English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ç ] / Çok önemli değil

Çok önemli değil Çeviri Fransızca

1,081 parallel translation
Hayır, gerçekten. Çok önemli değil.
Non, vraiment!
Bu çok önemli değil Pic.
Y a pas de quoi en faire un plat, Pic.
- Memnuniyetle bağışlıyorum. - Çok önemli değil.
Bien volontiers.
Biliyor musunuz, bu çok önemli değil.
Ce n'est pas très important, mais si vous permettez...
Çok önemli değil.
Il en a un peu, rien de grave.
Bunun onun kellesi olup olmadğı çok önemli değil Önemli olan sizin Shangguan Ren olmanız
Mais je devais m'assurer que vous étiez Shangguan Ren.
Çok önemli değil ama yapılmalı.
- C'est une simple formalité.
Dış görünüş çok önemli değil ve...
L'apparence n'est pas tout et...
- Gerisi çok önemli değil. - Tereddüt etmemelisin, oğlum.
Tu n'as pas à hésiter, mon enfant.
Çok önemli değil, ama haletmeyi istiyorum.
Ne t'en fais pas. Tu vas rencontrer une fille.
Çok önemli değil belki ama bugün bana yanaştı üstelik yakında çok parası olacak.
Et en plus, aujourd'hui elle m'a fait du gringue. Et ce qui ne gâte rien, elle va être très riche.
Çok önemli değil.
Tu parles!
Çok önemli değil herhalde.
C'est pas grave?
Çok önemli değil.
Rien d'important.
Hayır çok önemli değil, onlar olmadan da yaşayabilirsen tabii.
C'est pas important si tu peux vivre sans.
Çok önemli değil.
Non.
- Önemli değil. Trafik çok sıkışıktır.
- C'est rien, y a beaucoup de traffic.
Önemli değil. Eğer bir akşam, arkadaşlarınızla birlikte elbette, benim evime yemeğe gelmeyi kabul ederseniz beni çok sevindirirsiniz Madam.
Vous me feriez plaisir si vous acceptiez, avec vos amis, de venir dîner chez moi.
Durup durmaması değil sadece bir kez durmuş olması çok önemli.
Le camion ne s'est arrêté qu'une fois.
Oyun oynamak sizin için çok önemli, değil mi?
Jouer le jeu est très important pour vous, n'est ce pas?
Çok da önemli değil.
Mais c'est normal.
Şu çok belirgin ki, bu durumda bir bildirimde bulunmak önemli değil...
Il est bien évident que la notification n'est pas L'essentiel ici.
Avukatımla evlenmiş, ya da avukatım onunla her neyse, çok da önemli değil.
Elle a épousé mon avocat. Ou plutôt, c'est lui qui l'a épousée. Au fond, ça n'a pas d'importance.
- Çok üzüldüm. - Önemli değil.
Excusez-moi.
- Önemli değil lordum. Ahbaplığınızdan çok memnunum.
Peu importe, Mylord. ll me suffit d'être en votre compagnie!
Kim olduğun ya da hangi kişiliği seçtiğin çok da önemli değil.
Quel que soit le personnage qu'on joue.
Çok da önemli değil.
Peu importe.
Ama öyle değil. Bu çok önemli.
Mais ce n'est pas ça.
Bazen hayatında çok önemli şeyler olur, değil mi?
C'est super ce qui s'est passé. Pour tous.
Önemli olan Lauren Venedik'e gidip hasta annesini görebilecek ve annesi çok daha çabuk iyileşebilecek, değil mi?
L'important c'est que Lauren soit à Venise pour voir sa pauvre mère qui à sa vue se rétablira beaucoup plus vite, n'est-ce pas?
Önemli değil. Çok iyiydin.
Mais non, c'était très bien.
Ben Bowling oynamam. Çok kötü oynarım. Önemli değil.
Au bowling je suis lamentable.
Çok önemli değil...
Eh ben!
Önemli değil dedim ama... açıkça çok önemli bir hamleydi.
Bien, j'ai dis que ce n'était rien mais en vérité c'était quelque chose...
- Çok özür dilerim. - Önemli değil.
- Je suis vraiment désolé.
Size güvenmediğimden değil ama çok önemli bir kutu var.
Vous faites très bien votre travail. Mais je tiens beaucoup à cette caisse.
Çok da delice değil. Daha makul bir çılgınlık. Culley, önemli olan bunlar değil.
De toute façon, cinglé ou non... la seule chose qui compte... je déborde d'énergie créatrice!
Çok önemli şeyler değil.
Non, mais ce n'est pas la chose la plus importante.
Çok da önemli değil, değil mi?
Qu'est-ce que ça peut faire, hein?
Zaten çok da önemli değil, değil mi?
Alors qu'est-ce que ça peut faire?
Çok kibarsınız, Ouyang BEy Önemli değil
Seigneur Ouyang, quel honneur!
Zaten bu çok da önemli değil.
Peu importe.
Çok da önemli değil.
C'est pas très important.
Sonu önemli değil. O bir zamanlar çok özel biriydi.
Même s'il a mal fini, ça a été quelqu'un
Birçok olay var ve hepsi çok önemli. Ve bu, bizim üzerinde çalıştığımız tek olay değil.
Nous travaillons sur tellement de cas...
- Önemli değil. Çok haklıydın.
- C'était justifié.
- Hayır, önemli değil. Artık her şeyi çok net görebiliyorum.
- Tout est clair, à présent.
Burada özel bir fotoğrafım var ama artık çok da önemli değil.
Mais c'est une photo personnelle. Ca n'a pas d'importance.
Çok da önemli bir şey değil.
Il n'est pas si bien que ça...
Bu dağ, senin için çok önemli, değil mi?
Cette montagne est importante pour vous Caxton, pas vrai?
Çok önemli birşey değil.
C'est juste...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]