English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Inanın

Inanın Çeviri Fransızca

2,373 parallel translation
Fırtınanın olduğu gece "Seni seviyorum." diye bağırdığını duydum.
La nuit dernière, pendant la tornade, j'ai entendu ton "je t'aime".
Bir bardak şarap al ve fırtınanın dinmesini bekle.
Prenez un verre de vin, attendez que l'orage passe.
Fırtınanın gücünü çağırıyorum!
- J'invoque le pouvoir de Tempest!
Önümüzdeki 72 saat içinde güçlü bir fırtınanın doğu kıyısını vurması bekleniyor. Kötü olabilir.
Une forte tempête frappera la côte est au cours des prochaines 72h.
Kyle, radyodan büyük bir fırtınanın çıkmak üzere olduğunu duydum.
Hé, Kyle? La radio annonce une grosse tempête.
Lyra alınan tek kişi değil.
Lyra n'était pas la seule.
- Öhö - Linda'nın gözkapağından alınan DNA sonuçları.
Vos résultats ADN pour la paupière de Linda.
Ondan bilgi koparmak içi ne yapacaksın? Eames, taze mal satmayı sever çalıntı plazma TV'lerden tut, ödünç alınan mücevherlere kadar her şeyi satar.
Tu vas l'embobiner pour qu'il parle? 230 ) } ça va des écrans plasma volés aux bijoux empruntés.
Lütfen, Beth'e hiç şans vermediniz ayrıca diğer yeni taşınan kişiye de. Masalarına kimsenin oturmasına izin vermeyen sevimli kötü kızlar gibisiniz.
Vous n'avez laissé aucune chance à Beth, et de l'avis d'une autre nouvelle, vous ressemblez... aux filles jolies et méchantes qui réservent leur table de cantine.
Hem de fazlasını.
Nan, plus encore.
Hayır, hayatın asıl şimdi başlıyor dostum.
Nan, ta vie est sur le point de commencer mon gars!
Ah, dün geceki şişko karı olmasın!
Oh nan, pas la femme d'hier soir!
Kadın bir randevusuna filan gitmeyipte senin adamların evine girdiğin de iki ceset bulacaklar kadın öldürülmüş olacak ve o da silahla, kazara bir kaç gün önce kendi bölümünden çalınan susturuculu olan tabi, kendini vurmuş olacak.
Quand vos hommes entreront pour une raison quelconque, ils trouveront deux corps. Elle aura été assassinée, et lui se sera suicidé, avec un silencieux, bien sûr, et une arme volée dans son service peu de temps auparavant.
bizim yapacağımız fırtına gelene kadar bir zaman çizelgesi yapmak? Bende düşündüm eğer Helikopter, bizi buraya kadar götürürse Ve fırtınanı etrafında dolaşıp kampın yakınına indirir,
Si l'hélico nous dépose ici, près du camp avancé, on peut se rendre à la faille interdite avant que la tempête ne frappe.
Sayın Hakim, bu sabah ofisimize yeni deliller ulaştı. Üst kattaki yatak odasına ait kapıda Simone Winter'la uyuşan parmak izleri. Çalınan kolyenin içinde bulunduğu oda.
Votre honneur, des nouvelles preuves nous sont parvenues ce matin... des empreintes de doigts sur une porte de chambre à l'étage qui correspondent à celles de Simone Winters, la même porte de chambre où se trouvait le collier dérobé.
Hayır, yapmayacaksın.
Nan, tu ne le feras pas.
Oradaki kadın Bayan Hill, değil mi?
Cette femme là... C'est Mme Hill, nan?
Sizden alınan bu kadar değerli bir şeye yeniden kavuşmanın size ne hissettireceğine dair bir fikriniz var mı?
T'enlever quelque chose de spécial... As-tu idée de ce qu'on ressent?
Bir bilim insanısınız diyelim ve eğitiminiz süresince bir yerlerde zihninize kazınan kaçınılmaz bir "doğuştan mı yoksa eğitimden mi" kıyaslaması var ve bu düşünce aklınızda en azından Coca-Cola mı Pepsi mi veya Yunanlılar mı Truvalılar mı düşünceleriyle birlikte yer alıyor.
Alors vous êtes scientifique et quelque part sur la route, s'encastre dans votre tête l'inévitable dilemme "Nature contre Culture" et c'est au moins aussi confus que Coca contre Pepsi ou les Grecs contre les Troyens.
Yani henüz ana rahminde maruz kalınan stres ileride her türlü ruhsal ve zihinsel bozuklukların hazırlayıcısıdır.
Donc, le stress in utero prépare le terrain à toutes sortes de problèmes de santé mentale.
Alınan hemen hemen tüm kredilerde faiz uygulanır ve ve bu faizi geri ödemek için gerekli olan paranın tamamı, para arzında mevcut değildir.
Des intérêts sont ajoutés à tous les prêts effectués et l'argent nécessaire pour rembourser cet intérêt n'existe pas dans la masse monétaire totale.
Bay Stills, evinizden çıkarılan satın aldığınız eşyalar- "Çalınan" demek istiyorsunuz.
Mr Still, est-ce vrai que vous avez acheté les objets qui ont été libérés de votre maison... Vous voulez dire "volés".
Rosie Larsen'ın cesedi çalınan seçim arabalarımızdan birinin bagajında bulunmuş.
Le corps de Rosie Larsen a été trouvé dans le coffre d'une voiture volée.
Rosie Larsen'ın cesedi çalınan seçim arabalarımızdan birinin bagajında bulunmuş.
Qui conduisait le véhicule où on l'a trouvée? Son corps était dans le coffre d'une voiture volée.
Rosie Larsen'ın cesedi çalınan seçim arabalarımızdan birinin bagajında bulunmuş.
Son corps était dans le coffre d'une voiture volée.
Camille'in diş fırçasından aldığımız DNA'sını salondan alınan martini bardağındakiyle eşleştirdik.
L'ADN de Camille sur sa brosse à dents colle avec celui du verre de martini au bar.
Burada ise kafatasından ve kadavradan alınan kemiklerin kullanımlarının artı ve eksilerinin mukayesesi var.
- Ici, on voit le pour et le contre de l'utilisation de l'os du crâne et d'un os de cadavre.
Şu kadavradan alınan kemik olayını anlat bakalım. Sarah için.
Parle-moi de ton histoire d'os de cadavre, pour Sarah.
Yanına birkaç adam alıp buralarda barınan evsizlerden bulabildiğin kadarını sorgula.
Prenez quelques hommes et interrogez autant de squatters que vous trouverez. Peut-être M. Frumm a été vu autre part dans la vallée.
Fakat üç hafta önce Kolombiya yolculuğundan dönerken yanında müzeden çalınan altın kolyeyi de getirmiş.
Mais il y a trois semaines, il est revenu de Colombie avec le pendentif en or volé au musée.
Müzede cinayet, çalınan Maya altını Kolombiyalı silah kaçakçıları - Ama hepsi zevksizce süslenmiş bir kurgu tamamen uydurulmuş.
Meurtre au musée, statue maya en or volée, trafiquants d'armes colombiens, mais tout ça n'est que fiction, totalement fabriquée.
Dün Montero'nun öldürülmesinin çalınan parçayla ilgili olmadığı konusunda.
Hier, quand tu as dit que Montero a été tué pour des raisons n'ayant rien à voir avec le vol.
Bunlar da birkaç ay önce babamın alet çantasından çalınan olay yeri fotoğrafları.
Ce sont des photos qui ont été volées chez mon père il y a quelques mois.
Özellikle genç bir kadın, tanınan bir başrol oyuncusunun dikkatini çekti, aktör Adam Le Ray.
Une jeune femme en particulier a attiré l'oeil d'un personnage important, l'acteur Adam Le Ray.
- Hayır, o benim tipim değil.
- Nan, ce n'est pas mon type.
"Kuşkusuz, alınan görüşlere göre..." "... Eisenhower'ın zafere doğru gittiği görülüyor. "
'Selon les enquêtes d'opinion il est clair'que Eisenhower paraît en course pour gagner.
Kutuların da yanındaydı ve taşınan, bundan daha güzel bir insan daha olmaz dedim.
Avec tes cartons, j'ai jamais vu plus belle déménageuse.
Gözlemden alınan görüntülere göre kapsül uzayın derinliklerinden geliyor.
L'observatoire a des photos de la capsule de l'espace.
Yarın her iki tarafın önünde numuneyi, Seamus bebekten alınan numuneyle birlikte tahlil edeceğiz, nitekim babalık testinin sonuçlarının kesinliği garanti altında olacak.
Demain, devant l'assistance générale, nous testerons ton sang ici, avec celui du petit monstre Seamus. Les résultats seront donc on ne peut plus fiables. Des questions?
Ölüm nedeni başının arkasına küt cisimden alınan darbe nedenli travmaydı.
Cause de la mort : coup porté derrière la tête avec objet contondant.
Yok, bundan daha iyisi olmaz.
Nan, on n'aurait pas fait mieux.
Kızın çalınan kemanını bulduk.
On a retrouvé le violon volé.
Zaman geçtikçe, alçakgönüllülüğün değerini, topluluğun gücünü, birlikte alınan kararlarda... çenelerini kapatmayı ve düzeni korumanın önemini anladılar.
Le temps passe, et ils comprennent la valeur de la modestie, la force d'une communauté, de prendre des décisions collectives, de se taire et de garder les rangs.
İlk elden alınan bilgi olarak en iyi kaynak olarak görürsen sürprizle karşılaşırsın.
Surprenant, si tant est qu'on les ait jamais pris pour des modèles d'intelligence.
"Petroglif" deniyor onlara. Kayaların üzerine kazınan yazılara verilmiş hayalî bir isim o, tamam mı?
Drôle de nom, pour de simples graffitis sur des rochers.
Klinikten alınan tüm video kayıtlarını incelemesi için onu çağırdım.
Je l'ai mis sur les vidéos de surveillance de la clinique.
iTunes'tan alınan her ürün karşılığında Apple'ın kredi kartınızdan yahut Paypal hesabınızdan para çekebileceğini kabul edersiniz.
"Vous acceptez qu'Apple débite votre CB ou votre compte PayPal " pour tout achat dans iTunes. "
Kono da, katilin gittiğini bildiğimiz benzin istasyonundan alınan her türlü fiş ile Lucero ismini karşılaştırsın.
Kono doit chercher le nom de Lucero dans les reçus de la station où le tueur était.
IA'in tek yapması gereken seri numaralarını karşılaştırmak. O zaman çalınan paralarla uyuşmadıklarını anlayacaklar.
L'IGS n'a qu'à comparer les numéros de série et ils verront que ça ne correspond pas.
Bu banknotların seri numaraları çalınan paranınkiyle eşleşmiyor. Yani amcanı korumaya çalışıyorsun.
Les numéros des billets ne correspondent pas, ce qui veut dire que vous essayez de couvrir votre oncle.
CID, Dale O'Reilly adında bir özel askerî şirket çalışanını soruşturmuş ama ne suçu kanıtlanabilmiş ne de çalınan sevkiyat bulunmuş.
Le CID a enquêté sur un fournisseur du nom de Dale O'Reilly, mais n'a jamais pu le confondre ni récupérer le matériel volé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]