Ölur Çeviri Fransızca
160,741 parallel translation
Onların teknoloji seviyesinde bu daha güvenli olur.
Ça devrait suffire, vu leur niveau technologique.
4 : 00 nasıl olur?
Disons, 16 H 00?
Olmasa da olur.
Pas nécessairement.
Bunu yaparsan, sonu herkes için kötü olur.
Si vous le faites, ça finira mal pour tous.
Adilce yönetebileceğinizi göstermeniz diğerlerini ikna için büyük bir adım olur aynı GP ve Özerk Dünyalar Birliği gibi tanınmayı hak ediyorunuz.
Montrez une gouvernance probe, et ce sera aisé de convaincre les autres, comme l'AG ou la ligue des mondes autonomes, que vous méritez une chance.
O zaman tüm bunlara alışmak için yeterince zamanınız olur.
Alors vous aurez le temps de vous faire aux usages.
- Etsen iyi olur.
- T'as intérêt.
Kendimize güzel şişman bir... hedef bulup bu bebeklerin neler yapabildiğine bir baksak nasıl olur?
[rires] Que dirais tu si on se trouvais une bonne grosse cible pour voir ce que ces bébés peuvent faire?
Bize karşı bir harekette bulunurlarsa Ferrous Corp'un, Traugott'a füze kaçırdıklarını anlaması an meselesi olur.
S'ils font quoi que ce soit, ils courent le risque que Ferrous Corp découvrent qu'ils font passer des missiles à Traugott.
Androidin burnuna bakması için revire gitsen iyi olur.
Tu devrais probablement aller à l'infirmerie, que l'androïde t'examine, qu'elle bichonne un peu ce nez.
Uğratmasanız iyi olur.
Ça vaudrait mieux.
Gelip baksanız iyi olur.
Vous devriez venir voir ça.
Kara yağmur geldiğinde soluk olur.
Quand elle viendra, elle sera transparente.
Ki bu taşıdığınız yük Raven'ın, savaş halinde olan klanlarla dolu düşmancıl bölgenin ardında son damlasına kadar ihtiyaç duyduğu bir yük. Yoldaki her hangi bir ciddi tümsekte patlayıp sadece sizi öldürmekle kalmaz insanoğlun son yaşam ümidide yok olur.
vous allez transporter les 10 derniers fûts d'hydrazine, dont Raven a besoin de chaque goutte, à travers un territoire hostile rempli de clans en guerre, sur des routes défoncées où un seul sursaut pourrait causer une explosion qui ne ferait pas que vous tuer,
Olur da...
- Au cas où on ne la retrouve pas?
- Olur da onu bulamazsak diye mi?
Écoutez, vous n'avez pas perdu un enfant.
Birkaç saat içinde burada olur.
Assurez-vous que vos bagages soient prêts.
Peki biri diğerini takviye ederken kalkanı da yedek için kullanırsak ne olur?
Et si on utilisait le blindage de l'une pour renforcer l'autre?
- Bahse girerim iş bitmiş olur. - Görev protokollerini de çiğnemiş olur.
Ça violerait aussi tous les protocoles de mission.
Nasıl olur da corralin'Bu millet benim için mi?
Tu rassemblerais ces gens pour moi?
Geceler soğuk ve karanlık olur.
La nuit, quand il fait froid et sombre.
Ateş küçükse ısınmak zordur. Ateş ne kadar büyükse o kadar sıcak olur.
Avec un petit feu, on a froid... mais plus le feu est grand, plus on a chaud.
Alev ne kadar sıcaksa yakitori o kadar leziz olur.
Plus la flamme est chaude, plus le yakitori sera bon.
Sıcaklık yüksekse çıtır çıtır olur.
Si elle est haute, il croustille.
Güzel, soğuk biralarını içerler, pub desteklenmiş olur ve herkes doyar.
On a de la bière fraîche, ça aide le pub, et on mange.
Zihniniz bile daha dingin olur.
Même votre esprit est plus détendu.
Herkes toplanır, oturup boodog'un tadını çıkarır. Bu şekilde et daha lezzetli olur.
C'est le fait de se réunir, de s'asseoir et de partager un boodog, qui rend la viande meilleure.
Ne var ki grup içinde farklı kişilikler olur ve genellikle olayla ilgilenen bir kişi vardır, itici güç odur.
Ceci dit, dans un groupe, il y a des personnalités différentes. D'habitude, quelqu'un prend les choses en main, gère les opérations.
Sabah çok erken saatte güneş doğana dek bütün gece dışarıda oturmanın bambaşka bir havası olur.
Il y a une certaine ambiance qui découle de passer toute la nuit dehors, jusqu'au lever du soleil, très tôt.
Isı, lechon'un diğer kısımlarına ulaşmazsa çıtır çıtır olmaz, derisi lastik gibi olur.
Si la chaleur n'atteint pas le reste du porc, ça ne croustillera pas, la peau sera caoutchouteuse.
Lechon yerken ilk lezzet testi, deriyle olur.
Quand on mange le lechon, le premier test, c'est goûter la peau.
Pişirme çukurunun bir ucunda bir ateş kutusu olur, öteki ucunda da bir baca.
Il y a un foyer à un bout du barbecue, une cheminée de l'autre.
Yazın sıcak, kışın soğuk olur, ama ben keyif alıyorum ve pişirmeye devam ediyorum.
Il fait chaud l'été, froid l'hiver, mais j'aime ça, alors je continue à cuisiner.
Her zaman yiyecek bir şeyiniz olur. Daima iyi olanı yapın, şüphe duymayın, böylece bu dünyada yaşarken büyürsünüz.
Vous aurez toujours à manger, vous vous débrouillerez bien, et, à n'en pas douter, vous prospérerez durant votre vie sur terre.
Öyle olur umuyordum ama biz yokken burası yıkılıp gitmemiş. Hay sıçayım.
Ça craint.
Olur.
Oui.
Kendisi en sevdiğim ev arkadaşım olur.
C'est mon colocataire préféré.
Sonra sözleşmeli okullar ve 30 milyon dolarla oraya gideriz. Vergi indirimini yansıtırız ve o çocuklar ebeveynlerinden ve bizim eski hâlimizden çok daha iyi bir konumda olur.
On privatise les écoles pour environ 30 millions, on récupère la réduction fiscale, et ces enfants seront mieux que leurs parents, ou que nous avant.
Akşam saat 20 : 00 olur mu?
Ce soir à 8 h?
Evet ama gönül çalmak için okul inşa ediyorsak ikimizden birinin bununla ilgilenmesi iyi bir fikir olur.
Oui, mais si on construit une école pour s'attirer les bonnes faveurs, c'est bien que l'un de nous s'implique.
Politik bir itirafta bulunsan ne olur?
Pourquoi pas une confession politique?
Olur da bir şey hissetmediğini hissetmeye başlarsan geçen gün yaptığın gibi gelip beni bul. İkimiz için de çok geç olmadan.
Si vous commencez à vous sentir insensible, faites ce que vous avez fait l'autre jour et venez me voir... avant qu'il ne soit trop tard...
İki Gemi alırız. Bizimki Rocky Dağları'nda olur.
On achèterait 2 Arques, un dans les Canadian Rockies, et un pour ta famille...
Kingsford'da mı? Bunu konuşmamamız en iyisi olur bence.
On ferait mieux de ne pas en discuter.
Sadece duyulursa zararı olur.
C'est dommageable uniquement si ça s'ébruite.
Kayalıklar güvenli olur diyor, yüksekte olduğu için.
Il dit qu'on serait en sécurité dans les Rocheuses.
Beleşe robot alırsanız böyle olur işte!
C'est ce qui se passe quand vous avez un robot gratuit!
Bu ekstra dolara mal olur.
C'est un dollar de plus.
Şuna bir el atıver, olur mu?
Aide-moi avec ça, tu veux?
Ne olur!
S'il vous plait!
- Acele etseniz iyi olur.
Vous feriez bien de vous dépêcher. Qu'est-ce que ça veut dire?
ölürsünüz 19
olur mu öyle şey 39
ölürsem 25
olursa 17
olur efendim 53
olur biter 25
olur mu hiç 40
ölürse 17
ölürüm daha iyi 51
olur tabii 48
olur mu öyle şey 39
ölürsem 25
olursa 17
olur efendim 53
olur biter 25
olur mu hiç 40
ölürse 17
ölürüm daha iyi 51
olur tabii 48