Bana Çeviri Portekizce
470,120 parallel translation
Bana bunu borçlusun.
Deve-me isso.
Neden bana bilgi verilmedi?
Porque não fui informada?
Rehine olaylarında falan. Bir şey biliyor olabilirler. Ama bana bir hat lazım.
Reféns e assim, que talvez saibam alguma coisa, mas preciso de uma linha.
Bana bu seçimi kaybettirmek için terörü ve bu tahliyeyi mi kullanmaya çalıştılar?
Usaram o terrorismo e esta evacuação para me fazer perder esta eleição?
Bana seni hatırlatıyor.
Lembra-me de si.
Bana Terry Womack'i bağla.
Passe-me ao Terry Womack.
LeAnn Harvey'nin bana söylemeyeceğini mi sanıyordun?
Achava que a LeAnn Harvey não me diria?
- Yapma. Bak bana.
- Não faças isso.
Bir haberle ilgili bana ulaşmıştı ama sonra ses seda çıkmadı.
Ele contactou-me por causa de uma história.
Haklıymışsın. Garrett'ın ifadesi bana dost kazandırmadı.
Tinha razão numa coisa : o testemunho do Garrett não me granjeou amigos.
Cumhuriyetçi Parti bana komitede yer ayarlayabilir.
Acho que o Partido Republicano me arranja um lugar no Judiciário.
Sadece Bay Stamper ile bana özel bir ofis kurarız.
Vamos montar um gabinete-satélite limitado ao Sr. Stamper e a mim.
- Bana haber verir misiniz? - Evet.
- Dizem-me alguma coisa?
Bana ne verdin böyle Mac?
Que raio me deste, Mac?
- Bana bak. Yeter.
- Ouça, você...
Sen bana ulaştın.
Foi o senhor que me procurou.
Sana bir şey verdiyse bana ver.
Se o MacAllan te deu alguma coisa, devíamos entregá-la.
Bana elindekini verene kadar olmaz.
Não sem antes me dares o que tens.
Bana ne olacağını öğrenene kadar.
Até descobrirmos o que se passa comigo.
Bana gerçekleri sunmak için buradasın.
Estão aqui para isso : para me apresentar os factos.
Demek bilmesine rağmen bana söylemedi.
Ela sabia e não me disse.
Ama bana yalan söyledi.
Mas mentiu-me.
Başkan bana bilgi vermedi.
O Presidente não me informou.
Bana itiraf etti.
Ele confessou-se a mim.
- Görüşmesi bittiğinde bana haber ver.
Avisa-me assim que acabar a reunião da vice-presidente?
Başka bir şey öğrenirsen doğrudan bana gel.
Se souber de mais alguma coisa, fale diretamente comigo.
Bana sadıktın, o yüzden yaptın.
Foste leal, fizeste-o por mim. Foste leal de mais.
Adamın kafasının içine giriyorum, yerinde olsam ne yapacağımı düşünüyorum. İnanın bana, her türlü...
Estou a tentar imaginar a mente dele, o que faria se fosse ele, e digo-vos, é todo o tipo de...
İnan bana, bunu hak ediyorum.
Acredita. - Eu mereço isto.
Parasız çok iş başardı. Geri çekil, duruşmaları bana bırak.
Quero que se afaste e me deixe tratar das audiências.
Bana bir teklifte bulunun Bayan Davis.
Faça-me uma proposta, menina Davis.
- Dokunma bana.
- Tira-me as mãos de cima.
Ama bana af çıkarman gerekiyor. Tüm suçlarımı affet.
Mas terás de me dar o indulto, de me perdoares todos os crimes.
Lütfen. Şu anda bana siyasi zekân lazım.
O que preciso agora é do seu cálculo político.
Elimdekini teslim etmeye hazırım ama Macallan'ın ölümünün bana bağlanmayacağına dair teminat istiyorum.
Estou pronta para o entregar, mas quero assegurar-me - que a morte do MacAllan não me afeta.
Bana iki doğum günü kartı yolladınız mı?
Enviou-me dois cartões de aniversário?
Bana sürtük demişti.
Ele chamou-me cabra.
İsimleri önce bana danışmanı istiyorum.
Só quero que mas diga antes.
Bana benziyor.
Pareço eu.
- Bunun ötesinde, bana ihtiyacın olacak.
- É mais que isso. Vai precisar de mim.
- Bana ne.
- Não me interessa!
Ben de bana bir iyilik yaparsın, diyordum.
Sim. Eu queria que me fizesses um favor e me emprestasses uns brincos.
İnan bana, bu âlemi bilirim.
Acredita, conheço este mundo.
Boston'dan buraya yeni gelmiş. Torunumun teksir makinesini kullanamadığını bana söylüyor.
Acha que pode chegar cá, vinda de Boston, e dizer-me que o meu neto não pode usar o duplicador.
Bana eski kafalı diyebilirsin ama kadından vaiz olur mu hiç?
Podes chamar-me antiquada, mas não gosto de uma pastora.
New York'a taşındıktan sonra iğrenç ama zengin biri bana çıkma teklif etti. Gerçi beni fahişe sanmış.
Pouco depois de ter vindo para Nova Iorque, fui convidada para sair por um homem horrível, mas muito rico que começou por me confundir com uma prostituta.
Bana kalısa, herkes ne düşündüğünü doğrudan söylemeli.
Preferia que me dissessem exactamente o que estão a pensar.
Bana biraz mantıksız geldi.
Acho difícil de acreditar...
Leonard, eğer rahatsızsan bana söyle.
- Se estás chateado, é só dizeres.
Uyuşturucu kaçakçısı kardeşini ne kadar süreceği bile belli olmadığı halde bizde kalmaya davet ettin ve bana sormadın bile.
Convidaste o teu irmão traficante para ficar connosco por Deus sabe quanto tempo e nem vieste pedir-me antes.
Bana borçlusun, bunu ikimiz de biliyoruz.
Deve-me uma.
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana öyle bakma 161
bana bak 1395
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana öyle bakma 161
bana bak 1395
bana gel 139
bana yalan söyledin 158