English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ç ] / Çabuk yap

Çabuk yap Çeviri Fransızca

314 parallel translation
Dediğim her şeyi yap ve çabuk yap.
Je vais vous donnez un petit conseil. Dorénavant faites tout ce que je vous demande et vite.
Neden küçük iglonun daha çabuk yapılıp böyle bir evden daha kolay sıcak tutulacağını bilmiyor?
Il ne sait peut être pas qu'un petit igloo est plus vite construit, et plus facile à chauffer que cette maison.
- O zaman çabuk yapın. Ölümsüzleri gönder.
- Dans ce cas, envoyez les lmmortels.
Ne yapacaksan çabuk yap çünkü uçakla kaçacak!
- Cette fois-ci, il n'aura pas d'avion.
Nasıl yapacağın umurumda değil, yeter ki çabuk yap.
Peu importe comment, mais fais-le vite.
Çabuk yapın.
Amenez-en moi.
Çabuk yap.
Fais vite.
Ben yukarı çıkıyorum, eğer bulursam işaret verdiğimde beni izleyin, ve bunu çabuk yapın.
Je vais avancer. S'il est là et s'il tire, planquez-vous en vitesse.
Tom, bu iş gün ışığında yapılacaksa, çok çabuk yapılması gerek.
Tom, si on le fait en plein jour, il va falloir faire vite.
Çabuk yap.
Faites-le vite.
Çabuk yap. Gerçek tehlike, O.
Vite, il représente un réel danger.
İşinizi çabuk yapın.
Terminez vite votre travail.
Yapabildiğin kadar çabuk yap.
Faites le plus possible.
Her şey çok çabuk yapılmalı.
II faut que ce soit vite fait ici.
"Yani ne yapılması gerektiğini açıkça görmek ve kesin, uyanık... çabuk yapmak ona bakarak."
"Voir lucidement ce qu'il faut faire et le faire, " délibérément, vite, consciemment, "les yeux ouverts."
Güzel, çabuk yap şunu.
Bien. Fais vite.
- Ne yapacaksan, çabuk yap.
- Faites vite.
Otopsi de çabuk yapıldı.
L'autopsie non plus.
Mümkün olduğunca çabuk yap.
Fais aussi vite que tu peux. T'as compris?
Her ne yapacaksan, onu çabuk yap.
Quoi que vous fassiez, dépêchez-vous.
- Neden? - Çabuk yap?
- Pourquoi?
- Elimden geldiği kadar çabuk yapıyorum!
- Je fais aussi vite que possible.
Çabuk, hemen eşit insanların yaptığı bir şey yap!
Vite, fais un truc d'égal!
- Çabuk yap.
- Remue-toi!
Her neyse, çabuk yap.
Vite!
Ne yaparsan yap çabuk olmaya bak.
Je vais me démaquiller.
- Çabuk ol, söylediklerimi yap.
- Faites ce que je vous dis.
Yapılsın ama çabuk.
Réparez-le, et vite.
Çabuk davranılması için baskı yapıyoruz.
Nous ferons vite.
- İksiri yap, çabuk.
- Préparez-la.
Bu testler ne kadar çabuk ve kapsamlı yapılırsa o kadar iyi.
Une analyse n'est jamais trop complète.
Ne yapıyorsun, çabuk! - Avukatı sadece sen ikna edebilirsin!
Il faut que tu viennes tout expliquer à l'avocat.
- Çabuk, Merlin, büyü yap.
- Vite, Merlin! La magie.
Bayan ne dediyse yapın. Biraz da çabuk olun, açız.
Faites vite, nous mourons de faim.
Eğer buraya şu hergeleleri gömmeye geldiysen..... çabuk ol, ve işini sessizce yap.
Si tu es venu enterrer ces charognes, fais vite et en silence.
Bones, mümkün olduğunca çabuk Thelev'e otopsi yapılmasını istiyorum.
Bones, je veux une autopsie de ce Thelev le plus vite possible.
Birikimlerimiz çok çabuk tükendi ve ben striptiz işine geri döndüm Lenny'de ne iş bulabilirse yapıyordu.
Nos économies avaient filé assez vite. J'ai repris le strip-tease, et Lenny prenait ce qu'il trouvait.
Bir tane yap. Çabuk.
Si on avait continué on serait morts de froid!
İtiraf edeyim bu meselenin bu kadar çabuk çözüleceğini düşünmüyordum.. .. sizinle anlaşabilmemiz için daha fazla yazışma yapılacağını sanıyordum.
Je travaille pour la société et avoue ne pas comprendre... comment une affaire aussi simple peut générer autant de paperasses... avant de conclure avec vous.
Çabuk bir doz ephemeral yapın.
Faites-lui une piqûre d'Ephemerol.
Dediğimi yap, çabuk
Écoute-moi, pars.
Çabuk, Pierre, birşeyler yap!
- Pierre, faites quelque chose!
Ne çabuk unuturlar. Dans yararına yapılan gecede.
Comme ils oublient vite!
Bir şeyler yap, çabuk!
Fais quelque chose!
- Çabuk, ödevini yap!
Tes devoirs!
Peki, o hâlde bunu yapın, ama çabuk halledin!
Bon ben alors faites-le, mais faites-le vite
Ne yaparsanız yapın, elinizi çabuk tutun.
Quoi que vous deviez faire, faites vite.
- Çabuk birşeyler yap!
- Faites quelque chose, vite!
Dorn'nun karısı ne yapıyor bilmiyorum ama, Olabildiğince çabuk giyin ve Dorn gelmeden soyunma odasını terket, tamam?
Je sais pas ce que sa femme mijote, mais mets-toi en tenue, et échauffe-toi avant que Dorn n'arrive.
- Anne ne yapıyorsun? - Su getirin, çabuk.
- Maman, qu'est-ce que tu fabriques?
İri yapılı adamlar çabuk çözülür.
Les costauds, c'est mon fort.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]