English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Aslında değil

Aslında değil Çeviri Portekizce

4,449 parallel translation
Aslında değil. 20 dakikadır bacaklarımı göstererek onları oyalıyordum.
Na verdade, não. Já estou a mostrar a minhas pernas há 20 minutos.
Yani, aslında değil mi O, bir şey görüyor musun?
Então, não viu nada?
Aslında değil ama sen zaten Stanford'a başvurduğumu biliyordun ve ne karar verirsem vereyim arkamda olacağını söyledin.
Bem, não é, na verdade. Sabias que eu estava a inscrever-me para Stanford, e disseste que me apoiarias na decisão que eu fizesse.
Aslında aynı şey, değil mi?
É basicamente a mesma coisa, certo?
Aslında bana bağlı değil.
Não sou eu quem decide.
Aslında bana bağlı bir şey değil.
Não sou eu que decido.
- Yani? Ondan değil aslında.
Não é isso, quero dizer...
Billy Flynn hakkındaki kararını aslında hiç değiştirmedin, değil mi Charlie?
Nunca mudou de ideias sobre o Billy Flynn, Charlie?
Hayır, güzel değil aslında ama denediğin için aferin.
Não é nada, mas parabéns pelo esforço.
Siz söylerken iyi bir şeymiş gibi geliyor ama aslında öyle değil.
Da maneira que colocam as coisas, parece tão perfeito, mas não é.
Aslında o kadar kötü değil.
Até nem é assim tão mau.
Aslında M240'ın başına geçen sen değil de Murphy'ydi sen o sırada pısırık bir kaltak gibinarkada altını ıslatıyordum. PArdon.
Acho que foi a especialista Murphy que pegou na arma, enquanto se divertia no banco de trás como uma menina.
Aslında ne var biliyor musun? Değil.
Na verdade, sabes que mais?
- Değil aslında.
Não, nem por isso.
Endişelendiğimiz aslında o değil.
Supervisionado, rapazes e raparigas dormem em quartos separados.
Aslında o bana ait değil.
Na verdade, não é minha.
Aslında o tam olarak doğru bir şey değil.
Não é exactamente verdade.
Tam olarak değil aslında.
Não exactamente.
Aslında amacın buydu değil mi?
Essa foi a tua deixa?
Böyle etkili bir giriş yaptığım için özür diliyorum ama kendine Matthew Graham diyen kişi aslında o kişi değil.
Peço desculpas por tomar uma acção tão drástica, mas o homem que se chamava de Matthew Graham não era quem dizia ser.
Aslında Cassandra adı, onun adı değil gibi görünüyor.
Também parece que Cassandra não era na verdade, o nome dela.
Aslında, senin hiç paran olmadı, değil mi?
Na verdade, nunca foi o "teu" dinheiro não é?
- Aslında kullanıyorum ama onun istediği kadar değil. - Sonuçta sen araba kullanmıyorsun.
Sei que não conduz.
- Aslında, belli falan değil.
- Bem, na verdade, não é assim tão óbvio para todos.
Ya bu sembol değil de aslında bir logoysa?
E se não for um simbolo? E se for um logótipo?
Aslında giysilerim asılacak türden değil.
Não uso muita coisa que precise de ser pendurada.
Otel desem daha doğru aslında, değil mi ama?
É mais a porra de um hotel, não é?
Ve bu konuda için rahat etse de etmese de hiç umurumda değil, çünkü bu senin davan dedin ama aslında bunu benim davam haline getirdin.
E não quero saber se te sentes confortável com isso ou não, porque disseste que o caso era teu, mas fizeste com que se tornasse meu.
Aslında, bu bir tatil değil.
Na verdade, isso não são umas férias.
Aslında 24 saatten önce toksikoloji raporu alamazsınız, değil mi?
Podes conseguir uma análise em 24 horas, não é mesmo?
Aslında hayır, tek yapabildiğim bu değil.
Na verdade, não. Não é... Tudo o que tenho.
Reggie, doğruyu söylemek gerekirse, sana değil aslında bana bakıyor.
Reggie, eu odeio dizer-te isto, mas ele não está a olhar para ti. Está a olhar para mim.
Şey... Aslında gelişme değil de bir tür plân diyebiliriz.
Menos que uma pista, é mais um plano.
Aslında bu o kadar da kötü değil.
Não é assim tão mau. Oh, meu Deus.
Kruger'ın işi aslında insanları tekrar kavuşturmak değil onların bilgilerini edinip satmak.
O negócio do Kruger não é reunir pessoas. É recolher e vender as suas informações.
Aramızda kalsın ama aslında gerçek bir melekten emir almak her insana nasip olacak bir ödül değil.
Entre você e eu, é recompensa suficiente ser um dos poucos humanos de todos os tempos a seguir as ordens de um anjo de verdade.
Evren seni aslında Stefan'a aşık olman için programlamış, bana değil. Bu da demek oluyor ki ne yaparsak yapalım ümitsiz vakayız.
Basicamente, o universo programou-te para te apaixonares pelo Stefan e não por mim, o que significa que... que somos uma causa perdida independentemente do que façamos.
Kadın aslında hepimizle oynuyormuş, değil mi?
Ela estava-nos a manipular o tempo inteiro, não era?
Aslında bu tam olarak doğru değil.
Isso não é totalmente verdade.
- Aslında bunların hiçbiri kitaplık değil.
Na verdade, nada disto é típico.
Şey... Büyütecek bir şey değil aslında.
Bem, não é nada demais.
CIA'in gizli bir kolu olarak ABD topraklarında bulunan B613 koda adı ile faaliyet gösteren ve "Komutan" isimli bir adam tarafında yönetilen gizli bir örgüt tarafından profesyonel bir suikastçi olarak eğitildim... Aslında bir kağıt fabrikasıydı. Ama gerçek bir kağıt fabrikası değil.
Era um assassino treinado, de um sector secreto da CIA chamado B613, comandado por um homem chamado Comandante, numa empresa de papel, que não é verdadeira, chamada Acme Ltda.
Onlara katılabileceğimi söylemişlerdi. Hâlâ pek geç değil aslında.
Eles disseram que podia ir ter com eles, não é assim tão tarde...
Ama silah aslında çalınmamıştı değil mi?
Só que a arma não foi roubada, certo?
Aslında hayır, değil. Dün akşam polis onu alkollü araç kullanmaktan durdurmuş.
Não, não está... ontem à noite, vou apanhada a conduzir embriagada.
Aslında bu tam olarak doğru değil.
Por acaso... não é bem verdade.
Aslında sizin sorununuz değil, öyle değil mi?
Huh? Bem, na verdade, não é um problema teu, pois não?
Aslında isimlerin olduğu bir kitap değil.
- O livro não contém nomes.
Aslında benim değil ama işimi görür.
Não a minha, mas serve.
Aslında... Birisi var. Ama Harikalar Diyarı'nda değil.
Há alguém, mas não aqui.
Aslında hayaletlerle anlaşma yapmaya falan çalışmıyorsun, değil mi?
Vais mesmo fazer um acordo com os fantasmas?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]