Ondan değil Çeviri Fransızca
1,782 parallel translation
Tamamen ondan değil yani.
Du moins, pas entièrement
Ondan değil.
Ce n'est pas ça.
Hayır, ondan değil. Sorun onun yatağının küçük olması.
Non, c'est pas ça, c'est à cause de son tout petit lit.
Ondan değil aslında.
C'est pas ça.
Ondan değil, Piz'den bahsediyorum.
Non, pas lui. Piz.
Ondan değil, parkmetreye koşup para atmam gerekti, ama teşekkürler.
En fait, j'ai couru remettre des pièces dans le parcmètre, mais... merci.
Asla ondan değil.
Mais je ne m'en suis faite aucune.
Ondan değil, kes şunu.
C'est pas lui. Arrête ça.
- Hayatım, ondan değil.
- Ce n'est pas ça.
Ondan değil.
- Non, pas ça.
Taliplilerden hoşlanmaz mı? Ondan değil.
- Pourquoi, il n'aime pas les prétendants?
Hayır, ondan değil.
Non, ce n'est pas...
- Burası bir parti değil de ondan.
- Ce n'est pas un parti.
Ama bence bu iş o kadar basit değil. Bence insanlar okudukları yazı karakterinin bilinçli olarak farkında olmasalar bile ondan kesinlikle etkileniyorlar.
Mais ce n'est pas aussi simple, je pense que même s'ils ne sont pas conscients de la police de caractères qu'ils lisent, ils y sont sensibles.
Ondan hoşlanıyorsun, değil mi?
Pourquoi pas? Tu l'aimes bien, non?
Ondan hoşlandın değil mi?
Il te plaît, hein?
- Sorun değil, Palek. - Hayır, bu bir sorun. Bu bir sorun, çünkü ben ondan nefret ediyorum.
- Non, pas du tout... ça ne va pas du tout, car je... je... je le déteste.
Sana ondan bahsettiğimi hatırlıyorsun, değil mi?
Tu t'en souviens, je t'en ai parlé, n'est-ce pas?
Beni dinle, başka param yok, ne yapman gerektiği umurumda bile değil ama o aleti ondan alman gerekiyor.
Je n'ai pas un cent de plus. Il faut que vous obteniez ce colis par tous les moyens.
Ondan başka kimsenin suçu değil.
S'il y a bien un responsable, c'est lui.
Beni öptün, değil mi? Beni öptün, ve ondan beri, benden kaçıyorsun.
Vous m'avez embrassé, et depuis, vous m'évitez.
Biz de ondan bahsediyorduk işte. Güvenli, değil mi?
Je crois qu'on est pompettes à cause de ça, c'est pas cool?
Senden değil ondan.
C'est pas toi, c'est à cause d'elle.
Elimde değil ama ondan vazgeçiyormuşum gibi hissediyorum.
Je ne peux pas m'empêcher d'avoir l'impression de l'abandonner.
Benden değil, ondan.
Mais pas à moi, à elle.
Ondan gerçekten hoşlanıyorsun, değil mi?
C'est bon à prendre.
- Ondan hoşlanıyorsun, değil mi?
Vous l'aviez aimé, non? Je vous demande pardon?
Sen de ondan yersin, değil mi anne?
On partagera, n'est-ce pas, maman?
Bu, hiç kimsenin ondan alabileceği bir şey değil.
Personne ne pourra lui enlever ça.
Evet, burada yaşamak için ondan bir tane gerekiyor değil mi Nethan?
Ah, j'imagine que vous, euh, que vous devez etre un de ceux qui vivent ici, c'est ça, Nathan? D'apres l'ordre de la Cour.
Chloe, bir zayıflığı olduğunu sen de kabul ettin. Clark'ın yapabildiği şeyler her ne ise ondan daha güçlü bir şey var, değil mi?
Chloé tu as toi-même admis qu'il en avait une et peu importe de quoi Clark est capable, il y a quelque chose de plus fort que lui, n'est-ce pas?
Hayır o değil. Ama ondan da nefret ediyorum.
Non, mais je la déteste aussi.
Hayır, hayır. Ondan değil.
Non, ce n'est pas ça.
Kaçip kurtulma firsati da ondan, degil mi?
C'est une chance de s'évader... non?
Ondan tarafa olacaksın, değil mi?
Tu prends sa défense en plus?
Ve ondan 10 milyon dolar çaldın, değil mi?
Vous lui avez volé dix millions de dollars, correct?
Sonuçta da dünya şampiyonu oldu, öyle değil mi? Ondan sonra da kafayı yedi.
Il a été couronné champion du monde et ensuite, il est devenu fou.
- Bunu biliyorum. Kolay da değil. Ama ondan asla vazgeçmedin.
- Je le sais, et ce n'est pas facile, mais tu ne la laisses jamais tomber.
Ama sonra bir... Ondan sonra bir vampir oldun, değil mi?
Mais vous êtes devenu... un vampire, après ça, non?
Ondan beklediğin de zaten buydu, değil mi?
C'est bien ce que tu attendais de lui, non?
Bu yüzden ondan geri kalanları ailesine gönderiyorsun ya, değil mi?
C'est pour cela que tu envoies ses cendres à sa famille?
Bu müzik yapmaktan ya da sen her ne yapıyorsan ondan daha kötü değil.
Ce n'est pas pire que vous qui faites de la musique ou d'autres choses.
Ondan sonra evet dediğinde, mecbur olduğun için değil mukavele gereği de değil kalbinin derinliklerinde öyle hissettiğin için dersin.
Puis on dit oui, non par obligation, ni à cause d'un pacte, mais... parce que le cœur vous le dicte.
Neyse o aslında çok sert biri çünkü bir keresinde beni 15 dakika boyunca yere yatırmıştı, ama bu hiç adil değil çünkü yaptığım herşey doğruydu bir kere Baskin Robbins inmiştim çünkü Denise Welby bir cumartesi işi var ve kasadaki bütün parasını ondan aldım nane ve çikolatalı kurabiyesine sıçtım.
Ou les deux? Bref. Elle est sévère, vu qu'une fois, elle m'a punie 50 minutes!
Üniformalarının altında ondan giyiyorlar, değil mi?
Ils en portent sous leur... On dit "tenue"? Exact.
Vekil anne olarak ondan çocuk yapamam, Bu yasal değil!
.. je peux être radiée!
Ondan kalan şeyleri sahile götürelim ve onu kalbinin olduğu yere, denize atalım. Neresi olduğunu göstermişti, değil mi?
On apporte ses restes à la plage, où ils rejoindront son cœur, dans l'eau.
Ondan nefret ediyorsun, değil mi?
Tu le hais, non?
Ondan nefret ediyorsun değil mi?
Vous le détestez, n'est-ce pas?
Ondan haber almadın değil mi?
Vous ne l'avez pas vu, n'est-ce pas?
Yo, ondan değil.
Non, c'est pas ça.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56