English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Î ] / Îzin

Îzin Çeviri Fransızca

107,558 parallel translation
Lütfen birkaç dakika daha kalmama izin ver.
Laisse-moi rester quelques minutes de plus.
Kimsenin benimle öyle konuşmasına izin vermezdim.
Je ne laisserais personne me parler comme il te parle.
Kalmamıza izin verdiğin için teşekkürler.
Merci de nous accueillir.
İzin verin kanıtlayayım.
Laisse-moi te le prouver.
Hayır, Laurie. Aynı hatayı yapmana izin vermeyeceğim.
Laurie, je ne vous laisserai pas commettre la même erreur que Uber, Palantir,
"Takvimin izin verirse, bunu seninle en yakın zamanda görüşmek isterim."
"Si vous le pouvez, " j'aimerais en discuter avec vous.
- Üstüne gelmesine izin verme.
Le laisse pas faire,
Ed Chambers'ın gitmesine izin verdim. - Kimin?
- J'ai dû virer Ed Chambers.
Aida'nın o şeyin yanına yaklaşmasına izin vermemeliydim.
Je n'aurais jamais dû laisser Aida lire ce truc.
Saklayacak bir şeyiniz yoksa, etrafa hızlıca bir göz atmamıza izin vereceğinize eminim. - Aslında, veremem.
Si vous n'avez rien à cacher, ça ne vous embêtera pas qu'on jette un coup d'oeil.
İzin verirseniz, özgür dünyanın liderini bilgilendirmem gerekiyor.
Si vous voulez bien m'excuser, je dois tenir informé le leader du monde libre.
Kullanmana izin verdiği oldu mu?
T'a-t-il déjà laissé la conduire?
Sinirsel değerlendirme ölçeğini almam için izin verin.
Permettez-moi d'aller chercher la sonde d'évaluation neurale.
Ve Coulson ona izin veriyorsun.
Coulson, vous la laissez faire...
Beyler, Ajan Mackenzie izin istedi, yani bu görevde bize katılamayacak.
Messieurs, l'agent Mackenzie a demandé du temps pour lui, donc il ne viendra pas.
- Ee, Mack izin aldı, ha?
Alors, Mack... et son temps pour lui?
Bunun aramızı açmasına izin vermeyeceğim.
Je ne laisserai pas ça se mettre entre nous.
Bu durum onun zihnine göz atmama izin veriyor.
Ça me permettra de me promener dans son esprit.
Neler olduğunu öğrenmeden gitmene izin veremeyiz.
On ne peut pas vous laisser partir tant qu'on ne sait pas ce qui se passe.
Bunan izin veremem.
- Je ne le permettrai pas.
Planının içeri girmek için nöbetçiden izin istemek miydi?
Donc ton plan était de demander au vigile de te laisser entrer?
S.H.I.E.L.D.'in damarlarını bir zehirle doldurup seni bir örnek olarak teşhir etmesine izin veriyorsun.
Tu permets au S.H.I.E.L.D. de t'empoisonner et tu parades comme si tu étais un exemple.
Onun açtığı kapıyı kapatıyorum. Uzaylı ırkların dünyamızı kirletmesine izin verip seni gibi adamları onları korumaya ikna ederek açtığı kapıyı.
Je ferme les portes qu'il a ouvertes... permettant aux races aliens d'infecter notre monde et convaincre des hommes comme vous de les protéger.
Radcliffe'in yaptıklarının bunu mahvetmesine izin verme.
Ne laisse pas les actions de Radcliffe changer ça.
En sonunda aradığın şeyi almana izin vereceğimi sandın?
Tu croyais vraiment que je te laisserais trouver ce que tu cherches à la fin?
Kaçmasına izin veremeyiz.
- Elle ne doit pas s'échapper.
Yüzlerinin sizi yanıtlmasına izin vermeyin.
Ne laissez pas leurs visages troubler votre jugement.
Kan kaybından ölmeden önce seni taramamıza izin ver.
Laisse-nous te télécharger avant d'être en sang.
Patroniçe bize bir sabah izin verse olmaz değil mi?
Les patrons ne peuvent pas nous donner une matinée de libre?
Coulson Hydra'nın arkadaşını almasına izin mi verdi.
Coulson a laissé Hydra emmener ton ami?
Kimsenin unutmasına izin verme.
Chacun d'entre eux. Ne laisse personne oublier ça.
İnanmazsın. Hydra'nın bir çocuğu tutuklamasına izin vermiş.
Il est complètement différent, Daisy.
Gerçekten bir çocuğu götürmelerine izin mi verdi?
Il les a vraiment laissé emmener cet enfant?
Neden yardım etmeme izin vermiyorsun?
Pourquoi ne pas me laisser t'aider?
Ona bir şey olmasına izin verme.
Ne laissez rien lui arriver... S'il vous plait.
Yok etmenize izin vermeyeceğim.
Je ne vous laisserai pas le détruire.
Hislerinin kararına etki etmesine izin verme.
Ne laissez pas les émotions nuire à votre jugement.
- Gitmeme asla izin vermezsiniz.
- Vous ne laisserez jamais partir.
Buna izin vermem.
Je ne le permets pas.
Sadece benim izin verdiğim erkek bana elini sürebilir.
Aucun homme ne peut me toucher à moins que je vienne dans son tipi.
Beni unutmasýna izin verme.
Faites qu'elle se souvienne de moi.
Onlara kim izin verdi?
Qui les a amenés à faire ça?
Peki Tanrý böyle kötü bir ţeyin yaţanmasýna neden izin verdi?
Et pourquoi Dieu a-t-il... autorisé une chose aussi horrible?
Kaçmamýza asla izin vermeyeceklerdi.
Ils n'allaient nous laisser s'en fuir.
Yalvarırım Tanrım, o geri zekalı kız gibi olmama izin verme.
Mon Dieu, faites que je ne sois pas cette conne.
Kazanmasına izin verdiğime sevinecektir. O kadarını biliyorum.
Elle sera contente de savoir que je l'ai laissé gagner.
Seni ezmelerine izin verme.
Ne les laisse pas te broyer.
Tanrı bu zayıflığı aktarmana asla izin vermez.
Dieu ne vous aurait jamais pardonné cette faiblesse.
- Lütfen bitirmeme izin ver.
- Laissez-moi finir.
- İki gün izin.
Deux jours de congés.
Cumartesi, Pazar izin kullanabilirsin.
Samedi et dimanche.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]