadece seks değil, ama daha fazlasını... daha...
Not just sex, but more.
Ama daha fazlası değil.
Une amitié solide mais rien de plus.
Bundan başka bir şey yok değil mi senin için? Zaten yeterince oğlun var. Daha fazlasını ne yapacaksın ki?
C'est la seule chose... dont'3'auras cru... que tu avais soupé.
Sana 5000 verebilirim, daha fazlasını değil.
Bon, je peux t'en prêter cinq.
Daha fazlasını almak kullanışlı değil.
En prendre plus n'est pas pratique.
Daha fazlasını değil.
RIEN DE PLUS.
Sanırım vampirlere inanmam için, boş bir tabuttan daha fazlasına ihtiyacın olacak, değil mi?
Il te faudra plus qu'un cercueil vide pour me convaincre de l'existence des vampires.
Önemli değil. onun hakkında dünden daha fazlasını biliyoruz.
Peu importe. Nous connaissons enfin son identité.
Bir erkek daha fazlasını isteyemez değil mi?
Oui, un mari qui a une femme comme ça, il a de la chance.
Daha fazlası yok değil mi?
Rien de plus?
Bak Luke Jer-Jun'dan anlarım biraz ama büyükbabanda kullandığın şey akapunturdan daha fazlasıydı değil mi.
Tu sais, je connais un peu le Jer-Jun, mais tu faisais plus que du shiatsu.
- Daha fazlası değil.
- Non.
- Burası, bir sanal güverteden daha fazlası, değil mi?
- C'est plus qu'un holodeck, hein?
Ama bana baktığında daha fazlasını görüyorsun değil mi?
Mais il y a autre chose lorsque vous me regardez, n'est-ce pas?
Biliyorum, bir milyon sizin için fazla para değil. Ama elimde daha fazlası olsaydı verirdim.
Je sais que cela représente peu pour vous, mais si j'avais plus, je le donnerais.
Bence, şartlar şu an için ihtiyatlı olmayı gerektiriyor, daha fazlasını değil.
La prudence seule s'impose.
Benim karşı çıkacağım ayağına yatın, sonra istemeyerek de olsa iki yardımcıya izin verin. Daha fazlasına değil.
Dites que je m'y opposerai, puis à contrecoeur, permettez-lui deux aides.
Bu sana acı verse de Tracy'nin arkandan ne iş çevirdiği önemli değil.Çünkü hak ettiğinden daha fazlasını aldı.
Et tu sais quoi? Même si c'est dur à entendre, quoi qu'elle ait pu faire dans ton dos, elle a eu pire qu'elle ne méritait.
Sorun değil. Gözyaşların gerçek kanıttan daha fazlasını söylüyor.
Vos larmes en disent plus long que les mots.
Komutan, biz sadece bize söyleneni yaparız, daha fazlasını değil.
Nous obéissons, c'est tout.
Haftada bir değil de her gün gelseydi, daha fazlasını da duyardı.
En venant tous les jours, elle l'aurait entendu plus souvent.
Öyle değil mi? Sizinki gibi harika bir yeteneği kaybetmek için kasaba değiştirmekten çok daha fazlasına gerek var.
Il faudrait un drame plus grand qu'un simple déménagement pour égarer un aussi grand talent que le vôtre.
Ağlamam için çok daha fazlası gerekir, anlıyorsun değil mi?
Faut plus qu'une scène triste pour me faire craquer.
- Daha fazlasını öğrenmek istiyorsun, değil mi?
Vous voulez en savoir plus.
Biraz daha fazlası için geri geldiğinizi sanıyordunuz, değil mi?
Alors, vous en redemandez?
Daha fazlasını istiyorsun, değil mi?
Tu veux plus, hein?
daha fazlası 45
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56