Suç bende Çeviri Fransızca

Suç bende.

Tout est de ma faute.

Suç bende.

Je suis coupable.

Demek suç bende?

Bien sûr, c'est ma faute.

Suç bende.

C'est entièrement de ma faute.

Size saçma geliyorsa, suç bende mi?

Est-ce ma faute si ça paraît fou?

Suç bende.

C'est ma faute.

Suç bende değil, şu Josefina fıstığı var ya, balkona bir çıktı...

C'est pas ma faute. Ce matin, la folle s'est mise à poil sur le balcon.

- Saçma, suç bende.

- Non, c'est de la mienne.

- Suç bende!

- C'était ma faute!

Suç bende.

C'était ma faute, Sonny!

Suç bende.

C'est moi le coupable.

Ama suç bende değil, değil mi?

C'est pas ma faute!

Seni bırakmazdım. Suç bende değildi!

Ce n'est pas ma faute!

Bütün suç bende.

C'est de ma faute.

Suç bende.

- C'est ma faute.

Suç bende değil patron, tüfek başkasının.

Pourquoi tu l'as pas nettoyé? J'en avais pas d'autre.

Kusura bakmayın, suç bende!

Je suis désolé! C'est ma faute, mon capitaine.

Suç bende değil. Sorun burası. Garip titreşimler hissediyorum.

Ce n'est pas ma faute, c'est cet endroit... ces vibrations... le froid...

Ama suç bende değildi ki. Şu Harika Çocuk Herkül yüzünden oldu.

C'est pas ma faute, c'est Super-mâle.

Peki suç bende değilse nerede?

Et si je ne suis pas à blâmer, qui l'est?

Amirleri onu yanlış bilgiyle işe göndermiş sonra da "Suç bende değil" demişler.

Ils l'envoient en mission sans les bons renseignements, et ensuite ils disent : "Ce n'est pas notre faute."

Suç bende. "Dost olalım" konuşmasını yapan bendim.

Avec mon baratin sur l'amitié.

— Efendim, suç bende değil.

C'est pas de ma faute.

Suç bende, onu buraya ben getirdim.

C'est ma faute, j'ai... J'ai ouvert la porte.

- Bütün suç bende.

- C'est ma faute.

Suç bende.

Et c'est ma faute.

Kesinlikle! Bütün suç bende!

Exactement, tout est de ma faute.

Durun. Suç bende Sayın Yargıç.

C'est de ma faute, Mme le juge.

Suç bende değil şef.

Ce n'est pas ma faute, chef.

- Suç bende değil. Beni kaçırdı ve... böğürtlenli gözleme yemeye zorladı.

- C'est pas ma faute si il m'a enlevée... et forcé à prendre des gauffres aux myrtilles...

- Suç bende o zaman. Aynı şeyleri düşündüğümüzü sanmıştım, ama öyle değilmiş.

J'étais sûr que nous étions sur la même longueur d'ondes.

Periler beni boğa gibi buluyorsa suç bende mi?

Ils me prennent pour un étalon.

Yani, suç bende mi oldu şimdi?

- C'est de ma faute maintenant?

- Suç bende, efendim. Milli Muhafızlar saat ikide bizi tahliye etmek istemişti.

C'est ma faute, je le sais Monsieur, la Garde Nationale voulait que nous évacuiions à 14h, mais j'ai dû attacher mon bateau.

Suç bende. Peter'ı sevmediğini biliyorum.

Je sais que tu n'as jamais aimé Peter.

Sana güvendiğim için asıl suç bende.

C'est ma faute de t'avoir cru.

Suç bende tabii, böyle olacağını biliyordum.

Et c'était de ma faute parce que je savais que ça allait arriver.

Ama suç sende. Suç bende mi?

- Mais c'est de ta faute.

- Bütün suç bende mi şimdi?

- Moi seul?

Lanet olası ağabeyim geberdi diye suç bende mi?

C'est ma putain de faute si mon frère casse sa pipe?

Suç bende.

- Ma faute.

Suç bende değil.

Ce n'est pas ma faute.

Bende de suç var.

Je me sens coupable aussi.

Siyasi suç işleyen Lehlinin bende olmayan bir şeyi vardı.

Elle, une polonaise condamnée pour crime politique avait tout ce dont je manquais

Suç biraz da bende, Bayan Kimberly.

C'est un peu de ma faute, Mlle Kimberly.

Suç daha çok bende galiba.

Pas vraiment. C'est de ma faute, je pense.

Hayır. Suç hep bende.

Toujours ma faute.

Aslında suç bende.

C'est... c'est ma faute, en fait.

Yani suç bende mi?

Donc ça serait de ma faute?

Suç bende.

Du calme.

Suç bende değil.

Et pas par ma faute.