English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ T ] / Tabi ki öyle

Tabi ki öyle Çeviri Fransızca

210 parallel translation
- Tabi ki öyle.
- Evidemment.
- Tabi ki öyle.
- Bien sûr que non.
- Bu doğru. Tabi ki öyle.
Oui, je sais.
- Tabi ki öyle diyor. - Evet öyle diyorum.
Vous continuez l'enquête?
Tabi ki öyle.
Bien sûr qu'il fait chaud.
Tabi ki öyle, ama çizen kim?
Bien evidemment, mais qui l'a peint?
Tabi ki öyle bir şey olmadı. Beni yumuşatmak için ağlıyorsun.
Vous essayez de m'adoucir.
- Tabi ki öyle.
- Mais si.
Onu beni sevdiğinden daha mı çok seviyorsun? Tabi ki öyle!
Tu l'aimes plus que moi?
Tabi ki öyle!
Ça, un peu!
Ama, tabi ki öyle, hayatım.
Mais bien sûr, ma chère.
Tabi ki öyle, Richard.
Bien sûr, Richard, tu le sais bien.
Ama şunu hatırlatmak isterim ki Pacific Aerodyne hisselerinin çoğunluğu artık Pratt International'ın. Tabi ki öyle.
Mais j'aimerais que vous sachiez que l'International détient la majorité des actions de la Pacific Aerodine.
- Tabi ki öyle!
- Bien sûr!
Tabi ki öyle söyler!
Bien sûr qu'elle t'a dit ça!
- Evet... tabi ki öyle.
Je suis Alf. Alf Tanner.
Evet, tabi ki öyle!
Oui, bien sûr.
Tabi ki öyle.
Bien sûr.
Tabi ki öyle.
Sûrement.
Onu kim suçlayabilir ki? Tabi ki öyle.
Qui peut le lui reprocher?
- Tabi ki öyle.
- Bien sûr.
Tabi ki öyle, yoksa konuşurdun.
Bien sûr, sinon tu parlerais.
Tabi ki öyle.
Faut voir les choses comme ça.
Tabi ki öyle.
Bien sûr qu'elle l'est.
- Tabi ki öyle!
Mais si.
Öyle hissetmesen de neşeliymiş gibi davran. - Tabi ki.
Essayez de ne pas montrer vos sentiments
Herşey öyle zaten. Tabi ki sen hepsinden güzel, tatlım.
Tout est bien disposé, et toi mieux que tout.
Hayır, tabi ki. Öyle düşünmüş olabilir.
Non, mais il a pu le décider lui-même.
- Ben Melford adamıyım, Melford, Oregon. Sözüm sözdür ve öyle olduğuna göre tabi ki yemin ederim.
À Medford, d'où je viens, quand on parle, on parle vrai et on peut jurer.
Ciddi, öyle değil mi Sissy teyze? Tabi ki ciddi.
Papa est sincère, dis?
Mark hakkında hiç öyle düşünmedim Tabi ki hayır.
Je n'ai jamais pensé à lui comme ça.
- Tabi ki öyle.
je n'ai ni de Constant ni aucun frère.
Tabi ki öyle!
Si, bien sûr!
Tabi ki öyle.
- Pas pour moi! Si.
Şey, tabi öyle. Kim düşündü ki?
Bien sûr que non.
Tabi ki istersin, senin kardeşin de onlardan biriydi, öyle değil mi?
Votre frère en était.
- Tabi ki öyle.Baksana şuna! Oh, evlat.
Eh ben, mon vieux!
Öyle olduğumu düşünüyordum, tabi ki kaza olana kadar.
Je pensais être un homme chanceux avant l'accident.
Tabi ki öyle Bay Thaw.
Bien sûr que non, M. Thaw.
Tabi ki öyle.
Pas vrai, les gars?
Ah, tabi ki de öyle.
Oh, en effet je le suis.
Tabi burda önemli olan çikolatalar arasını öyle ayarlamak ki çok çikolata yemesin, yoksa yatakodasına gelince anında sızar.
Eh, ça me rapporte quoi, ce décès?
Tabi ki öyle dedin Fiaman ama sen bir salaksın ve üç aldığından haberimiz var.
Cent...
Tabi ki, her aile çocuklarının öyle ya da böyle özel olduklarını düşünmek isterler.
Tous les parents voudraient croire que leur enfant est surdoué.
Tabi ki gerçek isimlerini kullanmadılar ama sen öyle olduğunu düşünebilirsin.
Ils n'utilisent pas leur vrai nom mais on sait bien que ce sont eux.
Tabi ki öyle!
Bien sûr qu'il est protestant!
Tabi ki öyle.
Mais si!
- Hayır, tabi ki öyle demek istemedin.
- Bien sûr que non.
- Benim öyle biri olduğumu mu düşünüyorsun? Tabi ki sen öyle birisin.
- Tu me vois comme ça?
- Tabi ki sizinki de öyle.
- Le tien aussi.
Tabi ki hayır. Öyle güzel bir bayanla önce romantizm yaşamak gerekir.
il faut la courtiser.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]