English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ç ] / Çok sıkıldım

Çok sıkıldım Çeviri Fransızca

488 parallel translation
Çok sıkıldım. Marie?
Je ne chanterai pas aujourd'hui.
Otelde çok sıkıldım bende bay Marvin'le buraya geldim.
Comme je m'ennuyais, j'ai accompagné M. Marvin.
Tara'da herşey yolunda sadece çok sıkıldım, şehre gelmek istedim.
Mais je m'y ennuie alors je suis venue.
- Gece çok sıkıldım.
Je m'ennuie, la nuit.
Bu surattan çok sıkıldım.
Je suis lasse de ce visage.
Öte taraftan elde edebileceğimiz sıradan derleme parçalardan çok sıkıldım.
Je m'ennuie profondément à la vue des meubles que l'on trouve ici.
Size para ödenmesiz konusunda da çok sıkıldım.
Je suis fatigué de ces négociations pécuniaires.
Phyllis, oyunu bitirmesek olmaz mı? Çok sıkıldım.
Je n'ai plus envie de jouer, Phyllis.
Ama çok sıkıldım.
Mais je m'ennuie.
- Genelde evet ama bugün çok sıkıldım.
- Oui, mais... Viens ici un instant, Sofie.
Ben sıkıldım! Artık çok sıkıldım!
J'en ai plein le dos.
Seninle ilgisi olan herşeyden çok sıkıldım.
Je n'en peux plus. J'en ai assez de vous.
Beni izlemenden ve arabanın kilometre saatini kontrol etmenden çok sıkıldım artık ve yoruldum.
J'en ai marre que tu m'espionnes... que tu vérifies tout, y compris ma voiture.
Essex ormanlarında çadırda yatmaktan çok sıkıldım. Belki bundan bir şey çıkar diye düşündüm.
Votre offre va peut être dans ce sens.
Biliyor musun Harry, artık bu saçmalıktan çok sıkıldım.
J'en ai marre de cette foutaise.
John, babama söyle Elizabeth teyzeden kaçtım. Çünkü orada çok sıkıldım.
John dis à papa que j'ai fui de chez tante Elizabeth parce que je m'y ennuyais beaucoup.
Hepinizden çok sıkıldım!
J'en ai par-dessus la tête!
Bütün bu somunlardan, bez parçalarından çok sıkıldım.
J'en ai par-dessus la tête de vos boulons et de vos bandes.
Her şeyden çok sıkıldım.
J'en ai marre de tout!
Burdan çok sıkıldım, Paul.
Paul.
Savaş sırasında orada yaşamak zorundaydım ve çok sıkıldım.
J'y ai passé la guerre... et j'en ai été dégoûtée.
Bugün Perşembe, ayın 23'ü ve çok sıkıldım.
On est le jeudi 23, et je m'ennuie à mourir.
Bütün bunlardan çok sıkıldım. Pedikürlerden, cilt gerdirmelerden, alışverişlerden, kimin kiminle yattığıyla ilgili dedikodulardan
Marre des pédicures, des liftings, du shopping, des commérages sur qui couche avec qui.
Kız kardeşimi görmeye gidiyorum ve... ona ordudan atıldığımı söylersem çok... Kız kardeşini ziyaret etmeye gidiyor ve onun bu utancı bilmesini istemiyor.
Il ne veut pas que sa sœur apprenne sa situation.
Çok sıkıldım...
J'en ai assez de ce la, la, la...
- Yorgunum ve sıkıldım. Bu çok ciddi.
- Oui, j'ai sommeil et je m'ennuie.
Çocuğun biraz cesareti kırıldı anlıyorum ama hatırlatırım burada herkes çok çalışır.
Je suis navrée que la petite soit déçue. Mais dans un endroit comme ici, on travaille très dur.
Tom, bu çok kötüydü. - Üzgünüm, sanırım Bay Carpenter'ı duymaktan sıkıldım artık. - Tom!
J'en ai juste marre de ce M. Carpenter.
O kadar çok sıkıştırıldım ve zorlandım, ama sonrasında ışığı gördüm ve şimdi dünyadaki en mutlu kişiyim, ve Tanrıya şükrettim.
Mais Dieu m'a convertie, je suis la femme la plus heureuse sur terre. Je loue et remercie le Seigneur.
Kendimi çok boş hissediyorum. Sıkıldım.
C'est que je m'ennuie à l'intéireur.
- Burada çok sık misafir olarak onurlandırıldım.
J'ai souvent été reçu dans cette maison.
Çocukken, arkadaşlarla yerdik. Belki de sınıfta çok sıkıldığımız içindi.
J'en mangeais avec mes amis quand j'étais petit, parce que je m'ennuyais en classe.
İnanır mısınız bilmem ama, o far, daha bu sabah garajdan çıkarken kırıldı. - Evet. Çok kolay kırılıyorlar, değil mi?
Croyez-moi ou non, mais le phare s'est cassé ce matin.
Dün gece dünyam başıma yıkıldı her şeyden çok sevdiğim kadının o güzel ismini lakayt bir gencin ağzından duyunca birden yaşlandığımı hissettim.
Ma vie s'est brisée cette nuit. Quand on voit ce que l'on a aimé le plus au monde être traîné dans la boue par une nouvelle jeunesse. On se sent subitement vieux.
Ama çok geçmeden bundan da sıkıldım.
Mais je n'en retire plus que de l'ennui.
Ama Carol'a canım çok sıkıldı.
J'ai de la peine pour Carol.
Canım çok sıkıldı cüzdanımda ehliyetim ve kredi kartlarım vardı.
Il y avait mon permis de conduire et mes cartes bancaires, et je ne sais pas quoi faire.
Çok özür dilerim ama hiç kaçık bir kadın tarafından köşeye sıkıştırıldın mı?
Mes plus plates excuses. Mais avez-vous déjà été pris dans les filets d'une folle?
Neyse, evden çok uzak olduğumuz için ve kendini hâlâ Troçki sanan Bay Gulliver kitlelere Monte Carlo'dan seslenmekten sıkıldığından...
Comme nous étions très loin de chez nous et que M. Gulliver, se prenant toujours pour Trotsky, en avait assez d'haranguer la foule depuis Monte Carlo...
- Gerçekten yıkıldı! - Hiç de değil. Çok...
Mais comment s'appelait cette femme qui m'a donné la lettre?
Almanya'dan ayrıldıktan sonra. - Şimdi dükkanımız çok şık.
Notre magasin est très couru.
Korkarım duş kapısı da kırıldı. Çok üzgünüm.
Je crains que la porte de douche soit également brisée.Je suis navrée.
O zamandan beri... çok kez silah sıkıldı bana ama asla vurulmadım.
Et depuis ce temps-là... je n'ai jamais été touché par une balle.
Sevgili Pyotr Nikolayevich iki yıldır İtalya'dayım çok önemli olanlar hem mesleğim hem de günlük yaşantım için dün gece bir rüya gördüm efendim kontun tiyatrosunda bir opera sahnelemem gerekiyordu ilk perde heykellerle dolu bir parkta geçecekti ama aslında onlar kıpırdamadan durmaya zorlanan çıplak adamlardı ben de bir heykeldim kıpırdarsam şiddetle cezalandırılacağımı biliyordum çünkü efendimiz ve sahibimiz bizi seyrediyordu havaya kalkmış koluma, sonbahar yaprakları düşerken mermer kaidemden yükselen soğuğu hissedebiliyordum yine de kıpırdamıyordum.
Cher Piotr Nikolaïevich Je suis resté 2 ans en Italie d'importantes années autant pour mon métier que pour ma vie privée. La nuit dernière, j'ai fait un rêve.
Bütün arkadaşlarım ayrıldı, nişanlım hariç... ama onu çok sık görüyorum.
Tous mes copains sont partis, sauf mon fiancé. - Mais lui, je le vois trop.
Çok canım sıkıldı.
C'est affolant.
- Çok sıkıldım.
- J'en ai marre...
Bu hafta canım çok sıkıldı.
Je me suis ennuyée cette semaine.
Yaptığımız birçok deneye rağmen hâlâ bakterileri içinde hapseden metal kovanlar fırlatıldıklarında çok ısınıyorlar. Ve içindeki hastalık taşıyan pirelerin çoğunluğu ölüyor.
Même après de nombreuses expériences, le métal qui contient les bactéries chauffe pendant durant le tir.
Para harcamaktan çok canım sıkıldı.
Dépenser de l'argent m'ennuie à mourir.
Tüm Yıldızfilosu tüzüklerinden haberdarım... ve ben komutada kaldığım sürece de hepsi çok sıkı şekilde uygulanacaktır.
Je suis parfaitement informé de tous les règlements de Starfleet et ils seront strictement appliqués pendant que je serai au commandement.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]