Onu bulmak zorundayız Çeviri Fransızca
176 parallel translation
Hâlâ onu bulmak zorundayız.
Bien, ça ne peut pas nous arrêter. Nous devons toujours la trouver.
Her kim olursa olsun, sabah olmadan onu bulmak zorundayız.
Il faut le trouver avant l'aube.
Onu bulmak zorundayız.
Nous devons le retrouver.
Fakat onu bulmak zorundayız.
Mais il faut le retrouver.
Onu bulmak zorundayız.
Il faut la retrouver.
Onu bulmak zorundayız!
Il faut qu'on la trouve.
Onu bulmak zorundayız.
Il faut le trouver.
Biz... biz onu bulmak zorundayız.
Il faut le retrouver.
Onu bulmak zorundayız.
Vous venez avec nous?
Onu bulmak zorundayız, anlıyor musunuz?
Nous devons le trouver, vous comprenez?
Birini öldürmeden önce onu bulmak zorundayız.
Nous devons le trouver avant qu'il ne tue.
Daha fazla kurban, daha fazla ceset ve daha fazla musallat vakasına sebebiyet vermeden önce onu bulmak zorundayız.
Nous devons la retrouver avant qu'il y ait d'autres victimes. D'autres corps. D'autres possédés.
Siz ne sanırsanız sanın, David kaçtı ve onu bulmak zorundayız.
- Peu importe ce que vous pensez, David manque à l'appel et on doit le trouver.
Pekala, onu bulmak zorundayız.
Il faut le trouver.
Tabii ki, doğru kişi olmalı. Ancak, onu bulmak zorundayız.
Ce n'est pas simple, mais nous devons combler ce vide.
Onu bulmak zorundayız. - Bu adresi kontrol etmeliyiz.
Il faut voir si elle est à cette adresse
Onu bulmak zorundayız.
Faut qu'on le retrouve.
Onu bulmak zorundayız.
Il faut qu'on le retrouve.
Her iki durumda da, onu bulmak zorundayız.
- Nous devons le retrouver.
Onu bulmak zorundayız.
Faut le retrouver.
Onu bulmak zorundayız.
- Il est beaucoup trop lent. - Ça fait combien de temps?
- Haklısın. Onu bulmak zorundayız.
- On doit la retrouver.
Onu bulmak zorundayız.
- On doit la retrouver.
Onu bulmak zorundayız, Zeyna.
Il faut la trouver.
Onu bulmak zorundayız!
On doit la trouver.
Onu bulmak zorundayız.
Bordel! Retrouvons-le.
Onu bulmak zorundayız!
On doit le trouver.
Onu bulmak zorundayız.
Il faut le retrouver.
Bu bir iz. Onu bulmak zorundayız.
C'est ça Il faut la trouver.
Onu bulmak zorundayız.
Il faut la trouver.
Onu bulmak zorundayız.
On doit le retrouver.
- Onu bulmak zorundayız.
On ne sauvera personne si on meurt!
Sebep her ne ise, Jasmine'in bunu düzeltmesi için onu bulmak zorundayız.
Quelle que soit la raison, il faut la trouver... pour que Jasmine la remette dans le droit chemin.
Onu bulmak zorundayız.
Nous devons la trouver.
Bana yakın olmadığı sürece umrumda değil. Onu bulmak zorundayız.
Aussi longtemps qu'il ne sera pas prés de moi je m'en fous.
Onu bulmak zorundayız,
On doit la retrouver.
Bu ülkede bir Al Kahf hücresi varsa, onu bulmak zorundayız.
S'il y a une cellule d'Al-Kahf ici, il faut la trouver.
Onu bulmak zorundayız.
- Où est-il?
Tüm bildiğim şu anda dışarıda bir yerlerde ve onu bulmak zorundayız.
Tout ce que je sais, c'est qu'il est dehors, et qu'il faut qu'on le trouve.
- Onu bulmak zorundayız.
- Nous devons le trouver.
Onu bulmak zorundayız. Zira bulamazsak terörizmi hayal edebileceğimizden çok daha farklı boyutlara taşıyabilir.
Car si nous ne faisons pas, il peut faire monté le terrorisme à un niveau au-delà de notre imagination... parce que notre imagination n'est rien à côté du sien.
Onu bulmak zorundayız.
- Même après l'accident.
Zamanımız tükeniyor onu hemen bulmak zorundayım.
On ne peut pas attendre. Je dois le retrouver.
- Onu bu gece bulmak zorundayız.
- Il faut le trouver ce soir.
- Onu bulmak zorundayız.
- Où peut-on encore chercher?
İşte bu yüzden onu ilk biz bulmak zorundayız.
C'est pour ça qu'on doit la trouver en premier.
- Bo'yu bulmak zorundayız.İyileştir onu.
- On doit trouver Bo. Et le soigner.
Öyleyse onu enselemenin başka yolunu bulmak zorundayız.
Il faut trouver autre chose pour la coincer.
Biz buna bi çare bulmak zorundayız. Bu nedenle Mumbai polisi hemen Chandangadh için bir ekip göndermeli, gereken budur. Ve buradan terörist Ansariyi götürmeli onu mahkemeye çıkarmalıdır.
C'est pourquoi, la police de Mumbai devra précipiter une équipe à Chandangarh... et présenter le terroriste Ansari devant la cour le jour désigné
- Bayan B, bu kızı bulmak zorundayız. Onu tanımıyorum.
Miss B, ça fait sévère.
- Onu bulmak zorundayız.
Bon, il paraît qu'il a annulé tous ses rendez-vous.
zorundayız 21
onu bul 30
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu buldum 214
onu biliyorum 95
onu bilmiyorum 36
onu bul 30
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu buldum 214
onu biliyorum 95
onu bilmiyorum 36
onu buldun mu 57
onu ben yaptım 23
onu bana geri ver 25
onu bana verin 33
onu ben hallederim 27
onu buldunuz mu 44
onu buldun 29
onu buraya getirin 62
onu boşver 33
onu bulduk 84
onu ben yaptım 23
onu bana geri ver 25
onu bana verin 33
onu ben hallederim 27
onu buldunuz mu 44
onu buldun 29
onu buraya getirin 62
onu boşver 33
onu bulduk 84