English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yaralı

Yaralı Çeviri Fransızca

6,206 parallel translation
Burada hastanede gönüllü olarak yaralılara yardım ederken görülüyor.
Calderon vu à l'hôpital en train de réconforter - des blessés.
Sizi ölü, diri ya da yaralı götürebiliriz.
Nous pouvons vous prendre mort, vif ou blessé.
Yaralılarla ilgilenildi ve ölüler için elden bir şey gelmez.
Les blessés reçoivent des soins. Les morts s'en passeront.
Hey! Yaralı var!
Un homme à terre!
- Burada ağır yaralı biri var!
Quelqu'un est blessé là-bas!
Yaralıyı çıkarıyoruz.
On sort la victime.
61 nolu ambulans, yaralı biri var.
Ambulance 61, personne blessée.
Seni yaralı listesinden düşebilir miyiz?
Toujours sur la liste des blessés?
Bütün gece kayıptı. Yaralı olarak dönmüştü ama onu kulübesine zincirlemekten de nefret ediyorum.
Elle a disparu toute la nuit et est revenue blessée, mais... je déteste l'enchaîner dans la remise.
- Bir dakika, Gertie yaralı mı geldi?
- Attends. Gertie est revenue blessée?
Sen de yaralı olarak döndün.
Toi aussi, tu es revenu blessé.
Yaralıydı ama sürünerek kaçmaya çalıştı.
Elle était blessée, mais a rampé pour s'échapper.
Stiles yaralı ve donuyor ama sen babasını aramadın mı?
Stiles saigne et est gelé et tu n'as pas appelé son père?
" Yaralı Savaşçı Projesi.
" Projet pour les soldats blessés.
Yaralıları ve ailelerini güçlendirmek. "
Réhabiliter les blessés et leurs familles. "
Vurdum onu, yaralı.
Je l'ai blessé.
- Yaralı mı?
- Elle n'est pas blessée?
Bir kampüs güvenliği ölü, diğeri yaralı.
Nous avons un agent de sécurité du campus mort et un autre blessé.
Leslie Knope'u az önce canlı olarak pusuya düşürdük. Patavatsız bir reklam numarasıyla bu zavallı yaralı insanların yüzlerine kameraları dayıyor.
Nous sommes en direct débusquant Leslie Knope au milieu d'un grossier coup de pub, fourrant ses caméras sous le nez de ces pauvres victimes blessées.
Yaralı polis var! Polis yaralandı!
Un policier a été abattu.
Yaralı bir memur var.
Officier à terre.
- Yaralı mı? Kafasından?
Aucune blessure, blessure à la tête?
Bilirsin, hayatta bazı köşe taşları vardır, bir memurun dedektif oluşu, emeklilik yaralı bir adamın işe dönmesi. Polislerin yaşamı, değil mi?
Il y a des célébrations... une promotion, un pot de départ, une veillée, un retour de blessure, qui sont propres à la police.
Ama yaralıysa veya kaçırılmışsa...
Mais si on l'a enlevée ou...
İnsanın erkekliğini yaralıyor.
C'est émasculant, tu sais?
Senin kasaya girmeni ve yaralı kalp iksirini çalmanı istiyorum.
J'ai besoin que tu t'infiltres dans le caveau et que tu voles l'Elixir du Coeur blessé.
Yaralı kalpleri tedavi eder hem fiziksel hem duygusal anlamda.
Ça guérit les cœurs blessés... physiquement et émotionnellement.
Yaralı kalp iksiri.
L'Elixir du Cœur blessé.
Sözlerin, kalbimin yaralı yapraklarına bir asit yağmuru gibi düştü.
Tes mots tombent comme une pluie acide sur les pétales blessés de mon cœur.
Kardeşiniz ağır yaralı.
Votre frère est grièvement blessé.
Orada öylece yaralı ve savunmasız yatıyordu o çok kısa elbisenin içinde.
Il était juste allongé là tout souffrant et vulnérable... Dans cette blouse si courte.
En son hizmetimi sunduğumda, Neredeyse wendigo ben yaralıyordu.
La dernière fois que j'ai rendu service j'ai failli être attaqué par un Wendigo.
Thea, orada yaralı ya da daha da kötüsü. Bunun sorumlusu bir kişi. Ve o kişi Slade Wilson değil.
Thea est en danger, à cause d'une personne, et c'est pas Slade Wilson.
Sayın Vali, şu an bütün söyleyebileceğim bir memur öldü ve dördü yaralı.
Mr le Maire, tout ce que je peux vous dire maintenant c'est que j'ai un policier mort et 4 autres ont été blessés.
Teğmen Hughes, yaralılar listesini gördüm.
Lieutenant Hughes, j'ai vu la liste des blessés.
Tamam... Binayı boşalttık. Şimdi, Russell'ı ve yaralı çocuğu oradan nasıl kurtaracağımızı düşünmeliyiz.
ok, ok, bien nous avons vidé le batiment et maintenant nous devons trouver un plan pour récuperer Russell et le gamin bléssé hors d'ici ouais, vivants vivants monsieur, vous vouliez du son, ça y est.
Russell, Mark Powell'ı yaralı çocuğu bırakması için ikna edebilmiş.
Russell a pu parler à Mark Powell pour laisser l'enfant blessé partir.
Yaralı düşman.
Ennemi blessé.
Yani biri yaralı halde yatıyormuş.
donc quelqu'un s'est vidé de son sang ici.
Bu aç bir çocuk olabilir. Yaralı bir hayvan olabilir.
un enfant affamé...
Bir yaralı!
Un homme à terre!
- İyileşeceksin. - Ya Ryan? O da yaralıydı.
- Mais vous allez vous en tirer.
Araçta sıkışmış sürücü var. Yaralı ancak bilinci açık.
On a un conducteur coincé dans la voiture, blessé mais conscient.
Seninle her iddiaya varım içlerinden biri... yanında yaralı bir sincapla geri dönecek.
Je vous parie que l'une d'elles revient avec un écureuil à sauver.
Biyolojiden eksi D alıyorsun ama yaralı sınıflandırmasından artı A ile geçmişsin.
5 / 20 en biologie mais 20 / 20 au triage médical.
Yaralılar.
Blessés.
Lucky yaralı!
Lucky. Il va mal. ll va très mal.
Moïse fabrikasında bir yaralı var.
Bonjour. S'il vous plaît, il y a un blessé. On est à l'usine Moïse.
- Yaralı var mı?
Personne n'a été blessé?
- Yaralı var.
- Un homme à terre.
Yaralı mısın?
Vous êtes blessé?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]