Onu görmem lazım Çeviri Fransızca
127 parallel translation
- Nehrin diğer tarafında savaşıyor. - Onu görmem lazım.
- ll est de l'autre côté.
Onu görmem lazım. Onunla konuşmalıyım!
Mais avant, je veux pouvoir le voir, lui parler!
Öyle bile olsa, onu görmem lazım.
C'est égal, je le dois.
- Onu görmem lazım.
- Il doit voir moi maintenant.
Bunu öğrenmek için onu görmem lazım.
Je dois la voir d'abord.
- Onu görmem lazım.
- C'est important.
Acele gidip onu görmem lazım.
Je dois me rendre à son chevet, immédiatement.
- Onu görmem lazım.
- Je veux la voir.
Onu görmem lazım.
Je dois le voir.
Onu görmem lazım. Çok acil.
Je veux le voir d'urgence.
Kraliçeyi görmeye gitmem gerek. Acilen onu görmem lazım.
Monsieur, je dois voir la reine d'urgence.
- Onu görmem lazım, lanet olası!
Il faut que je le voie, bon Dieu!
Oraya gelip onu görmem lazım, ama geç kalacağım, çünkü burada kayboldum.
"Tarte au citron, gâteau aux pêches" Je dois aller la voir. Mais j'aurai un peu de retard parce que je me suis égaré.
- Onu görmem lazım.
- Je dois la voir. - Viens.
- Onu görmem lazım.
- Il faut que je le voie.
Onu görmem lazım.
J'ai très envie de le voir.
Onu görmem lazım. Çok önemli.
Je voudrais le voir, c'est urgent.
- Ama onu görmem lazım.
- Mais je dois le voir.
Seni arıyorlar! - Lütfen Joe. Onu görmem lazım.
S'il te plaît, je dois la voir.
Haydi, onu görmem lazım.
Allons, fais-le. Je dois la voir.
Eğer ciddiysen onu görmem lazım.
Si oui, il faut que je voie ça.
Onu görmem lazım
Je vais voir chez lui.
- Lütfe... Kapıyı açabilir misiniz? Onu görmem lazım.
- Vous pouvez... ouvrir la porte?
Onu görmem lazım.
Je dois lui parler!
Wesley, onu görmem lazım.
- Wesley... il faut que je le voie.
- Onu görmem lazım.
je dois la voir. s'il vous plait.
Siktir. Onu görmem lazım.
D'autres charges... ll faut que je le vois.
- Onu görmem lazım.
- ll faut que je le voie.
- Onu görmem lazım.
- Ça, c'est sûr.
Onu görmem lazım.
Je dois la voir.
- İşte buradasın.Dinle, onu görmem lazım.
Te voilà. Ecoute, j'ai besoin de le voir. Qui?
Gitmeden önce onu görmem lazım.
Il faut que je le voie avant de partir.
Amerikalı bizim ortağımız ve bize borcu var. Onu görmem lazım anlıyor musun?
L'Américain est notre associé, il nous doit de l'argent et je veux le voir.
Onu görmem lazım.
Il faut que je la voie.
Onu görmem lazım Wu.
Il faut que je le rencontre, Wu.
San Francisco'lu ibne! Onu görmem lazım.
Cet enculé de San Francisco, il faut que je le rencontre.
Onu görmem lazım Wu.
Je dois le rencontrer, Wu.
Onu görmem lazım. Görene dek burada bekleyeceğim.
- Je dois la voir.
Onu hemen görmem lazım.
En haut?
Onu görmem lazım!
- Je veux le voir!
- Benim de onu hemen görmem lazım.
Alors je dois voir d'urgence Harris.
- Önce onu yalnız görmem lazım.
- Je dois d'abord le voir seule.
Onu acilen görmem lazım.
C ´ est urgent.
- Onu görmem lazım.
- Je dois le voir.
Görmem lazım onu.
Je vais la voir.
Onu üstünde görmem lazım, aksi halde ben gelmiyorum.
Il faut arriver en costar.
Weaver, onu tekrar görmem lazım.
Weaver... Il faut que je la revoie.
Olamaz, onu gerçekten görmem lazım.
Il faut absolument que je le voie.
Kızımı görmem lazım. Onu görmeliyim.
Il faut que je voie ma fille!
Onu görmem lazım!
Je veux la voir!
Onu görmem lazım.
Faut que je la voie.
lazım 25
onu görmek ister misin 19
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmek istiyorum 148
onu geri getireceğim 20
onu görmedim 104
onu geri getirin 19
onu görmek ister misin 19
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmek istiyorum 148
onu geri getireceğim 20
onu görmedim 104
onu geri getirin 19
onu görmek istemiyorum 35
onu görmek isterim 16
onu görmeliydin 32
onu getireceğim 27
onu görebilir miyim 81
onu görüyor musun 80
onu gördüm 460
onu göremiyorum 81
onu gördün mü 341
onu görmeliyim 83
onu görmek isterim 16
onu görmeliydin 32
onu getireceğim 27
onu görebilir miyim 81
onu görüyor musun 80
onu gördüm 460
onu göremiyorum 81
onu gördün mü 341
onu görmeliyim 83