English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ N ] / Ne yaptın böyle

Ne yaptın böyle Çeviri Fransızca

663 parallel translation
Deborah, kendine ne yaptın böyle?
Mais qu'est-ce que tu as fabriqué?
- Eline ne yaptın böyle?
J'irai n'importe où.
Bu kızılderilileri çileden çıkaracak ne yaptın böyle?
Qu'as-tu fait pour les rendre si furieux?
- Vincent kendine ne yaptın böyle? - Theo.
- Dans quel état t'es-tu réduit?
- Köpeklere ne yaptın böyle?
Qu'est-ce que tu as fait à ces chiens?
Bu, hikâyelerin hikâyesi. Ona ne yaptın böyle?
C'est la nouvelle la plus importante!
Elbiseme ne yaptın böyle?
Regarde ce que tu as fait à ma robe!
Sen ne yaptın böyle?
Qu'as-tu fait?
Ne yaptın böyle?
Eh bien alors, qu'est-ce que tu as fait?
Ne yaptın böyle?
Qu'est-ce qui s'est passé?
Alice, kahveye ne yaptın böyle?
Qu'est-ce que tu as mis dans le café?
Polly, otelime ne yaptın böyle?
Polly, qu'avez-vous fait à mon hôtel?
Ne yaptın böyle kendine, Mole?
Qu'est-ce que tu t'es fait?
Ne yaptın böyle?
Qu'as-tu fait?
Saçlarına ne yaptın böyle?
Qu'est-il arrivé à tes cheveux?
Bana ne yaptın böyle? Tanrım!
Mais qu'est-ce qu'elle m'a fait!
Bana ne yaptın böyle?
Mais qu'est-ce qu'elle m'a fait!
- Ne yaptın böyle? Neler oluyor?
- Qu'est-ce que tu fais?
Böyle devam edersen hepten duymaz olacaksın. Bak bana ne yaptılar.
Tu ne vas plus rien entendre.
- Yıllarca böyle bir anda ne yapacağını düşündüm. Ne yaptın? Hiç.
- Je me suis longtemps demandé ce que tu ferais dans une situation pareille et tu ne fais rien.
Yanlış bir başlangıç yaptık ve şöyle ya da böyle bir daha da doğru yolu bulamadık.
- On ne peut qu'espérer. On a pris un mauvais départ et on n'a plus retrouvé le bon chemin.
Senin yaptığın tüm iyiliklere rağmen hep böyle hissettim.
Je ne pouvais aimer.
Ne yaptın sen böyle!
Regarde-moi ça.
Ne yaptın da başına böyle büyük bir bela açtın?
- Babe, dans quel pétrin t'es - tu fourré?
Ne yaptın kendine böyle?
Qu'as-tu fait?
- Ne yaptınız böyle?
- Qu'as-tu fait?
Bir adamın, böyle büyük bir hata yaptıktan sonra, yapabileceği tek bir şey vardır.
Il ne reste qu'une chose à faire quand on a fait une erreur pareille.
- Niye böyle yaptın? - Ne yaptım?
- Pourquoi as-tu fait ça?
Broadway'in ayaktakımı burada görev yaptığını duyar duymaz başımıza üşüşmedi diye böyle diyorsun.
Juste parce que la racaille de Broadway ne s'est pas précipitée... à notre porte quand ils ont su que tu étais en charge de la mission!
Böyle bir davranışı hak edecek ne yaptın ki?
Pourquoi est-ce qu'il te fait subir ça?
Neden böyle bir şey yaptın? Dışarı çıkmayacak demedim mi?
Je t'avais dit qu'elle ne devait pas sortir.
Davranışları bende de şüphe uyandırdı. Bunun dışında hayatıyla ilgili birkaç zararsız yalan söylemesinin dışında, ki hepimiz zaman zaman böyle yalanlar söyleriz. Binbaşı'nın bu otelden atılmasını gerektirecek büyük bir yanlış yaptığını düşünmüyorum.
A part ça et le fait d'avoir menti sur son passé, ce que nous faisons tous de temps en temps, je ne vois pas ce qui justifie son expulsion.
Yaptığınız onca şeyden sonra sizinle böyle konuşmamalıyım.
Je ne devrais pas dire cela.
İçerideki kıza ne yaptığını bilmiyorum ama o kadar ilişkiyle böyle bir şey olacağı kesin gibiydi.
Je ne sais pas ce que vous lui avez fait, mais ça devait arriver, à force.
Amerika'da böyle güzel arabalar yaptıklarını bilmiyordum.
Je ne savais pas qu'ils faisaient de si belles voitures en Amérique.
Bu adamlara ne yaptınız böyle?
C'est vous qui les effrayez?
Aptallık yaptın. Benimle böyle konuşma!
Ne me parle pas comme ça!
Ne yaptın bana böyle Frydrych?
Qu'as-tu fais, Frydrych?
Ama ne yaptığını gördünüz mü? Böyle duruyordum...
J'étais comme ça...
- Allah'ım, ne yaptın ona böyle?
- Que lui avez-vous fait?
Kızımın böyle bir şey yaptığını görmedim.
Ma fille ne fait pas ça.
Bu ne yaptığını sanıyor böyle?
A quoi vous jouez?
Böyle söylemenizin nedeni ne? Pekâlâ, gazetedeki resminize baktım ve arkadaşım için... -... yaptığınız hoşuma gitti.
J'ai vu votre photo, et j'ai apprécié votre engagement envers mon ami.
Böyle şeyleri hiç sevmiyorum. O canavarların şu an ne yaptıklarını düşünsenize?
La police a identifié la femme prise en otage.
Eğer doğduğu günden itibaren, onun için yaptıklarımızı hesaba katarsanız... Alan'ın böyle kötü bir şey yapması için tek bir makul sebep bulamazsınız.
Même en ajoutant tout ce qu'on lui a fait, depuis sa naissance jusqu'à aujourd'hui, vous ne découvririez pas pourquoi il a fait cette chose terrible.
Böyle bir kemikle kabile büyücülerinin ne yaptığını biliyor musunuz?
Savez-vous ce qu'un sorcier tribal fait avec cet os?
Kendinizi böyle durumlara sokmak için neler yaptığınıza inanamıyorum.
Je ne peux pas croire que vous avez pu vous mettre dans une telle position.
Ne yaptınız bu çocuğa siz böyle?
- Qu'avez-vous fait de ce garçon?
Ne yaptın kendine böyle?
Que t'est-il arrivé?
- Neden böyle yaptın?
- Ce comportement ne mène à rien.
Pekala. Burada ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz böyle?
c'est fini, ce cirque?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]