Hepsi değil Çeviri Fransızca
2,390 parallel translation
Hayır, hepsi değil.
Non, pas toutes.
Hayır.Hepsi değil.
Non. Pas seulement.
- Şifreyi hepsi biliyor, değil mi?
- Ils avaient tous le mot de passe.
Ve hepsi bu değil.
Et ce n'est pas tout.
Ama okula kadar arabaya ihtiyacım var ve bu harika olur çünkü annem burada değil, nerede olduğunu bilmiyorum, nedense kayboldu ve bu sabah köpeğimi bulmak zorunda kaldım çünkü küçük bir sincabın peşine düştü yine ve otobüsü kaçırdım ve saçım da şu garip kabarmayı yaptı ve tam da emin olamadım ve hepsi bir araya gelince zor bir sabah oldu.
Mais j'ai besoin qu'on m'amène à l'école. Ça serait top. Parce que ma mère est pas là, j'ai aucune idée de ce qu'elle fait, que j'ai dû chercher mon chien parce que le petit Squirt s'est encore tiré et j'ai raté le bus, et mes cheveux faisaient
Şey, hepsi bu değil.
Pas tout à fait.
Çünkü muhtemelen o 7 milyar kişinin hepsi milyonlarca dolara mal olacak garip geleceği görüşlere dayanan bir soruşturmaya öncülük etme peşinde değil.
Surement parce que personne d'autre ne demande des millions de dollars pour mener une enquête basée sur un flash quelque peu trouble.
Ama hepsi kötü haber değil.
Mais tout n'est pas gris.
Hepsi burada değil!
Ce ne sont pas tous!
Görmüyor musun hepsi burada değil?
Ne voyez-vous ce ne sont pas tous?
Bu insanların hepsi Xerxes'den, değil mi?
Ce sont là des gens de Xerxès, n'est-ce pas?
- Hepsi öyle değil mi?
- Toutes les mêmes.
Ama hepsi bu kadar değil. Daha da kötüleşiyor.
C'est pas tout, il y a pire :
Hepsi doğru, değil mi?
Alors, c'est vrai?
- Hepsi bu da değil.
Effacez tout.
Orada her ne varsa artık hepsi hatırlayamayacağım birer anı. Sorun değil.
Ce qui s'y trouvait... tous ces souvenirs que je n'aurai plus jamais...
Hepsi bu kadar da değil.
Et c'est pas tout.
- Çok meşgul olduğunu biliyorum. - Hepsi bu değil.
- Je sais à quel point vous êtes occupé.
Hepsi bu, değil mi?
C'est tout, n'est-ce pas?
Hepsi orada - haritalar, geçiş şifreleri... sizi ön taraflara geçirecek sahte kimlikler, ama önemli olan bu değil.
Tout y est... les plans, mots de passe... fausses cartes pour passer les portes, mais ce n'est pas le plus important.
Hepsi benim hatamdı, öyle değil mi?
Tout est ma faute.
Hepsi aynı şey, değil mi?
C'est la même chose, non?
Hiçbiri melek değil ama. Bunların hepsi aziz.
Aucun ange, que des saints.
Bunlar yemek masasında konuşulacak şeyler değil küçük hanım. - Hepsi boğuldu.
Pas de ça à table, jeune fille.
- Ne? Sen ve biri hariç nedimelerimin hepsi onunla yattı... yani o kadar da kötü biri olamaz, değil mi?
Toi et toutes mes demoiselles d'honneur sauf une avez couché avec lui, alors il peut pas être si terrible.
Onların hepsi bana değil, değil mi?
Ce n'est pas tout pour moi, j'espère?
"Karşılık vermek değil onların işi, Ya da sorgulamak herhangi bir şeyi" "Savaşıp ölmek hepsinin kaderi." "Hepsi ölümün vadisine, Sürdü atlarını altıyüzü de."
...................................................
Hepsi ölecek, değil mi?
Ils vont tous mourir, pas vrai?
- Bunların hepsi bokluktan başka bir şey değil!
- Toute cette merde ça me fout gerber!
Tanrı'nın değil. Senin. Hepsi senin suçun.
Ce n'est pas Dieu, c'est toi!
# Kesinlikle hepsi göreceli # Kim ne derse desin # Böylemidir değil midir?
Tout est relatif Qui sait ce qui est ou qui n'est pas?
Baban burada olsaydı... bak, spor, kolej- - hepsi- - bunlar babamın hayalleriydi, benim değil.
Si votre père était ici... Look, sports, université... C'est tout cela...
Bak, hepsi aynı oranda isabetli değil, tamam mı?
Ils ne sont pas tous fiables.
Moda bölümünde, bence izleyicilerimiz için podyum trendlerini yorumlamak önemli çünkü hepsi 1.80 ve sıfır beden değil.
On doit interpréter les tendances de la mode pour nos auditrices. Elles ne font pas toutes 1, 82 m et du 34.
Bunların hepsi azılı suçlu, öyle değil mi?
Ce sont... tous des délinquants violents, pas vrai?
Hepsi bu da değil
Et puis, ce n'est pas tout.
Öldür ama polisleri değil. Tüm bunların hepsi saçmalık.
On se venge, mais on touche pas à la famille, on flingue, mais on touche pas aux flics.
Hepsi resmi değil mi?
Tout ça c'est bien officiel?
Hayır, hepsi bu değil, Tanvi.
Non pas du tout Tanvi.
- Bunun hepsi bir yalandı değil mi?
- C'était un mensonge, tout ça?
Bekle. Hepsi bu değil.
- Au revoir, la pauvreté!
Okulun bahçesinde düştü, hepsi bu. Değil mi?
Elle est tombée dans la cour de récré.
Caddeler altınla kaplanmış falan değil. Hepsi, sonunda başaracağını sanan senin gibi embesillerin cesetleriyle kaplı.
Les rues sont pas pavées d'or, mais de cadavres d'imbéciles comme toi qui pensent pouvoir percer.
- Sorun değil, söyle içindekileri. - Hepsi gözüme girdi ve kör oldum hemen acil servise gitmem gerekti.
- J'ai tout pris dans l'œil, j'étais aveuglée et on a dû aller aux urgences.
Hepsi bu değil anne.
Non, maman.
Ancak... hepsi bu kadar değil.
Mais ce n'est pas tout
- hadi bunların hepsi gerçek değil..
Avant, ce n'est pas le cas.
Sorun değil, küçük bir türbülans hepsi bu.
Tire le manche.
Onların hepsi erkek değil mi?
Ce n'est pas un programme pour hommes, ça?
Şimdiyse sen perişansın, ben perişanım ve bu iyi değil. Sean'a günlerin tamamen dolmadan seni tutmasını söyledim, hepsi bu.
J'ai dit à Sean de t'appeler avant que tu sois surbookée.
Hepsi aynı zamanda değil.
Pas tout ça en même temps.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66