Sana ne Çeviri Fransızca
71,794 parallel translation
Bir kızın önünde mi? Sana ne oldu şimdi?
Devant une femme?
Sana ne zaman yardım etmedim ki?
Quand est-ce que je ne t'ai pas aidé?
Bak sana ne diyeceğim, bu işin sonunda gül kokuları içinde çıkacaksın.
Je vous le promets, vous vous en tirerez indemne.
Sana ne?
Ça représente quoi pour toi?
Sana ne zaman yalan söyledim?
Je t'ai déjà menti?
- Sana ne kadar ödediğimi söyleyebilirim
Moi, j'ai payé...
Ama bundan sana ne? Çünkü sen Avusturalya'ya kargo ile ilgileniyorsun.
Tu l'ignores, car tu es trop occupé à affréter un avion pour l'Australie.
Bunu sana ne söylettiriyor?
Pourquoi tu dis ça?
Şayet sana ne olduğunu anlatsaydım bana asla inanmazdın.
Et je savais que si je te racontais tout, tu me croirais pas.
Sana söyledim çocukları incitmiyor.
Je vous l'ai dit, il ne leur fera rien.
Ne gerekiyorsa yapacağım. Sana söz veriyorum.
Je ferai tout ce que tu voudras, je te le jure.
Evet ama sadece sana tepki olarak her seferinde sen başlattın.
Oui, mais je ne fais que riposter. C'est toi qui commences.
Güzel, sadece bir kez yaşarsın, sana vuracağım.
Bon, on ne vit qu'une fois. D'accord.
Ben bunu sana demek istemedim.
Je ne le pensais pas.
Ama sana anlatmayacağım.
Mais on ne dira rien.
Ben sana içtenlikle yardım etmeye çalışıyorum. Ve sen gerçekten bana güvenmiyor musun?
J'essaie de vous aider, et vous ne me faites pas confiance.
Sana uymuyor, korkunç görünüyor.
Il ne te va pas. Tu es affreux.
Sana güvenmiyor.
Il ne te faisait pas confiance.
Minnesota'da kimse sataşmıyor mu sana?
On ne taquine pas, dans le Minnesota?
Sana saf bir zaafı olduğunu görmüyor musun?
Tu ne vois pas qu'il t'aime vraiment bien?
Aptal suratınla ağlak gözlerini alıp buraya gelmeni kimse söylemedi sana aşkım.
Personne ne t'a invité, avec ta tête de con et tes yeux tristes. L'amour.
Sana Felluce'de ne gördüğümü anlatayım.
Laissez-moi vous raconter ce que j'ai vu à Falloujah.
Bir süredir sana büyükbaban hakkında ne anlatacağımı düşünüyorum. Ölümünü, ardında yatan sebebi.
Je savais pas quoi te dire sur ton grand-père, sur la réelle cause de son décès.
Sana beşten önce gelme dedim!
Je t'ai dit de ne pas venir avant 17 h.
- Kimsenin sana sorduğu yok boyunsuz!
On ne t'a rien demandé, sans-cou.
Sana bir çeşit manyaklı gibi gelmiyor mu bu?
Cela ne vous frappe-t-il pas comme une forme de folie?
Sana paranı geri vermeyecek.
Oh, eh bien... il ne va pas te rendre ton argent.
Sana söyledim, anlaşma çeneni kapalı tutmandı.
- Non. L'accord était de ne pas parler.
Gerçekten mi? Yaşanan şeyin bu olduğunu mu düşünüyorsun? Burada tutulmam sana fazla gelmiyor mu?
Ma séquestration ne vous semble pas extrême?
Bunu sana söyleyemeyeceğimi biliyorsun.
Vous savez bien que je ne peux pas vous le dire.
Fakat sana yardım edemem.
Mais je ne peux pas vous aider.
Hanımefendi sana sorunun ne olduğunu söyledi mi Max?
Max... elle a dit quel est le problème?
Sana asla zarar vermem Peter, bunu biliyorsun.
Je ne ferais jamais ça, vous le savez!
Sana asla zarar vermem, asla.
Je ne vous ferais jamais de mal. Jamais.
Sana asla zarar vermem.
Jamais je ne t'aurais blessé.
Senin önceliğin değişirken bugün bana ne olduğunu anlatayım sana.
Laissez moi vous dire ce qu'il m'est arrivé aujourd'hui au moment même où vos priorités ont changé.
Sana karşı ne kozu olduğunu söyle bana.
Dis-moi ce qu'il a pour faire pression sur toi.
Sana o zaman da söylediğimi söyleyeceğim : Güven ortamı yaratmak ve mahkumunu tanımak, işkenceye oranla 10 kat daha etkilidir ama zaten birbirimizi tanıdığımıza göre, başka ne seçeneğim olabilir?
Et je vous répète... qu'établir une relation de confiance, en apprenant à connaître un prisonnier est 10 fois plus efficace que la torture.
Aşağıdaki kalabalık sana katılır mıydı bilmem.
Je ne suis pas sûre que cette foule serait d'accord avec vous.
Peki ya sana tüm bunlara hazır olmadığımı söylesem?
Et si je vous disais... que je ne suis pas prête pour tout ça?
Sana her zaman göz kulak olacağım. Asla kötü bir şey olmayacak.
Rien de mal ne va t'arriver, car j'assure tes arrières.
Sana Doktor demeyeceğim.
Je ne vous appellerai pas "docteur".
Peder Beocca mektubu derhâl okur okumaz sana yollayacağım, sakın kaybolma.
Frère Beocca, je vous manderai quand j'aurai lu la lettre, ce que je vais faire immédiatement, ne partez pas.
Sana bu aramayı yaptırtan benim dolandırıcıIık müfettişi olduğumu ve bu aramayı soruşturup ne pahasına olursa olsun bulacağımı bilsin.
Votre tiers doit pas savoir que je suis enquêtrice au SD. Je vais faire tracer l'appel et on verra...
- Yokum. Sana burada ne yaptığımı saatlerce anlattım.
J'ai passé des heures à te parler de ce que je fais ici.
Bunu kullanırken görüntüyü sana göstereceğiz ve ne kadar dayanıklısın bunu göreceğiz.
On va simuler ça sous monitoring pour voir comment vous tenez le coup.
Çünkü sana inanmıyorum.
Parce que je ne vous crois pas.
Sana bir şey satmaya çalışmıyorum.
Je ne veux pas vous faire gober quoi que ce soit.
Sana güvenebileceğimi anlayana kadar olmaz.
Pas tant que je ne sais pas si je peux vous faire confiance.
Bak sana zarar vermeyeceğim.
Écoute, je ne vais pas te faire de mal.
Sana artık burada çalışmadığını sürekli hatırlatıyorum.
Je dois vous rappeler encore que vous ne travaillez plus là.