English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Ama bu mümkün değil

Ama bu mümkün değil Çeviri Portekizce

203 parallel translation
Ama bu mümkün değil.
Mas isso é impossível.
- Ah, ama bu mümkün değil.
- Por que não?
Ama bu mümkün değil.
Isso não é possível.
Ama bu mümkün değil.
Impossível!
- Ama bu mümkün değil. - Neden mümkün değilmiş?
- Mas isso é impossível!
Ama bu mümkün değil ki.
Sabes que isso não pode ser.
Aşkım, senin yanında tüm acılarını paylaşmak isterim... ama bu mümkün değil.
"... e compartilhar tua pena. Mas não é possível. "
- Evet, albay, ama bu mümkün değil.
- Sim, coronel, mas não é possível.
Keşke size ne olacağına ben karar verebilseydim. Ama bu mümkün değil.
Gostava que fosse eu a decidir o que lhe acontece, mas não sou.
Ah, hepimiz yaşama doğru yarını düşünmeden yelken açmak isterdik, ama bu mümkün değil.
Oh, todo mundo gostaria de passar pela vida sem pensar no futuro, mas isso não pode ser assim.
Sen de ne kadar gelmek istediğimi biliyorsun. Ama bu mümkün değil.
- Sabes que quero ir, mas não é possível.
Ama bu mümkün değil John.
Mas isso não é possível, John.
Özür dilerim ama bu mümkün değil.
Lamento, mas não vai ser possível.
- Ama bu mümkün değil.
- Mas não é possível.
Ama bu mümkün değil.
Mas não é possível.
Bak, Joey. Hayatının rolünü oynadığının farkındayım ve eğer sadece Joseph'i kovabilseydim bunu yapardım. Ama bu mümkün değil.
Ouve, Joey, eu sei que este é o papel da tua vida e, se pudesse despedir o Joseph, fá-lo-ia.
Ama bu mümkün değil, Bart. Artık burada değil.
Lamento, mas é impossível, ele já não está entre nós.
Üzgünüm ama bu mümkün değil.
Lamento, mas não é possível. Está na sala pré-operatória.
Bu konuyu yüz yüze görüşmek isterdim ama bu mümkün değil. Ben de buradan söylerim.
Eu teria preferido dizer-lhe isto pessoalmente... mas como não posso, vou dizê-lo aqui.
Karbon temelli olmayan bir canlıdan alınmış gibi. Ama bu mümkün değil.
É de uma forma de vida que não parece ser baseada em carbono, o que é impossível.
Kusura bakmayın, ama bu mümkün değil bayım.
Lamento, mas nào è possível.
Ama bu mümkün değil.
- Mas também podia ser isto.
Tahmin ediyorum ama bu mümkün değil.
Imagino, mas não é possível.
Ama her ay 1,000 dolar. Bu mümkün değil.
Mas $ 1.000 por mês, isso é impossível.
Maximilian mümkün değil ama bu bizim... salak.
Maximilian, não devia ser possível, mas aquele é o tanso.
Emin olmam mümkün değil tabi, ama bu sadece bir teorem.
Não posso ter a certeza, é só uma hipótese.
Üzgünüm ama, bu mümkün değil.
Mas isso não é possível!
Ama Andre, bu mümkün değil.
Mas, André, isso não é possível.
Bu kimin fikriydi, elbette tespit etmek mümkün değil ama bir tür bulaşıcı hastalıktı. Bu, dünyanın her yerinden gelen tüm insanlar için böyleydi.
A convicção era essa, não era obrigado a segui-la, mas era contagiante e se aplicava a qualquer pessoa, de qualquer parte do mundo.
Söylemekten nefret ediyorum ama bu fikir, Kane'nin değildi... bunu yazması mümkün değil fikir Mallory'nin bile değildi danışmanı, Miss McRae'ye aitti.
Odeio dizer-lhe isto, mas era impossível o Eddie Kane ter tido essa ideia. A ideia nem sequer foi de Sr. Mallory. Foi-lhe sugerida pela sua agente, a Sra. McRae.
Ama burada kendimi hiç telaşa sokmuyorum..... çünkü 81'deki bir depoda çıkan yangının bizi bu katta etkilemesi mümkün değil.
Não vou ralar-me com um incêndio num depósito no 81º andar, porque é impossível chegar aqui.
Ama bu mümkün değil. Apollo
Isso não é possível.
Ama şu an için bu mümkün değil.
Mas agora já não é possível.
Hayır, bu mümkün değil..... ama beni çok zarara soktun.
Lamento, mas não. Mas tem uma vantagem sobre mim.
Bu mümkün, ama yine de mümkün değil.
É possível, mas não é possível.
Bu kadar heyecan verici bir yalın açgözlülük gösterisini bölmekten nefret ediyorum ama bu istasyonun yok oluşuna doğru savrulduğu hakkında sizi uyarmak benim tek hakkım ve satın aldıklarınızdan zevk alacak kadar hayatta kalmanız pek mümkün değil.
Temos 50. Detesto interromper esta exibição emocionante de ganância pura, mas é o mínimo que posso fazer avisar-vos de que esta estação se dirige para a destruição total e é improvável que sobrevivam para apreciar o que compraram.
Fizikçiler şimdi bu şeylerin diğer güneş sistemlerinden bu kadar... uzağa uçmaları mümkün değil diye düşünüyorlar. Çok uzak ama aslında çok yakın yerlerden geliyorlar.
Está a ver, os físicos especulam agora que é improvável que estas coisas voem vastas distâncias de outros sistemas solares mas que vêm de um sítio que está muito mais perto e mais distante.
Olası değil ama Dominyon teknolojisi ile, sanırım bu mümkün olabilir.
Dificilmente, mas com a tecnologia do Dominion, suponho que seja possível.
Carey'in planına göre bu mümkün değil, ama benimkine göre mümkün.
Não. Só aproximadamente 70,000.
Kukla dolgunun prototipi bu. ama insan zihni ve ruhunu sayısallaştırmak mümkün değil.
Este é o protótipo da Dummy Plug, contém a personalidade da Rei, mesmo tendo em conta que a mente Humana não é digitalizável.
Ama başka bir yerde olmam mümkün değil, çünkü tek gördüğüm bu paçavralar.
- Certo. Mas eu não posso estar em mais nenhum lugar, porque tudo que vejo é só merda.
Evet, ama bu mümkün değil.
É impossível.
Afedersin ama bunu yapamam, çünkü bu konuda tarafsız olmam mümkün değil.
Acho que não sou a pessoa para dar conselhos objectivos nesta confissão.
Ama, bu mümkün değil.
-... eu entendo, mas... - Mas isso não é possível.
Elbette değil, ama kendi yöntemleriyle bu şeyin üstesinden gelmesine izin vermeliyiz... mümkün olduğunca fazla saygı göstererek.
É claro que não, mas temos que a deixar resolver isso à maneira dela, Com a maior dignidade possível dê-lhe um tempo.
Sebep bu değil. Tam olarak açıklayamam ama mümkün değil. Hayır, değil.
- Não é por isso.
Ama bu pek mümkün değil.
Mas isso não é algo provável.
Bu kararla birini öldürmem mümkün değil, ama yine de karar veremiyorum.
E vai ser impossível para mim matar alguém com esta decisão Mas... mesmo assim não consigo decidir.
Ama her iş kolunda olduğu gibi benim de işimi büyütmem gerekiyor. Bu hayat tarzında fazla ilerlemek mümkün değil.
Mas os negócios se diversificam, e eu devo me diversificar... porque este estilo de vida tem um limite.
Günde 10,000'lerce kez bunu yapıyorlar, ama gerçekte bu mümkün değil, değil mi gerçekten aslında yani, nasıl uçabiliyorlar?
Sei que acontece 10 mil vezes por dia, mas... mas não é mesmo possível, não é, quando tu... quer dizer, como conseguem voar?
Bilirsin işte senle konuşurken mantıklı olmaya çalışıyorum ama diğer yandan bu mümkün değil çünkü bi öyle konuşuyorsun bi böyle sonra ne dediğin hakkında bi bok anlayamadan konuşmanın gerektirdiği özellikler yarım kalıyor gibi geliyor, bilmiyorum ki bu...
Às vezes gostava que as nossas conversas tivessem alguma lógica Umas vezes dizes umas coisas e o seu contrário e eu não te percebo. É uma conversa sem sentido...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]