Henüz Çeviri Fransızca
35,705 parallel translation
Bu da zamanla önemini yitirecek ama henüz o noktaya gelmedi.
Je pensais que ça allait disparaître, mais ce n'est pas encore le cas.
Henüz beynini okuyamadığım ya da zekâmla yenemediğim birine rastlamadım.
Je dois encore rencontrer une personne que je ne peux pas lire ou surpasser intellectuellement.
Anladığını düşünebilirsin ama beynin henüz hiciv kapasitesine erişmedi.
Tu peux croire l'avoir pigé, mais ton cerveau n'a pas encore développé la capacité d'ironie.
Bugünlerde biraz dışlanmış hissediyor olabilirsin. Seni içeri sokmak için henüz yeterli sebep bulamadım. Ama bulmaya çalışıyorum.
Vous devez vous sentir exclue ces derniers jours, et que je n'en ai pas assez fait pour vous, mais, croyez-moi, j'y travaille.
Michener'ın çok hızlı hareket ettiğini biliyordun. Amerika henüz eski haline dönecek kadar sağlıklı değil.
Tu savais que Michener allait trop vite, que l'Amérique n'avait pas récupéré pour redevenir comment avant.
Henüz bilmiyorum.
Je l'ignore encore.
Henüz değil. 3 blok hala isyancıların elinde ve yangınlar yüzünden bir şey yapamıyoruz.
Pas encore. L'émeute contrôle encore trois blocs et les feux à l'intérieur nous ralentissent.
Henüz arabalarla pek ilgilenmiyor ki bu bence iyi bir şey.
Il ne s'intéresse pas encore aux voitures. Et tant mieux.
Henüz bilmiyorum.
Je ne sais pas encore.
Henüz hazır değil.
C'est encore un peu tôt pour lui.
Henüz elimizde bir teklif bile yok.
On n'a pas encore eu d'offre.
Henüz Teddy'e söyleme.
Ne dis rien à Teddy.
Seni henüz yeteri kadar tanımıyorum.
Je ne vous connais pas assez bien.
Henüz söyleyemem.
Je ne suis pas censée t'en parler.
Henüz değil. Etkisiz avukatlığın son çarem olduğuna emin olmalıyım.
Je m'assure encore que c'est ma seule option.
Henüz karar veremedin mi?
Vous avez fait votre choix?
Çünkü hazır değilim henüz.
Je ne suis pas prêt.
Henüz tam olgunlaşmamıştın bile. O yüzden onların dediklere şeye dönüştün.
Tu n'étais pas complètement adulte, donc tu es devenu celui qu'ils disaient que tu étais.
Hayır, henüz değil ama sana söz, onu bulacağım.
Non, pas encore, mais je te promets que je la trouverai.
Henüz ne olduğunu bilmiyorum, ama eğer eve gidersek bunun arkasında her kim varsa hepimizi öldürür bunu biliyorum.
Je ne sais pas de quoi il s'agit, mais ce que je sais c'est que... Si on rentre à la maison, peu importe qui est derrière ceci, ils nous tuerons tous.
Henüz DNA ve parmak izi yok.
Ni ADN ni empreintes encore.
- Henüz bilmiyoruz.
- On ne sait pas encore.
Sosyal rehabilitasyon merkezinde kalıyor ve henüz ortada yok.
Il a une place dans un foyer et n'y a pas encore été vu.
Görevden uzaklaştırılmadım henüz, yani..
Ils ne m'ont toujours pas destitué...
Henüz doğru kızla tanışmadın mı?
Tu n'as juste pas encore rencontré la bonne fille.
Gitmelisin.Henüz seni istemiyor.
Tu dois y aller. Il ne te veut pas encore.
Henüz yok.
Pas encore.
- Henüz bilmiyorum.
- Je ne sais pas encore.
- Henüz değil.
- Pas encore.
Henüz değil.
Pas encore.
Beni tam anlamıyla bir cehenneme soktun ve bu konunun kapanmasına henüz hazır değilim.
Tu m'as littéralement fait traverser l'enfer, et je ne suis pas encore prête à te le pardonner.
Henüz bitmedi.
Ce n'est pas encore terminé.
Henüz algoritmayı bulmadık.
Nous ne disposons pas encore l'algorithme!
- Henüz yok.
Pas encore. Sournois?
Ama henüz Olivia'nın bedeni kalbi kabul edecek mi bilmiyoruz.
Mais nous ne savons pas encore si le corps de Olivia acceptera le cœur.
Ama henüz veda etmeye hazır değilim.
Mais je suis pas encore prêt à lui dire adieu.
Hala birkaç numara yapabiliyorum. Henüz ölmedi...
J'ai encore quelques tours dans mon sac.
Henüz bir şey yapmadım.
Je n'ai rien fait... pour le moment.
Henüz savunmama başlamadım bile.
Je n'ai même pas commencé ma défense.
Henüz değil, ama duyduğum acınası sesli mesajlarından sonra onun sana değer verdiğini sanmıyorum.
Pas encore, mais j'ai entendu dire que tu laissais des messages pathétiques à un homme qui clairement ne t'apprécie pas.
Henüz cesedi görmedik bile.
On a même pas encore vu le corps.
Aslına bakarsan, seni kovacak tek kişi Irene. O da henüz kovmadı.
Irene est la seule qui peut vous virez, et elle ne l'a pas encore fait.
- Henüz kimse bilmiyor.
- Personne ne sait.
Yaralının kimliği henüz, kamuoyuna açıklanmadı.
Mais l'identité de la victime n'a pas été révélée au public.
Hayır, henüz değil.
Non, pas encore.
- Jack. Henüz yatmadılar.
Ils ont pas couché.
- Henüz yok.
- Pas encore?
Henüz değil.
- Pas encore.
Henüz geyik avı sezonunda değiliz.
- Tu vas pas tuer un cerf? La chasse au cerf n'est pas encore ouverte.
Henüz değil.
Non, pas encore.
Ama henüz öyle bir araba bulamadık.
Mais nous n'avons rien trouvé.
henüz değil 1250
henüz bilmiyorum 200
henüz gelmedi 78
henüz yok 168
henüz çok erken 19
henüz bitmedi 76
henüz hazır değil 20
henüz erken 24
henüz hazır değilim 23
henüz olmaz 25
henüz bilmiyorum 200
henüz gelmedi 78
henüz yok 168
henüz çok erken 19
henüz bitmedi 76
henüz hazır değil 20
henüz erken 24
henüz hazır değilim 23
henüz olmaz 25