English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Işe

Işe Çeviri Fransızca

118,058 parallel translation
Hope'un bu işe bulaşmasını istemiyoruz.
On ne veut pas impliquer Hope.
Çünkü hepinizin aksine ben işe yarar bir şeyler peşindeydim.
Car contrairement à vous, j'ai fait quelque chose.
Bunun işe yarayacağına emin misin?
Tu penses que ça va marcher?
Yani evet işe yarayacak.
donc, oui ça va marcher.
Ayrıca işe yaramazsa buradaki herkesi öldürmemiz gerekeceğini biliyor.
De plus, il sait que si ça ne marche pas, nous devrons tuer tout le monde ici.
- Sizce işe yarayacak mı?
- Tu crois que ça va marcher?
Ticarette işe yarıyor.
C'est mieux pour échanger.
Başlarım böyle işe.
Et merde.
Bir taşla zinciri kırmaya uğraşarak buradan tek başına kurtulmaya çalışmaksa işe yaramaz.
Essayer de sortir d'ici seul est aussi inutile que briser une chaîne avec une pierre.
Yani, işe yarayacak mı?
Donc, ça va marcher?
- Hepsini bizzat işe aldım efendim.
- Je les ai tous embauchés.
Onu durduracaksak, işe nereden başladığını bilmemiz gerek.
Si nous devons l'arrêter, nous devons savoir où il a débuté.
Aman Tanrım, işe yaradı!
Oh, mon Dieu! Ça a marché! Vous avez réussi.
Müzik onları uyandırıyor, işe koyuluyorlar ve sabahleyin kızının tekrar canlandığını görüyorsun.
La musique les réveille. Ils se mettent au travail. Et au matin, vous la retrouvez revitalisée.
-... işe yaradığı olmuştu.
- dans le passé.
Sabahları kalkıp işe gitmeyi nasıl başarabiliyorsun?
Comment tu fais pour te lever et aller bosser?
- Sağlam duruyor, iyi bir işe benziyor.
Un lancement rapide. Un business sympa.
Bu anlaşma sadece hepimiz işbirliği yaparsak işe yarar.
Cet arrangement ne marche que si on y est tous ensemble.
Peki ya işe yaramazsa?
Et si ça ne fonctionne pas?
Biraz işe yarıyor.
Ça aide un peu.
Bunlar bayağı işe yarıyor.
Ça marche vraiment.
Çok işe yarardı.
Ce serait vraiment utile.
O gün mutsuz surat işe yaramadı çünkü müdür nonoştu.
Et mon air triste n'a pas marché parce que le gérant était pédé.
Sıçarım böyle işe!
N'importe quoi!
- Saçmalık. Hepimiz aynı fikirde değiliz ama madem böyle bir işe girdik, adalet sistemimizin rehabilitasyona odaklanması gerektiğini düşünüyoruz.
On n'est pas toutes d'accord, mais tant qu'à décider, on estime que notre système judiciaire doit se concentrer sur la réhabilitation.
Saç o işe yaramaz.
Les cheveux ne se mangent pas.
Yoga o işe yaramıyor mu?
Le yoga n'aide pas à ça?
Ben demin de gelmiştim ama bence saçtan bebekler gerçekten işe yarayabilir.
J'étais déjà là, mais j'aime vraiment l'idée des poupées de cheveux.
Bir de işe yaramaz demiştin.
Et tu disais que ça ne marcherait pas.
İşe yaradı mı?
Ça a marché?
Arindirma ise yarayabilir.
La purification pourrait marcher.
kavgada ise yararim.
Je ne suis pas inutile pour un combat.
Ona aşık olduğumda Klaus'dan, anne olmaktan korktum. O ise kendimi güvende hissetmemi sağladı.
Mais quand je suis tombée amoureuse de lui, j'avais peur de Klaus, de... d'être une mère, et il me faisait me sentir en sécurité.
Şimdi ise burada öleceksin.
Et tu vas mourir ici.
Ben ise. hiçbir zaman iyi biri olmadım.
Et moi... Eh bien, je n'ai jamais été bon.
Sen ise artık ailemizin bir parçası değilsin.
Ce statut t'a été retiré.
Davina ise beni değiştirdi.
Davina m'a changé.
İki yüz yıl boyunca birbirimize aşıktık. Şimdi ise birbirimizden kaçınmak için etrafı ateşe veriyoruz.
Nous nous sommes aimés pendant deux siècles, et maintenant on allume des incendies pour s'éviter.
Sen ise "Normal olmak görecelidir." demiştin.
Tu as répondu "la normalité est relative."
Ama o gittikten sonra ise sadece karanlık vardı.
Et à ce moment, après qu'elle est partie, c'était juste les ténèbres.
İşe yaracak mı sence bu?
Tu penses que ça marchera?
Sen burada bir isyanın içinde, o ise aleyhinde hiçbir suçlama olmadan dışarıdayken nasıl koz kullanmayı düşünüyorsun?
Mais comment comptez-vous atteindre ses ongles en étant ici, en pleine émeute, alors qu'il est dehors, sans aucune plainte contre lui?
Biz ise iletişim cihazının çeşit ile donatılmış oldum donanım olarak kendi sinir sistemini kullanarak.
On a été adaptés avec un système de communication qui utilise notre propre système nerveux comme logiciel.
kimse gemiyi terk etmiyor ne oluyor ise Ben aksini söyleyene kadar.
Il se passe que personne ne quitte ce vaisseau avant mon autorisation.
Ben bir kelebeği adım ise, zaman içinde dalgaların gönderebilir.
En marchant sur un papillon, j'enverrai des vagues dans le temps.
- Yani kızın babası o ise ve kız 70 yıl önce muhafazaya alındıysa...
- Oui. - Donc s'il est son père, et elle a été préservée pendant 70 ans.
İşe yaraması için beş ailenin de olaya dahil olması gerek.
Les 5 familles doivent participer pour que ça marche.
Harris adama kahve almaya çıktığını, döndüğünde ise adamın gittiğini söyledi.
Harris dit qu'il s'est absenté pour lui ramener un café. Revenu, il était parti.
İşe yararsa hafızan geri gelecek ve bu 17 doz tedavimiz olduğu anlamına gelecek.
Si c'est le cas, tu retrouveras tes souvenirs, ce qui signifiera aussi que nous avons 17 doses d'un remède viable.
üzüntü ise geride bırakmaktır. "
et la tristesse, c'est lâcher prise.
Hayatında aşk olduğunda ayakların yere basar, olmadığında ise iğrenç, deforme bir sakat olursun.
J'aime l'argument que tu défends, et le fait que sans les jambes, on n'est qu'un éclopé déformé et répugnant.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]