Ona gitmeliyim Çeviri Fransızca
42 parallel translation
" Ona gitmeliyim.
Je dois aller à lui.
Ona gitmeliyim.
Je dois aller le voir.
- Harry, ona gitmeliyim.
- Je dois aller le retrouver.
Ona gitmeliyim!
Je dois y aller.
Ona gitmeliyim.
Je dois retourner à lui.
Ona gitmeliyim baba, bana ihtiyacı var.
- Je dois aller le voir, il a besoin de moi.
Hayır. Ona gitmeliyim.
Je dois y aller.
O zaman ona gitmeliyim
Je dois y aller.
Bilmiyorum. Ona gitmeliyim.
Je vais le voir.
Ona gitmeliyim.
Je dois aller à lui.
Ona gitmeliyim.
Je dois le retrouver.
Ona gitmeliyim!
Shinji, j'arrive!
Ona gitmeliyim.
Je devrais me le faire.
Ona gitmeliyim.
J'ai dû y aller.
- Ona gitmeliyim, Lindsey.
Je dois le rejoindre, lindsey.
Evet, ona gitmeliyim.
Je devrais y aller.
- Ona gitmeliyim.
- Je dois la retrouver.
Mutluluk bana gelmeyecek,... Bu yüzden ben ona gitmeliyim!
Le bonheur ne viendra pas sonner à ma porte, alors c'est moi qui vais vers lui!
Hallam yarın uçuyor. Ben sadece gün içinde ona gitmeliyim.
Ma tatie arrive par le 1er vol demain, je vais devoir gérer ça au jour le jour.
Soytarı, ona gitmeliyim.
Jester, je dois le retrouver.
Ona gitmeliyim. Geliyorum, Judith!
Tiens bon, j'arrive Judith.
Ona gitmeliyim.
Il faut que je le voie.
Ona gitmeliyim.
- Je dois aller le rejoindre.
Bu yüzden onanmak ve koyduğumuz kuralları onaylatmak için ona gitmeliyim.
Donc, dans le but d'affirmer ma position et faire de ces règles des lois irrévocables, je dois aller le voir.
Ve şimdi... ona gitmeliyim.
Et maintenant, je dois aller le retrouver.
Ona gitmeliyim!
Je dois la rejoindre.
Belkide işimi alıp ona gitmeliyim.
Peut-être que je devrais faire affaire avec lui.
Belki de ben ona gitmeliyim.
Je devrais peut-être le rejoindre.
- Ona gitmeliyim.
- Je dois y aller.
Ona hediye almayı unuttum. Hemen gitmeliyim.
J'ai oublié de lui prendre un cadeau.
Hemen eve gitmeliyim ona anlatmam gereken şeyler var ve bana başını öyle sallama, genç bayan.
Je vais rentrer tout de suite et tout lui raconter, comme j'aurais dû le faire... Pas la peine de secouer la tête, jeune fille.
Ona gitmeliyim.
- Je vais la voir.
"Ne tarafa gitmeliyim?" diye sorduğunda ona bu haritayı satıyorsunuz.
il veut savoir où il va.
Ponti ona ne yaptığımı anlatacak. - Gitmeliyim.
Ponti va tout lui dire.
Ona dedim ki, evime karıma gitmeliyim diye.
Je lui ai dit : "Je vais retrouver ma femme."
Oraya gitmeliyim, ve ona, onu sevdiğimi söylemeliyim ;
Il faut que j'aille là-bas, je dois lui dire que je l'aime :
Bugün kuzenimin partisine gitmeliyim. Ve sonra ona Vikram'dan bahsedeceğim.
Je dois aller à la fête de ma cousine aujourd'hui, mais ensuite je lui dirai pour Vikram.
- Ona izin... - Gitmeliyim.
- Je dois y aller.
Sanırım ona doğru gitmeliyim. - Tamam, oyun oynamayı bırak, Shawn.
Gus, je vois une lumière blanche.
Stuart, ona her zaman katılabilirim diyor, ama İtalya, onlarla oraya gitmeliyim.
Stuart dit que je peux y aller quand je veux. Comme c'est en Italie, je préférerai partir avec eux.
Benim de ona var. Uğrayacağımı söyledim ama şimdi gitmeliyim.
Je lui en doit une, donc j'ai dis que je passerais, mais la, je dois partir.
O zaman ona gitmeliyim.
Je dois aller le voir.